Bu Eczacılar Ne İstiyor

 

23.12.2008

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Bu Eczacılar Ne İstiyor

Şükrü Kızılot - 23 Aralık 2008 Salı - Hürriyet

Herkes “Ne olacak bu ekonomik kriz?” diye birbirine sorup, umut ışığı ararken, ilave bir “mini kriz”de eczacılardan çıktı.

Dün gazetelerde okudunuz, Pazar günü 32 bin kişi “Artık yeter” yazılı dövizlerle yürüdüler. Bazı katılımcıların başlarına “deliliği” simgeleyen huniler taktığı mitingde “IMF sağlıktan elini çek”, “Sermaye defol, eczaneler bizim”, “Kömür bedava sağlık parayla” diye sloganlar atıldı.

Belli ki olay ciddi…
Yazıda Linki Verilen Makaleler ve Özelge:

19.11.2008 Tarih ve 229-1054 Sayılı Özelge
Makaleler:

Kullanım Süresi Dolduğu İçin İmha Edilen İlaçlarda KDV İndirimi

Takdir Komisyonu Kararıyla İmha Edilen Malların Zayi Olmuş Sayılmayacağı ve KDV'sinin İndirilebileceği

SORUN NE?

Türkiye Eczacılar Birliği Genel Başkanı Erdoğan Çolak’ı bulup “Bu eczacılar ne istiyorlar?” diye sordum. Aldığım yanıt ilginçti “Bu berbat dönüşümü durdurana kadar durmayacağız”.

Bunun üzerine “Peki ama sorun ne?” diye sorduğumda, “Hangi birini anlatayım Hocam o kadar çok ki…” diyerek başladı anlatmaya.

MUAYENE ÜCRETİ

Vatandaş Devlet hastanesine gittiğinde muayene ücreti olarak 3 YTL, araştırma hastanesi için 4, üniversite hastanesi için 6, özel hastane için de 10 YTL “muayene ücreti” isteniyor.

Bize de deniliyor ki; hasta eczaneye gelince, bu paraları tahsil edin ve Maliye’ye yatırın. Vatandaşın bundan haberi yok “Ben hastanede muayene oldum, eczaneye niye muayene parası ödeyeyim” diye tepki gösteriyor. İlaç satmanın hatırına, mecburen çoğunu cepten ödüyoruz.

Bu arada, bazıları “4 YTL ya da 10 YTL için fiş verin” diyorlar. Ardından KDV sorunu vs. Olay eczacılığa değil tahsildarlığa dönüştü.

(Eczacılar ve vatandaş vergi uzmanı olmadığı için bilemeyebilir. Muayene ücreti olan bu paralar için herhangi bir belge düzenlenmesi ve KDV gerekmiyor. Bkz. 19.11.2008 Tarih ve 229-1054 sayılı özelge için Tıklayınız...)

HASTAYA HİZMET

Eczacılar, bir takım kırtasiyecilik ve bürokrasi işlemler nedeniyle, hastaya gerekli hizmeti veremediklerinden şikayetçi. Başbakan’ın “Hükümet olduk ama bürokrasiyi önleyemedik” sözü, eczanelerde de geçerli. Örneğin;

- Hasta eczaneye ilaç almaya geldiğinde, ona ilaç hemen verilemiyor. Devletin bilgisayar sistemi onay vermediği için hasta bekletiliyor.

- Reçeteler, eczanenin hiçbir şekilde müdahalede bulunamadığı, “reçete onay sistemi”ne tabi. Bu sistem 8-10 gün çalışmıyor. Hasta ile eczacı karşı karşıya geliyor.

- Eczacılar; değişen prosedürler, çıkan fiyat farkları, sistem hataları, muayene ücretleri vs. için hastaya uzun uzun açıklamalarda bulunmak yerine, ilacıyla, hastalığıyla ilgili ayrıntılı bilgi vermek, kısaca mesleğin asıl fonksiyonunu yerine getirip, hastaya sağlık danışmanlığı yapmak istiyorlar.

- Üretici firmaların yapmadığı iskontoyu eczacılar yapmak zorunda kalıyor. Brüt kârın neredeyse yarısı iskontoya gidiyor. Paranın tahsili ise aylar sürüyor.

