|
HUKUKA GÖRE
Kurumlar Vergisi Kanun Tasarısı ve
kaldırılan istisnalar
Dr. A. Bumin Doğrusöz - abumin@e-kolay.net - 13 Şubat 2006 Pazartesi - Dünya
IMF'ye geçen yılın eylül ayında yasama organına sunulacağı sözü verilen
"Kurumlar Vergisi Kanun Tasarısı" nihayet yasama organına sunuldu. Aslında bu
sözle birlikte "gelir vergisi" alanında da bir reform vaat edilmişti. Ancak
gelir vergisi düzenlenmeden kurumlar vergisi düzenlendi. Oysa kurumlar vergisi,
gelir vergisinin üzerine inşa edilmiş bir vergidir.
Tasarı kurumlar vergisi alanında çok önemli yeni düzenleme ve müesseseler
getiriyor. Bunların bir kısmı, hukukumuza yeni girmekte. Bunları yeri geldikçe
değerlendirmeye ve duyurmaya çalışacağız.
Bu tasarı üzerinde hiç şüphesiz Gelir İdaresi Başkanlığı da çalışmıştır. Ancak
tasarı çok büyük ölçüde Vergi Konseyi'nin bir eseridir. Ancak konsey tarafından
kabul edilen ve önerilen taslak metinde yer alan bazı müesseseler tasarıda yer
almamıştır. Bunların en önemli iki tanesi, "konsolide beyan müessesesi" ve
"büyük yatırımlar için teşvik" müessesesidir.
AB giriş sürecinde uluslararası sermayeden pay kapmaya çalışan ve hızla
sanayileşme ve istihdamı artırma çabasındaki bir ülkenin kurumlar vergisi
mevzuatında, rekabet ettiği ülke mevzuatlarının tersine, hiçbir düzenlemeye yer
vermemesi bizce yadırgatıcıdır.
Tasarı, bir vergi reformu değildir. Ancak bizce mevcut kanunun başarılı bir
revizyonudur. Ancak yine de, tasfiye memurlarının sorumluluğu gibi bazı
konularda, ortaya gereksiz yere çıkan ihtilafları çözecek ve artık çıkmasını
önleyecek düzenlemelere yeterince yer verilmemiştir. Yargı kararları ve
özelgeler bu maksatla taransa idi, bir "sorunlu maddeler ve sorunları" listesi
yapılsa idi, belki daha iyi bir sonuç alınabilirdi.
Tasarıyı genelde başarılı olarak bulsak da, bu husus tasarının eleştirilebilecek
hiçbir yönü olmadığı anlamına da gelmemektedir.
Bu günkü yazımızda, bu tasarı ile "kaldırılan istisna"lara ilişkin düzenlemeyi
değerlendirmek istemekteyiz. Tasarının konumuza ilişkin 35. maddesi şu
şekildedir:
"Madde 35- (1) Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin
hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir.
(2) Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin
hükümler, ancak bu kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'na hüküm
eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.
(3) Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır."
Kanaatimce bu madde tümü ile yanlış ve gereksizdir.
Her şeyden önce bu maddenin (1) no'lu fıkrası ile bu tasarıdan önce diğer
kanunlarda kabul edilmiş bütün muafiyet, indirim ve istisnalar yürürlükten
kaldırılmaktadır. Ancak bu kaldırılan istisnalar içerisinde "serbest bölgeler
istisnası", "ikinci gemi sicili istisnası" gibi çok önemli istisnalar da vardır.
Kazanılmış haklara saygı göstermeden bu istisnaları birden bire kaldırmak,
yatırımcılara ve ilgili sektörlere zarar verir.
Ancak düşüncesini aldığımız bazı vergiciler bu konuda tasarının geçici 1.
maddesinin 8 numaralı fıkrasına dayanarak eski istisnaların korunmaya
çalışıldığını tereddütleri ile birlikte belirtmişlerdir. 8 numaralı fıkra
şöyledir.
"(8) Bu kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine ilişkin olarak başka
kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler ile kanunun yürürlüğünden
önceki dönemler itibarıyla 5422 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
olunur."
