Naylon faturada korkulu rüya nasıl önlenir

 

28.09.2006

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Naylon faturada korkulu rüya nasıl önlenir

Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com - 28 Eylül 2006 Perşembe - Hürriyet

YASALARIN, hapis cezası uygulamasında, şirketin kanuni temsilcilerini muhatap alması nedeniyle, şirket yöneticileri, kendilerinin almadığı ya da düzenlemediği bir faturadan dolayı, hapis cezası istemiyle ceza mahkemesinde yargılanabiliyor hatta hapse mahkum olabiliyorlar.

Özellikle, çalışan sayısı fazla, iş hacmi de büyük olan şirketlerde, bu durum yönetici konumundakileri endişelendiriyor hatta korkutuyor.

Burada sözünü ettiğimiz yöneticiler, vergi kaçırma kastı olmayan ancak kendi bilgileri dışındaki gelişmelerden ya da elemanların aldığı faturalardan dolayı, güç durumda kalan yöneticiler. Yoksa, kasıtlı olarak vergi kaçıran yada hayali ihracat yapanların, en ağır biçimde cezalandırılmaları gerektiği kuşkusuz.

CEZADAN KURTULMANIN YOLU

Sineklerle uğraşmayı bırakıp, bataklığı kuruttuğumuzda, naylon fatura büyük ölçüde önlenir. Ancak nedense bu yapılmıyor. İyi niyetli bazı kişiler de ciddi anlamda zarar görüyorlar.

Yasalarımızda, işlenmeyen bir fiil nedeniyle, hapis cezasından kurtulabilmek için, izlenebilecek bazı yollar yeralıyor.

1) Vergi Usul Kanunu Yönünden

Vergi Usul Kanunu’nun 333/3. maddesine göre; tüzel kişilerde, hapis cezasının sorumlusu "fiili işleyen" kişi oluyor.

Bu nedenle, fiili işleyenin kanıtlanabilmesi, kanuni temsilci açısından hapis cezası sorununu ortadan kaldırabiliyor. Şirketin, çalışanlar arasında görev ve yetki dağılımı, alınan mal ya da yaptırılan hizmetle ilgili kararın ve bunun faturasının, çalışanlardan hangisi tarafından alındığının yani fiili işleyenin kanıtlanabilmesi halinde, hapis cezasının muhatabı, "fiili işleyen kişi" oluyor. Ancak, pratikte fiili işleyenin tespiti zor. Özellikle, çok sayıda çalışanı olan bir firmada, belgelerin herbirinin kimin tarafından alındığını saptamak zor olduğundan, Türk Ticaret Kanunu yönünden, şirket bünyesinde ve ana sözleşmesinde bir düzenleme yapmakta yarar var.

2) T. Ticaret Kanunu Yönünden

Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesine göre; anonim şirket, yönetim kurulu tarafından idare ve temsil olunur. Aynı Kanunun 319. maddesine göre de; ana sözleşmede, yönetim ve temsil işlerinin, yönetim kurulu üyeleri arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse, bunun nasıl yapılacağı belirlenir. Yönetim kurulunun en az bir üyesine de; "şirketi temsil yetkisi" verilir.

Ana sözleşmede, temsil yetkisinin ve idare işlerinin tamamını ya da bazılarını yönetim kurulu üyesi olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zorunlu bulunmayan murahhas müdürlere bırakabileceğinin yazılı olması gerekiyor. Bu durumda sorumluluk; defterler, belgeler, alınan ya da verilen faturalar konusunda, görevlendirilen kişilere ait oluyor. Anasözleşmede, bu tür kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü uygulanır. Burada sözü edilen murahhas müdürün, mutlaka yönetim kurulu dışından seçilmesi gerekiyor.

Yargıtay’ın görüşü de bu doğrultuda (Yarg. 11. Ceza Dairesi’nin 20.06.2001 Tarih ve E.2000/3350, K.2001/7004 sayılı Kararı. Yargıtay kararının tam metnine ve bu konudaki yedi sayfalık yorum ve açıklamamıza "www.yaklasim.com" adresinden ulaşabilirsiniz). Belirttiğimiz Yargıtay kararı; "anonim şirket ana sözleşmesinde hüküm bulunması koşuluyla, temsil ve idare işlerinin, tamamının ya da bir kısmının, yönetim kurulu üyesi olan murahhaslara ya da pay sahibi olması zorunlu bulunmayan müdürlere bırakılabileceği, bu durumda da, anonim şirketin tüm yönetim kurulu üyeleri değil, temsil ve idare işleriyle görevlendirilen murahhas üyesi ya da murahhas müdürleri hapis cezasından sorumlu olacağı" yönünde.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Şükrü Kızılot

 

Okunma: 1412

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Naylon faturada korkulu rüya nasıl önlenir