- Eczanelerin birleşmesine olanak sağlayan düzenleme, hizmeti olumsuz etkiler, sektörü büyük şirketlerin denetimi altına girmeye zorlar, hasta-eczacı diyaloğu kopar. Eczaneler, yine tek kişiye ait olmalı.

- Eşdeğer ilaç uygulaması bilmece gibi. Hastanın da eczacının da aleyhine. Bu uygulama revize edilmeli…

- Çürüyen, bozulan, miadı dolan ve kırılan ilaçların KDV’si indirilemiyor (KDV Kanunu Md. 30/c). İmha edilen ilaçların KDV’si indirilebiliyor (İlgili yazı için TIKLAYINIZ...). Ancak bunun için de bir “komisyon nezdinde imha” istenildiği için, sistem yürümüyor.

KAPANANLAR ARTIYOR

Halk arasında kullanılan “Bir dokun, bin ah dinle” sözü, bugünlerde eczacılar için çok geçerli...

Eczacılık, yıllar öncesinin cazip mesleğiydi. Yılda olsa olsa 3-4 eczane ancak kapanırdı. Bakıyoruz; 2006’da 484, 2007’de 597, 2008’de de şu ana kadar 800’ün üzerinde eczane kapanmış. Açılanları soranlar için de yanıtlayalım, her yıl bir öncekinden daha az eczane açılıyor!..

Sağlık olayı çok önemli. En sevdiğimize bile “Seni canım kadar seviyorum” diyoruz. Aman dikkat, “filler tepişir, çimenler ezilir” sözünde olduğu gibi, canımız acımasın vatandaş da ezilmesin…

Yazıya Özgü Makaleler ve Özelge: 19.11.2008 Tarih ve 229-1054 Sayılı Özelge

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih  : 19.11.2008

Sayı    : B.07.1.GİB.0.02.29/2921-229-1054/111512

VUK Md. 3, 229
KDVK Md. 1, 42

ECZANELER TARAFINDAN TAHSİL EDİLEN KATKI PAYLARINA İLİŞKİN BELGE DÜZENİ

Sosyal Güvenlik Kurumu adına yapılan hasta katılım payı tahsilâtlarına ilişkin tutar için eczaneler tarafından herhangi bir belge düzenlenmesine gerek bulunmadığı hk.

Dilekçeniz incelenmiş ve aşağıdaki açıklamaların yapılması uygun görülmüştür.

29 Eylül 2008 tarih ve mükerrer 27012 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2008 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 6. Katılım Payı başlıklı bölümünde, reçete ile ilaç temini için başvurulan Kurumla sözleşmeli eczaneler tarafından kişilerden muayene katılım payının tahsil edileceği yönünde düzenlemenin yer aldığı görülmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un 227. maddesinde, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanun’un 229. maddesinde ise faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu belirtilmiştir.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesine göre her türlü ticari, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi bulunmaktadır.

Aynı Kanun’un 42. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlığımızca şekil ve muhteviyatı belirlenen 1 No.lu Katma Değer Vergisi Beyannamesinde beyannameye eklenecek belgeler sayılmış, Beyannamenin 6. Tablosunun 45. satırına "Kredi Kartı ile Tahsil Edilen Teslim ve Hizmet Bedelleri"nin (Bu dönemde gerçekleştirilen teslim ve hizmetlere ait bedelin, kredi kartı ile tahsil edilen kısmı) (e-Beyannamenin Sonuç Hesapları-Diğer Bilgiler-Kredi Kartı ile Tahsil Edilen Teslim ve Hizmetlerin Katma Değer Vergisi Dâhil Karşılığını Teşkil Eden Bedel) yazılacağı açıklanmıştır.

Katma değer vergisi beyannamesi ile istenen bu bilgi, verginin tarh ve tahakkuku ile ilgili olmayan denetim amaçlı bir bilgidir. Burada vergiyi doğuran olay vuku bulsun bulmasın belirli bir dönemde kredi kartı ile yapılan tahsilâtlar gösterilecektir.