Bu fıkra, her şeyden önce geçici maddede yer almaktadır. Bu nedenle geleceği
değil, geçmişi düzenler. Bu fıkra, bu tasarının yasalaşmasından önceki
dönemlerde eski Kanunun ve diğer kanunlarda yazılı istisnaların uygulanacağını
söylemektedir.
Eğer geçici 1. maddenin 8 numaralı fıkrası, "Bu kanunun yürürlüğünden önce
kurumlar vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve
indirimlerin" uygulanmasına gelecekte de devam olunacağını söylüyorsa, 35.
maddenin 1 numaralı fıkrası ile geçersiz kılınanın ne olduğu sorusu ortaya çıkar
ve 35/1. maddenin doğmadan ölmesine ve anlamsızlaşmasına yol açar. Kanun içi
çelişki doğar.
Kaldı ki, hukuk biliminde yorum bakımından pek fazla önemi olmasa da, bu
maddelerin gerekçeleri de görüşümüzü doğrulamaktadır.
35. maddenin gerekçesi; "Bu madde ile Kurumlar Vergisi Kanunu dışında diğer
kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirim hükümlerinin kurumlar vergisi
bakımından geçersiz olduğu (...) belirtilmektedir" şeklindedir.
Geçici 1. maddenin sekizinci fıkrasının gerekçesi ise; "bu fıkra ile, bu kanunun
yürürlük tarihinden önce başka kanunlarla tanınmış muafiyet, istisna ve
indirimlerin geçerli olduğu ve kanunun yürürlüğünden önceki dönemler itibarıyla
5422 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hususu
açıklanmaktadır."
Hukukta yorumun, maddelerin birbirlerini yok edecek ve uygulanamaz duruma
getirecek şekilde değil, bütün maddeleri işleve kavuşturacak şekilde yapılması
asıldır. Bu nedenle tasarının 35/1 maddesi ile geçici 1/8. maddesinin birlikte
yorumlanması, bu tasarının (kanunun) kabulünden önce diğer yasalarda yer almış
istisna, indirim ve muafiyetlerin bundan sonrası için kaldırıldığı, ancak bundan
önceki dönemler için geçerliliğini koruduğu anlamını taşımaktadır.
Tasarının geçici 1/8. maddesinde diğer kanunlardaki istisnaların geçmiş için
geçerliliğini koruduğunun belirtilmesi, geçmiş dönemler için -özellikle
beyannamesini vermemiş kurumlar aleyhine- ileriki yıllarda (örneğin 2007 veya
2008'de) yapılacak re'sen tarhiyatlarda önem taşıyacaktır.
Burada görünen, bu iki fıkranın özenle ve tedvin tekniğine uygun şekilde kaleme
alınmadığıdır. Her zaman dediğimiz gibi, "kanun yazmak bir sanattır". Kanunlar
çalakalem yazılmaz. Bu nedenle söz konusu fıkraların, hangi amaç benimseniyorsa
ona göre gözden geçirilmesi gerekmektedir.
35. maddenin diğer iki fıkrasının ise her hangi bir hukuki anlam ve değeri
yoktur. 2. fıkradaki, gelecek dönem yasama organlarının iradesine ipotek koymaya
çalışan hükmün hiçbir hukuki değeri yoktur ve yasama organı dilediği konuyu
dilediği kanunda düzenlemeye özgürdür. Sonraki kanun da her zaman öncekini
kaldırır. Bu tip hükümlerin her hangi bir değerinin olmadığı, Danıştay
İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun kararı ile de sabittir. 3. fıkrada ise,
"Uluslararası anlaşma hükümleri saklı" tutulmaktadır. Tutulmasa ne olur,
geçersiz mi olur? Gereksiz bir hüküm. Çünkü uluslararası anlaşmalar, zaten
Anayasamız'a göre kanun hükmündedir.
Tasarının düzenlemeleri ve getirdikleri başarılı da olsa, bir hukuk metni olarak
yeniden gözden geçirilmesinde, ileride pek çok ihtilafa yol açmamak adına yarar
vardır. Sanırım bu iş de Plan ve Bütçe Komisyonu'na düşmektedir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|