Kuaförün boyası ajandada çıktı foyası

 

05.03.2006

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Kuaförün boyası ajandada çıktı foyası

Kuaförün boyası ajandada çıktı foyası

Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com - 05 Mart 2006 Pazar - Hürriyet

Bayan kuaförleri ve güzellik salonları, erkeklerinkine kıyasla daha avantajlılar.

Sadece bir aydaki gidiş sayısı bakımından değil, saç kesimi, boyası, yapımı, fönü, taraması, manikür, pedikür ve cilt bakımı derken, bayan kuaförleri ve güzellik salonları, açık ara avantajlılar...

Bu işi yapanların bir başka avantajı da fiş ve fatura ile ilgili...

Verdikleri fiş ve fatura vergi iadesinde kullanılmıyor. Emeklilerde de fiş toplama yoluyla vergi iadesi kalktı. Böyle olunca, çok sayıda kuaför, banka kartı ile ödeme yapanların dışındaki müşterilerine fiş vermiyorlar.

KUAFÖRLERİN AJANDASI

Kuaförler, randevularını ve aldıkları parayı iki ayrı ajandaya yazıyorlar. Bu ajanda da gün boyu, genellikle açıkta bir yerde duruyor.

Ancak ajandaların maliyecilerin eline geçmesi halinde, felaketler arka arkaya gelebiliyor...

YAKALANAN AJANDA

Hemen hemen her kuaförün karşılaşabileceği, yaşanmış bir olay var.

Yaygın ve yoğun denetim sırasında, kuaförde ele geçirilen ve müşterilere verilen hizmetleri takip etmek için kullanılan ajanda ile kuaförün defter kayıtları karşılaştırılıyor. Sonuçta, bir kısım hasılat için fiş kesilmediği ve deftere de hasılat kaydedilmediği anlaşılıyor. Bundan sonra, felaket başlıyor.

1- Ödenmeyen vergi üzerinden, "kaçakçılık para cezası" hesaplanıyor.

2- Ajandaya yazılan hasılatın, bir kısmının defterlere gelir olarak yazılmaması, "kaçakçılık suçu" sayılıyor (Vergi Usul Kanunu, Madde 359/a-1).

Bunun yaptırımı da 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası...

Olayımızdaki kuaför, arka arkaya gelen bu cezalarla karşılaşınca, ne yapacağını şaşırıyor. Bir yandan yüklü vergi ve para cezası, diğer yandan da hapis cezası derken, bütün düzeni bozuluyor...

DANIŞTAY NE DİYOR?


Kuaför, son bir umut avukat tutup, dava açıyor.

Ancak bu da fayda vermiyor. Son olarak Danıştay, kesilen kaçakçılık cezasının yerinde olduğuna karar veriyor (Danıştay 3. Dairesi, 16.5.2005 Tarih ve E.2004/2395, K.2005/1244).

Kuaförler, aman dikkat kendinizi yakmayın.

Cep telefonu da çevreyi kirletiyormuş!..

Eski öğrencilerimden Seçkin Arslan'ın, cep telefonlarından alınması düşünülen "çevre vergisi"ne kafası takılmış. "Hocam bu işte bir yanlışlık olmasın. Benim telefon çevreyi nasıl kirletir?" diye soruyor. Bilmeyenler için açıklayalım.

Önümüzdeki haftalarda, Meclis'te ele alınacak Çevre Yasa Tasarısı ile çevreyi kirletenlere verilecek cezalar artırılıyor. Bu arada, cep telefonlarının faturalarına, çevre vergisi de eklenmesi öngörülüyor. Tasarıda; vatandaşların huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde gürültü oluşturmak suç sayılıyor. Tasarıya eklenen bir hükümle de "titreşim kirliliği" suçu da düzenleniyor.

Tasarı yasalaştığında, cep telefonu görüşmelerinden alınan yüzde 70'e yakın vergiye bir de çevre vergisi gelecek. 42 milyon cep telefonu abonesinden her ay 1'er YTL çevre vergisi alınacak.

Bu arada vergi indirimi bekleyenler de çevre vergisine tepkili. İlgili Bakan, "cep telefonunda vergi indirilecek" derken, "vergi indirimi" yerine "vergi bindirimi" geliyor...

Cep telefonundan alınan yüzde 64 oranındaki vergi ile Dünya şampiyonuyuz. Bizi Uganda (% 37), İsveç, Danimarka, Macaristan (% 25), Portekiz ve Belçika (%21) izliyor...

Özetle, Uganda'da bile vergi Türkiye'nin yarısı kadar...

Su, ateş ve ahlak

Su, ateş ve ahlak dost olup birlikte zaman geçirmeye başlamışlar. Çevrede dolaşırken eğer kaybolurlarsa birbirlerini nasıl bulabileceklerini sorgulamaya başlamışlar.

Suya sormuşlar; "Kaybolursan seni nasıl bulacağız?"

"Nerede bir şırıltı duyarsanız beni orada bulabilirsiniz" diye cevap vermiş su.

Ateşe sormuşlar; "Seni kaybedersek ne yapalım?"

"Bir duman gördüğünüz yerde, ben varım" diye yanıtlamış ateş.

Sıra ahlaka gelmiş. Onun yanıtı ise oldukça düşündürücüymüş.

"Beni kaybederseniz, bir daha asla bulamazsınız..."

Kurtar bizi tanrım

Kasabanın semercisi ölmüş... Yeni gelen semerci acemi. Yaptığı kötü semerler yüzünden, bütün eşeklerin sırtı yara olmuş.

Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye. Sonunda duaları kabul olmuş. Semerci ölmüş. Ne var ki, yerine gelen daha acemiymiş. Eşekler yeniden duaya başlarken, biri demiş ki;

- Arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek. Ölsün diye dua etmenin anlamı yok...

- Peki ne yapalım?

- Tanrı'ya bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim.

Günün sözü

Yükselmiş olmak, düşmeyi engellemez.

Victor Hugo

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Şükrü Kızılot

 

Okunma: 710

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Kuaförün boyası ajandada çıktı foyası