Öte yandan kredi kartı, satışa konu mal veya hizmetin bedelinin tahsilinde kullanılmakta olup, kredi kartıyla yapılan tahsilâtın, işletme tarafından yapılan bir mal satışı veya sunulan hizmete ilişkin olduğu kabul edilir. Buna göre fatura, mükellefler tarafından kredi kartıyla yapılan tahsilâta değil, tahsilâta ait olduğu satış veya hizmetin Vergi Usul Kanunu’nda belirtildiği şekilde belgelendirilmesine yönelik olarak düzenlenmektedir.

Bu çerçevede, eczanelerce Sosyal Güvenlik Kurumu adına tahsilâtı yapılan hasta katılım payı, eczanelerin Kurumdan alacaklarına karşılık yapılan ve avans niteliği taşıyan bir ödeme olması nedeniyle katma değer vergisine tabi bulunmamakla birlikte bu bedelin kredi kartı ile tahsil edilmesi halinde, mükellefçe verilecek beyannamenin ilgili dönemde gerçekleştirilen teslim ve hizmetlere ait bedelin kredi kartı ile tahsil edilen kısmında yer alacaktır. Ancak, yer alan bu tutarın Tablo I (e-Beyannamede Matrah) de beyan edilen tutar ile uyum göstermemesi ve vergi dairesince bu hususun mükelleften sorulması halinde tahsilâtın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılan hasta katılım paylarına ait olduğu "izah" nedeni olarak kullanılabilecektir.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre, Sosyal Güvenlik Kurumu adına yapılan hasta katılım payı tahsilâtlarına ilişkin tutar için eczaneler tarafından herhangi bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.

 ---------------

Kullanım Süresi Dolduğu İçin İmha Edilen İlaçlarda KDV İndirimi Takdir Komisyonu Kararıyla İmha Edilen Malların Zayi Olmuş Sayılmayacağı ve KDV'sinin İndirilebileceği

TAKDİR KOMİSYONU KARARIYLA İMHA EDİLEN MALLARIN ZAYİ OLMUŞ SAYILMAYACAĞI VE KDV’SİNİN İNDİRİLEBİLECEĞİ

Yazar: Abdullah TOLU*

Yaklaşım / Temmuz 2008 / Sayı: 187


I- GİRİŞ

Ticari yaşantıda, çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke vb. ya da şirket politikası gereği gibi nedenlerle bir daha kullanılma ve satılma olanağı kalmayan malların takdir komisyonu kararı ile imha edilmesi halinde, bu malların zayi olan mal kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve KDV’lerinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır.

Bilindiği üzere,”KDV Kanunu’nun 30. maddesinin 5228 sayılı Kanunla değişik (c) bendinde; “deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın nedeniyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere zayi olan malların alış belgelerinde gösterilen KDV’nin indirim konusu yapılamayacağı” hükme bağlanmıştır.

Aşağıda, belirtilen konu Gelir İdaresi görüşüne de yer verilmek suretiyle incelenerek, kişisel görüşlerimiz açıklanacaktır.

II- TAKDİR KOMİSYONU KARARI İLE İMHA EDİLEN MALLARIN ZAYİ OLMUŞ SAYILIP SAYILMAYACAĞI VE KDV’SİNİN İNDİRİLİP İNDİRİLEMEYECEĞİ

A- ZAYİ OLAN MALLARDA KDV İNDİRİMİ UYGULAMASI


Yukarıda da ifade edildiği üzere, KDV Kanunu’nun 30. maddesinin 5228 sayılı Kanunla değişik (c) bendine göre; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın nedeniyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere zayi olan malların alış belgelerinde gösterilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Bu çerçevede, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın nedeniyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olan mallar nedeniyle yüklenilen KDV’ler indirilebilecek, önceki dönemlerde indirilen vergiler düzeltilmeyecek, henüz indirilmemiş bulunan vergiler ise izleyen vergilendirme dönemlerinde indirim konusu yapılabilecektir.

Öte yandan, yukarıda belirtilenler dışındaki nedenlerle zayi olan mallara ilişkin olarak yüklenilen KDV’lerin ise, Kanun’un 30/c maddesine göre indirim konusu yapılması mümkün değildir. İndirimi mümkün olmayan bu KDV’lerin önceki dönemlerde indirilmiş ise, zayi olma olayının meydana geldiği dönem KDV beyannamesinde hesaplanan KDV’ye ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi, henüz indirilmemişse indirilecek KDV hesabından çıkarılması zorunlu bulunmaktadır. Bu şekilde, indirilecek KDV hesabından çıkarılan ya da hesaplanan KDV’ye ilave edilmek suretiyle düzeltilen KDV’ler, Kanun’un 58. maddesine göre Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları yönünden gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir.

