|
397 bin kaz uçtu
Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com
15 Temmuz 2007 Pazar - Hürriyet
KASIM 2002'den Haziran 2007 sonuna kadar, vergi mükellefi sayısı 397 bin azaldı.
Kasım 2002'de 8 milyon 891 bin olan vergi mükellefi sayısı, Haziran 2007 sonunda
7 milyon 603 bin 875'e indi. Bu sayıya, re'sen terk işlemi ile kaydı silinen 536
bin kişi de dahil.
DAYAK YİYEN BOKSÖR
Bir boks maçında, boksör başlamış dayak yemeye. İlk raund bittiğinde, antrenörü;
- Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun. Adamı iyi dövdün, devam et...
İkinci raund başlamış. Boksör dayak yemeye devam ediyor. Raund bittiğinde
antrenörü;
- Çok iyi dövüştün, bravo. Adamı öyle dövdün ki neredeyse devirecektin. Devam et
iyi gidiyorsun...
Üçüncü raund başlamış. Bizim boksörün kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan
kanlar gelmeye başlamış. Ringin ortasına serildi serilecek. Neyse ki, gong
imdadına yetşmiş. Perişan bir şekilde nefes alırken, antrenörü;
- Aferin evlat, bu raund da çok iyiydin. Adamı perişan ettin, az kalsın ringin
ortasına seriyordun. Çok iyi dövdün, perişan ettin adamı, bravo...
- Hocam, adamı çok iyi dövdüm, perişan ettim değil mi?
- Evet, evet, adamı perişan ettin, çok iyi dövdün...
- Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum... Peki ama biri de
beni dövüyor, o kim?
FIKRA GİBİ
Türkiye ekonomisinin durumu da bu fıkra gibi...
Yetkililer, "ekonomi çok iyi, sürekli büyüme var" diyorlar.
Bakıyorsunuz, büyüdü denilen ekonomide, işsizlik aynen devam ediyor. Vergi
mükellefi sayısı azalmış, Türkiye'nin borçları 222 milyar dolardan 408 milyar
dolara çıkmış. 2006'da cari açık (döviz açığı) 31 milyar dolara çıkmış. Dış
ticaret açığı 53 milyar dolara ulaşmış. Protestolu senetler yüzde 204,
karşılıksız çekler yüzde 102 banka kredi kartı borcu yüzde 500 tüketici kredi
borçları 2.000 artmış. Kayıtdışılık diz boyu...
Esnaf, siftah etmeden dükkanını kapatıyor. Dünyanın en pahalı akaryakıtı
Türkiye'de satılıyor.
Peki... Ekonominin durumu çok iyi ise, bizi kim dövüyor?
Uyanıklığın böylesi
KADININ biri lüks bir otomobile arkadan çarpar. Her iki araba da mahvolur ama
şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Şık giyimli ve son derece güzel
olan kadın arabasından çıkar ve adama bakıp;
- "Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp,
dost olup, huzur içinde birlikte olmamız için bu güzel bir işarettir" der.
Müthiş heyecanlanan adam;
-"Evet, galiba haklısınız" diye cevap verir şaşkınlıkla.
- "Bak, arabam hurdaya döndü ama bagajındaki bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin
bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız" diye devam eden kadın, şarap
şişesinin adama uzatır.
Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın ya şişenin mantarını
kapatır. Bunun üstüne adam sorar;
- "Sen içmeyecek misin?"
Kadın cevap verir;
- "Hayır, ben trafik polisini bekleyeceğim!.."
Politikacı
OĞLUNUN mesleği hakkında endişelenen baba, oğlunun odasına bir elma, 10 YTL para
ve Anayasa kitapçığı koyarak bir köşeye saklanmış. Eğer oğlu elmayı alırsa
çiftçi olacak, parayı alırsa tüccar ya da finansçı, Anayasa kitapçığını alırsa
hukukçu olacaktır.
Çocuk eve gelir ve odasına gider. Babası oğlunun hareketlerini takip etmektedir.
Çocuk masanın üzerindeki parayı alır cebine atar, arkasından elmayı alır ve
yemeye başlar ve son olarak Anayasa kitapçığına şöyle bir bakarak sayfalarını
karıştırıp bir köşeye fırlatır.
Baba karar vermiştir, oğlu politikacı olacaktır.
Otomobil kazasında dostluk anlaşması
HAFTA içinde İspanya'daydım.
Madrid'de, bindiğimiz araca, bir bayanın kullandığı araç otomobil arkadan
çarptı.
"Eyvah, en az bir saat gitti. Trafik polisi gelecek. İnceleme yapıp tutanak
tutacak. Ardından alkol muayenesi vs." diye düşünürken, bizim şoför araçtan
indi. Kaza yapan bayana "Özür dilerim, bende de hata var" dedikten sonra,
araçtan bazı belgeler çıkardılar.
Bir iki dakika konuştuktan sonra, o belgeleri doldurup imzaladılar. Ardından
"Geçmiş olsun" diyerek tokalaştılar ve herkes aracına binip, yoluna devam etti.
Merak edip sordum. Aldığım yanıt ilginçti;
"İspanya'da 'otomobil kazaları dostluk anlaşması' diye bir uygulama var. Trafik
polisini beklemeye dahi gerek kalmadan, taraflar konuşup bununla ilgili belgeyi
düzenliyor ve imzalıyorlar. Bundan sonrası, iki taraf sigorta şirketinin işi..."
Düşündüm... Türkiye'de yaşayan birisi için, bu uygulamaya hayran kalmamak elde
değil.
Hızlı çarpım
İki basamaklı herhangi bir sayıyı, iki saniyede 101 ile çarpabilir misiniz?
Çok kolay!..
Örneğin 72 x 101
Çarptığınız sayıyı yan yana yazın, oldu bitti. Yani 7.272
Nasıl, çok kolaymış değil mi?
Evlilikte 35'inci yıl
60 yaşındaki çift, 35. evlilik yıllarını kutluyorlarmış. Aniden bir peri çıkmış
ortaya...
- 35 yıldır birbirinize karşı çok iyiydiniz. Şimdi ikinize de birer istek hakkı
sunuyorum, 35. yıl armağanı...
Kadın hemen; "- Kocamla birlikte bir dünya turu" demiş. Masanın üstüne
bakmışlar, içinde dünya turu uçak biletleri, en lüks otellerde ayrılmış ve
ödenmiş yerler. Bir de kocaman çek, cep harçlığı...
Erkeğe bakmış peri... "- Bu geziyi benden 30 yaş genç bir kadınla yapmak
isterim" demiş adam.
Pufff!.. Adam anında 90 yaşına gelmiş!..
(Teşekkürler Meltem Eney)
Trafikte ilkler
İlk trafik kazası, 1899 yılında meydana geldi.
İlk hız sınırlaması, şehir içinde 24, şehir dışında ise 35 kilometre olarak
belirlendi.
Emniyet kemeri takmak, ilk kez ABD'de 1956 yılında zorunlu hale getirildi.
Türkiye'de ise, 1995 yılında zorunlu kılındı.
Günün sözü
Değişimsiz gelişim olmaz ve kafalarını değiştirmeyenler, hiçbir şeyi
değiştiremezler.
Bernard Shaw
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|