|
Vatandaş daire mi
Şükrü Kızılot - 29 Kasım 2008 Cumartesi - Hürriyet
BU günlerde, varsa yoksa ekonomik kriz...
Her gittiğimiz yerde "Durum ne zaman düzelir?"
diye soruluyor. Bazıları da "2008 yılını değerlendirirken ’dünden kötü yarından
iyi’ demiştiniz. 2009 gerçekten çok mu kötü?" diye soruyorlar.
Bu arada Başbakan’ın "kriz teğet geçecek" açıklamasını, gördükleri tabloyla
kıyaslayanlar çoğunlukta. Kapanan işyeri sayısındaki yüzde 72 artışa,
açılanlardaki gerilemeye, protesto olan senet ve karşılıksız çek sayısındaki
patlamaya, işten çıkartılan yüz binlerce işçiye, Ekim ayında otomobil
satışındaki yüzde 40 gerilemeye,kapasite kullanım oranında son 83 ayın en hızlı
düşüşünün yaşanmasına, sanayi üretim endeksinin son 79 ayın en kötü
performansını sergilemesine, büyümedeki gerilemeye, yükselen enflasyona,
tırmanan faizlere, 2002’de 600 milyon dolar olan cari açığın 50 milyar dolara
yaklaşmasına, 1-26 Kasım tarihlerinde, geçen yılın aynı dönemine göre
ihracattaki yüzde 18 gerilemeye, yine aynı dönemde hazır giyim dış talebindeki
yüzde 33, otomotiv dış talebindeki yüzde 24 gerilemeye, bir yıl içinde ödenmesi
gereken 110 milyar dolar dış borca, ekonomideki durgunluğa ve daha birçok şeye
bakıp "Hani teğet geçecekti?" diye soruyorlar.
Okurlarımızdan, Kazım Cıloğlu, teğet geçme olayına takılmış ve "Vatandaş daire
mi?"başlığı altında ilginç bir yazı kaleme almış.
Dokunmadan aynen yayınlıyoruz.
TEĞET GEÇMEK
"Bizi yönetenlere bakarsanız, ekonomik kriz bize teğet geçiyor.
O zaman biz ne oluyoruz?
Daire!
Eh... Madem biz daire olmayı kabullendik, o zaman mesele yok. Aslında, ortaya
koyulan davranışlarda bire bir bunu göstermiyor mu?
Ekonomik kriz sürecinin başında bile değilken, bankalar ve sanayi kuruluşları
dahil binlerce çalışanını işten çıkarmaya, kredi borçlarını geri çağırmaya,
üretimi kısmaya, birçoğu da, çalıştırdıkları işçilerine ücretlerini ödeyememeye
başladılar.
Daha şimdiden tüm ücretlilerin ve küçük tasarruf sahiplerinin ücret ve
birikimleri, dolar bazında yüzde otuza yakın devalüe edildi.
O zaman bu ne oluyor?
Kiriş! Yani daireyi iki noktadan kesip içinden geçen doğru.
Sessiz sedasız yürürlüğe giriveren bir yasa ile; kaynağı araştırılmayan ne kadar
para varsa sadece yüzde iki vergi ödeyerek ülkeye ve sisteme girecek. O halde bu
durumu ekonomi açısından nasıl açıklayacağız?
Elbette kirişin orta noktasından bir dik çizerek!.. İşte o dik de, tam dairenin
merkezinden geçer. Sanırım biraz olsun daire olmanın ne denem bir şey olduğunu
anlamışızdır.
Hala anlamadıysak bir de petrol fiyatlarına bakalım. Varili dış piyasalarda yüz
elli dolarlardan elli dolarlara yani nerede ise yüz dolar düşerken, içerdeki
düşüş üç kuruş yada beş kuruş. Belki de tekrar zamlanacak.
Bununda anlamı teğetin çembere değdiği noktadan indirilen dik doğru. Bu doğruda
elbette dairenin merkezinden geçiyor.
Ama bunların hiç biri bir daire için o kadar da önemli sayılamaz. Önemli olan
çaptır.
Hani merkezden geçen kirişe çap denir ya işte o çap. Yani çapınız ne kadar
büyükse, dairenizin alanı da o kadar büyük demektir.
Eğer önüne gelenin size teğet ya da kiriş çizmesini istemiyorsanız, dikkat
edeceksiniz...
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti -
Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz. |