B- TAKDİR KOMİSYONU KARARI İLE İMHA EDİLEN MALLARIN ZAYİ OLMUŞ SAYILIP SAYILMAYACAĞI VE KDV’SİNİN İNDİRİLİP İNDİRİLEMEYECEĞİ


1- Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Görüşü

Maliye Bakanlığı; çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke, şirket politikası gereği gibi sebeplerle bir daha kullanılma ve/veya satılma olanağı kalmaması nedeniyle takdir komisyonu gözetiminde imha edilen malları zayi olmuş mal olarak değerlendirmemektedir. Diğer bir ifade ile bu şekilde imha olunan malları Kanun’un 30/c maddesi kapsamında değerlendirmemektedir.

Dolayısıyla, çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke, şirket politikası gereği gibi nedenlerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilen mallar, zayi olan mal kapsamında değerlendirilmediğinden, bu şekilde imha olunan mallar nedeniyle yüklenilen KDV’ler indirim konusu yapılabilecek, önceki dönemlerde indirilen KDV’ler ise düzeltme yoluyla mükelleflerden istenilmeyecektir.

Konu ile ilgili olarak verilen bazı Özelgelerin özetleri aşağıdadır:

“Takdir komisyonu kararınca fiziken var olduğu saptanan ve değeri (0) sıfır olarak belirlenen malların, çürüme, bozulma veya kullanım süresinin geçmesi gibi sebeplerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilmesi durumunda, bu mallar zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmemektedir. Buna göre, imha edilen söz konusu malların alımı sırasında yüklenilen ve alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”[1]

“Kullanım süresi geçmesi nedeniyle bir komisyon nezaretinde imha edilen ilaçların, zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, imha edilen söz konusu ilaçların alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği tabiidir.” [2]

“Hatalı dikim, renk farklılığı, leke ve benzeri nedenlerle ya da şirket politikası gereği satışının mümkün olmaması nedeniyle takdir komisyonu nezaretinde tutanakla imha edilen malların zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu şekilde imha edilen malların alış faturalarında gösterilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”[3]

2- Kişisel Görüşümüz ve Değerlendirmemiz

Öncelikle belirtmek isteriz ki, işletmelerin envanterine ya da aktifine dahil bulunan ancak çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke vb. ya da şirket politikası gereği gibi nedenlerle bir daha kullanılma ve satılma olanağı kalmayan ticari mal ve diğer iktisadi değerlerin,

- Fiziken var olduğunun ispat ve tevsik olunması,

- Takdir komisyonu gözetiminde imha olunması

şartlarıyla, bu mallar nedeniyle yüklenilen vergilerin indirilmesi yolundaki Gelir İdaresi’nin görüşü, sonucu itibariyle kişisel görüşümüze de uygundur.

Öte yandan, Kanun’un 30/c maddesi hükmünün incelenmesinden de fark edileceği üzere, kanun koyucu, madde hükmünde zaman içerisinde yaptığı değişikliklerle, malların zayi olma olayını, bu fiilin meydana geliş sebebine bakarak değerlendirmiş, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangında kısmen veya tamamen yok olan (zayi olan) mallar nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirimindeki yasağı kaldırmıştır. Diğer bir ifade ile yapılan değişiklikler belirtilen nedenlerle kısmen veya tamamen yok olan malların zayi olmuş sayılmamasına değil, indirim yasağının kaldırılmasına yöneliktir.

Ancak, Gelir İdaresi’nin, “takdir komisyonu kararınca fiziken var olduğu saptanan ve değeri (0) sıfır olarak belirlenen malların çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke vb. ya da şirket politikası gereği gibi nedenlerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilmesi halinde bu malların zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmeyeceği” şeklindeki görüşü, tamamen yok olan malların zayi olmuş sayılmamasına ilişkindir.

