|
Yunus Hoca'nın oğlu az daha yurtdışına
çıkamıyordu
Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com - 26
Nisan 2007
YUNUS Hoca ile uzun süredir görüşemiyorduk. Dün telefonla aradı ve hemen konuya
girdi:
"Hep Ayşe Teyze, Neriman Teyze ya da Ayla Teyze'lerin sorunları olacak değil ya,
bazen de Yunus Hocaların sorunları oluyor. Dün öyle bir sorun yaşadım ki az
kalsın oğlum yurt dışına çıkamıyordu..."
Yunus Hoca'yı çoğunuz bilmeyebilir. Kocaeli Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü'nde
öğretim üyesi olan Prof. Dr. Yunus Kishalı, İtalya'da yüksek lisans yapan
oğlunu, Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan yolcu ederken, pasaport polisi "yurt dışı
çıkış harcı" ile ilgili makbuzu sorar. Ondan sonra da ortalık karışır.
SÜREKLİ OTURMA İZNİ
Konu ile ilgili 5597 sayılı yasada "çıkış tarihi itibariyle, yurt dışında oturma
izni bulunanlardan, yurt dışı çıkış harcı alınmayacağı" yazılı. Yunus Hoca'da
bununla ilgili maddeyi hatırlatarak, harç ödemediklerini belirtir.
Pasaport polisi itiraz eder;
- Biz sürekli oturma izni olup olmadığına bakıyoruz.
- Aman memur bey, kanunda "sürekli" sözcüğü yok. Kendi vatandaşına bile "sürekli
pasaport" verilmeyen bir ülkenin vatandaşı, başka bir ülkeden sürekli oturma
izninin verilmesini nasıl ister?
Tartışma kilitlenir. Hoca'nın oğlu bakar ki ortalık karışıyor, gider 15 YTL
harcı ödeyip, makbuzunu alır. Ancak, polis bu kez olayı prestij meselesi
yapmıştır.
- Madem bana inanmıyorsunuz. Ben de Pasaport Kanunu uyarınca, oğlunuzu "evrakta
sahtecilik" suçu işlediği gerekçesiyle, ülke dışına çıkarmam.
der. Bunun üzerine ortalık iyice karışır. Bir tarafta, 15 YTL'nin hesabından öte
yasal haklarını savunmaya çalışan bir öğretim üyesi ve oğlu, diğer tarafta da
"yasada yazmıyor ama ruhu dediğim gibi" diye ısrar eden bir memur...
Oysa yasanın lafzı (yazılı şekli) neyse, ruhu da aynı. 30 Mart 2007 tarihli
Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No.lu Yurtdışına Çıkış Harcı Tebliği'nde de
oturma izninin sürekli olacağına ilişkin bir açıklama yok.
Ayrıca maddenin gerekçesinde de yapılan düzenlemeyle, iş, ticaret ve eğitim gibi
amaçlarla son bir yılda altı aydan fazla yurtdışında ikamet edenlerin yurtdışına
çıkış harcı kapsamı dışına çıkartıldıkları belirtilmiş...
Neyse, araya birileri girer, polisi "Bakın 15 YTL ödenmiş. Bırakın çocuk uçağı
kaçıracak" diyerek, ikna eder. Sonuçta delikanlı uçar...
Yunus Hoca'ya gelince, kafası hálá oturma izninin "sürekli oturma izni" olarak
yorumlanmasına "evrakta sahtecilik" suçlamasına "yurt dışına çıkarmama
tehdidine" takılmış durumda. "Bu ülkede, hakkımı ben de savunamazsam, vah
garibanın başına" diye söylenip duruyor...
Vatandaşın sağlığından mı
tasarruf yapılıyor
BUGÜNLERDE, sağlık harcamaları ile ilgili bazı kısıtlamalar gündemde...
IMF'nin de baskısıyla, sosyal güvenlik kurumu tarafından, sağlık harcamalarını
kısmaya yönelik yeni bir uygulama başlatılmak üzere. Hazırlanan bir tebliğle,
Danıştay'ca "yürütmeyi durdurma" kararı verilen "paket uygulama" yeniden
getiriliyor.
Bu uygulama ile hastanın aldığı hizmetin mahiyeti ne olursa olsun, tüm
hizmetlere eşit ve sabit ücret ödenmesi öngörülüyor. Ayırımın kalkması ile
birlikte, özel hastanelerde verilen hizmetlerde de, hastane üç yıldızlı da olsa
beş yıldızlı da olsa, aynı ücret ödenecek. Ayrıca, örneğin Ankara Hacettepe
Hastanesi ile küçük bir kasabadaki hastanenin hizmet bedeli arasında da belirgin
bir fark olmayacak. Bu durum kuşkusuz nitelikli hastanelerin aleyhine olacak.
Bu arada, son birkaç yıldır değişmeyen sağlık hizmet bedellerinin tutarı,
artırılmadığı gibi aksine azaltılması da sözkonusu. Örneğin 350 YTL olan normal
doğum ücreti, 251,70 YTL'ye; 550 YTL olan anjiyo (sol kalp kateterizasyonu), 440
YTL'ye indiriliyor.
Fiyatlara yönelik müdahalelerin; Uzakdoğu'dan getirilen ve güvenilirliği şüpheli
olan bazı kitlerin ithalini hızlandırması ya da bazı sarf malzemelerinin, birden
fazla kullanılması gibi hasta sağlığını tehdit edecek uygulamalara sebebiyet
vermesinden korkuluyor.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|