|
Özelleştirmeye ilginç bir vergi kıskacı
Şükrü Kızılot -11 Mayıs 2006 Perşembe - Hürriyet
ÖZELLEŞTİRME olayını olumsuz yönde etkileyecek, hem ilginç hem de çok ciddi bir
"vergi kıskacı" geliyor.
Şu anda kimsenin bilmediği bu kıskaç, yalnızca özelleştirme olayını değil, bir
şirketin bir başka şirketin hissesini alması (iştirak etmesi) olayını da
yakından ilgilendiriyor.
OLAY NE?
Olay, kurumlar vergisi yasa tasarısı ile ilgili. Tasarının 5/3. madde ile ilgili
gerekçesinde yer alan açıklama ile; bir şirketin, bir başka şirketin hisselerini
alması (iştirak etmesi) olayında, bu hisselerin alımında kullanılan kredilere
ilişkin faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, kurum kazancından
indirilemeyeceği belirtiliyor.
Bu açıklama, şu anlama geliyor; özelleştirme ihalesine katılan ve aldığı
hisseler nedeniyle 200 milyon dolar kredi kullanan bir şirket, bu 200 milyon
dolar için ödediği örneğin 12 milyon dolarlık yıllık faizi gider yazamayacak.
Daha doğrusu yazacak ama "kanunen kabul edilmeyen gider" olarak yazacak.
Böyle olunca da şirket, ödediği 12 milyon dolar faizi, dönem kazancına ekleyip,
vergisini ödeyecek. Bu uygulama, normal hisse alımı (iştirak) için de geçerli...
İşin ilginç tarafı, tasarının ilgili maddesinde yazılı olmayan bu açıklama, o
madde ile ilgili gerekçede yer alıyor.
ALT KOMİSYON
NE DİYOR?
Durumu fark eden Meclis Plan ve Bütçe Alt Komisyonu, tasarının gerekçesine
müdahale edemediği için, üç sayfalık bir açıklama hazırlayıp, gerekçedeki yoruma
karşı çıktı.
Alt komisyonun karşı çıkma gerekçesinde, Vergi Usul Kanunu'nun 279. maddesinde;
hisse senetlerinin alış bedeli ile değerleneceğinin belirtildiğine dikkat
çekildi. Hemen ardından da "İştirak alımı ile ilgili finansman giderleri ve kur
farklarının, kurumlar vergisi matrahının tespitinde, genel gider olarak kabul
edileceği" konusunda Maliye Bakanlığı özelgelerinden (örneğin, 13.3.1998 tarih
ve 2948-279-15) ve Danıştay Kararlarından (Dn. 4. D. 23.11.1994 tarih ve
E.1994/4050, K.1994 /557) örnekler verildi...
Bunun devamında da "Gerekçede verilen örnek, iştirak hissesi yatırımının
getirisini sadece, iştirak hissesinden gelecek kar payı ile sınırlamaktadır.
Oysa, söz konusu iştirak hissesi iki yıl geçmeden satılabilir ve satış
nedeniyle, kurumlar vergisine tabi kazanç oluşabilir. Bu durumda, hisse
senedinin elde edilmesi için kullanılan kredi nedeniyle yüklenilen faiz ile
vergiye tabi hisse satış kazancı arasında ilişki olmadığı, iddia edilemeyecek ve
masraf yazılması gerektiği kabul edilecektir. Ancak, herhangi bir iştirak
hissesinin alındığı yılda, iki yıl sonra satılıp satılmayacağı veya temettü
geliri elde edilip edilmeyeceği de bilinmez. Tüm bu gerekçelerle, iştirak
hissesi alımında kullanılan kredilere ilişkin finansman giderleri, masraf
yazılmalıdır" deniliyor.
NE YAPILABİLİR?
Gerekçedeki, hatalı açıklamanın düzeltilmesi için, Maliye Bakanlığı'nın, Meclis
Başkanlığı'na bir yazı göndererek, madde hükmü ile gerekçeyi, birbirine uyumlu
hale getirmesi gerekiyor.
Bir başka yol da; Maliye Bakanlığı'nın hem komisyonda hem de Meclis Genel
Kurulu'nda, gerekçeyi düzeltme yoluna gitmesidir.
Maliyenin, tasarıda yer alan gerekçede ısrar etmesi ve bunu da bir genel tebliğ
ile açıklaması durumunda, özelleştirme olayı ciddi yara alır. Bundan sonra
özelleşen kuruluşlar, çok düşük bedelle satılır ve Devlet büyük bir gelir
kaynağından yoksun kalır.
Yapılmak istenen düzenlemede, yasa maddesi ile gerekçesi çelişmektedir. Kaldı ki
tebliğ ile vergi alınması Anayasa'ya aykırı olduğu için, yargı aşamasında iptal
edilir. Bundan önce de tebliğ ile vergi alınmaya çalışıldı ancak Danıştay
bunların hepsini iptal etti.
Özelleştirmeyi baltalayacak bu çelişkinin, acilen giderilmesinde yarar var...
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|