Çürüme, bozulma veya kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke vb. ya da şirket politikası gereği gibi nedenlerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilen malların Kanun’un 30/c maddesine göre zayi olan mallar kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu yoruma açık bir konudur. Kanun’un 30/c maddesinin gerekçesinde yer alan, “Maddenin (c) bendindeki hüküm esas itibariyle vergilendirme emniyetini sağlamak ve malların zayi olduğu gerekçesiyle yaratılabilecek vergi kaybını önlemek amacına yönelik bulunmakta” şeklindeki ifadeden, madde hükmü ile malların irade dahilinde zayi edilmesi ihtimali gözönüne alınarak, vergi emniyetini sağlamanın amaçlandığı gibi bir kanaate varılabilir. Gerekçede yer alan; “malların mükellef tarafından kendi özel ihtiyaçlarında kullanılması veya her ne suretle olursa olsun işletmeden çekilmesi ile zayi edilmesi arasında hiçbir fark bulunmamakta” şeklindeki ifade de, bu görüşü güçlendirmektedir. Buradan hareketle, çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke vb. ya da şirket politikası gereği gibi nedenlerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilen mallar Kanun’un 30/c maddesi kapsamında değerlendirilmeyebilecektir.

Fakat, yine aynı gerekçede yer alan “Bir vergi sisteminde alışlarla ilgili verginin indirilmesi bu malların satışı sırasında nasıl olsa vergiye tabi tutulacağı diğer bir ifade ile mala eklenen değerin vergilendirilmiş olacağı düşüncesine dayanır. Zayi olan mallar için satış ve dolayısıyla yaratılan bir değer olamayacağından, bunlara ait vergilerin indirilmesi sistemin mantığına ters düşecektir.” şeklindeki açıklama ve malların zayi olması durumunda ek bir değer yaratılmadığı ve bundan sonra da o malın ekonomide bir değer yaratmasının söz konusu olmaması hususu dikkate alındığında, aslında kanun koyucunun deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nca yangın nedeniyle mücbir sebep ilan edilen yerlerdeki yangın dışında meydana geliş sebebine bakılmaksızın zayi olan malların KDV’sinin indirilmemesini öngördüğü de ileri sürülebilir.

Kişisel görüşümüz, yasal olarak bağlayıcı olması bakımından bu ve benzeri düzenlemelerin, genel tebliğ, genelge, özelge ile idari görüş bildirilerek değil, bizzat Kanun hükmünde değişiklik yapılarak hayata geçirilmesi gerektiği doğrultusundadır. Bu şekilde hareket edilmesi, verginin kanunilik ve hukuki güvenlik ilkelerine de uygun olacaktır.

Öte yandan, mükelleflere kolaylık sağlanması ve takdir komisyonlarının iş yükünün hafifletilmesi bakımından, malları anılan nedenlerle zayi olan mükelleflerin tam tasdik yaptıkları YMM’lere belirtilen tespitleri yaptırmalarına ve malları YMM nezaretinde imha etmelerine de olanak sağlanmalıdır.

III- SONUÇ

Yukarıda yapılan açıklamalardan da farkedileceği üzere, Gelir İdaresi; çürüme, bozulma kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke vb. ya da şirket politikası gereği gibi nedenlerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilen malları zayi olan mallar kapsamında değerlendirmemektedir.

Ancak, Maliye Bakanlığı’nın özelge ile bildirdiği bu görüşünün bağlayıcı olması bakımından, Kanun’un 30/c maddesinde bu doğrultuda bir değişiklik yapması uygun olacaktır. Ayrıca, kişisel görüşümüze göre, takdir komisyonlarına yaptırılan bedel ve fiziki tespit ile komisyon nezaretinde imha işlemlerinin, yeminli mali müşavirlere de yaptırılmasına olanak sağlanmalıdır.

--------------------------------------------------------------------------------

* Rekabet Kurumu Bütçe ve Muhasebe Müdürü

[1] MB’nin,19.11.2004 tarih ve 54409 sayılı Özelgesi.

[2] MB’nin,28.01.2001 tarih ve 4013 sayılı Özelgesi.

[3] MB’nin, 31.10.2007 tarih ve 96771 sayılı Özelgesi.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz !

 

Şükrü Kızılot

 

Okunma: 3875

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Bu Eczacılar Ne İstiyor