|
Rekor vergi ve cezalar kafaları karıştırdı
Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com 10
Eylül 2009 Perşembe - Hürriyet
DÜN erken saatlerden itibaren çalmaya başlayan telefonum, gün boyu hiç susmadı.
Bu yetmiyormuş gibi e-postalar da yağmur gibi yağdı. Özellikle işadamlarının
kafası iyice karışmıştı.
Israrla soruyorlardı:
- Hocam, siz daha önce anonim şirketlerde hisse senedi bastırmanın avantajlarını
sıralarken, hisse senetlerinin elden çıkartılmasının KDV'ye tabi olmadığını da
yazmıştınız. Ne oldu, başka bir yasa ile KDV mi geldi?
- Siz daha önce, anonim şirketlerin bastıracağı “geçici ilmühaber”in, hisse
senedi yerine geçeceğini, elden çıkartılırken aynen hisse senedi gibi
değerlendirileceğini yazmıştınız. Biz de öyle yapmıştık. Son olay kafamızı
karıştırdı. Bizim şirkete gelirlerse, biz de mahvoluruz... Ne oldu bilmediğimiz
bir şey mi oldu yoksa bizim ve sizin atladığınız bir nokta mı var?
Sorular uzayıp gidiyordu ama en çok yukarıdaki iki konu soruluyordu.
DOĞRUSU NE?
Görünen o ki iş dünyasının kafası iyice karışmıştı. Bir kısmı şaşkın vaziyette,
neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya çalışıyor, bir kısmı da (adının gizli
tutulmasını isteyerek) panik halinde “Bize de mi ceza gelecek?” diye
soruyorlardı.
Olayı, siyasi ya da başka bir polemiğe girmeden, konunun uzmanı bir akademisyen
olarak “maliye profesörü” kimliğimle, tartışmalardan uzak bir şekilde, teknik
yönleriyle açıklamak istiyorum. Bu arada, merak eden herkesin de araştırıp
kontrol edebilmesi için her açıklamamın da dayanağını özellikle belirtiyorum.
YASAYA GÖRE KDV YOK
Bir şirketin, bir başka şirkete ait hisse senedini elden çıkarması, KDV'den
istisna. Daha açık bir anlatımla, bu olayda KDV yok. Nerede mi yazıyor? KDV
Kanunu'nun 17/4-g maddesinde yazıyor. Dikkatle okuyoruz; “..elmas, pırlanta,
yakut, zümrüt, HİSSE SENEDİ, tahvil” teslimi KDV'den müstesna tutuluyor.
İLMÜHABER, HİSSE SENEDİ SAYILIYOR
Maliye Bakanlığı diyor ki; anonim şirketler, hisse senedi bastırmamışlarsa,
hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla ilmühaber çıkartabilirler.
İlmühaberlerin elden çıkartılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde de
hisse senetlerinin vergilendirilmesine ilişkin hükümler uygulanır.
Bu da 23 Mart 2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan, Maliye Bakanlığı'nın 232
No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin 5 No.lu bendinde çok açık bir şekilde
yazıyor. 232 No.lu Tebliğ halen yürürlükte.
TTK DA HİSSE SENEDİ SAYIYOR
Türk Ticaret Kanunu'na bakıyoruz: 411. maddesinde “ilmühaberler” başlıklı özel
bir düzenleme var.
Dikkatle okuyoruz;
“Madde 411 Nama yazılı hisse senetleri yerini tutmak üzere çıkarılan
ilmühaberlerin, nama yazılı olması lazımdır. Bunların devri nama yazılı
hisse senetlerinin devrine ait hükümlere tabidir.”
Görüldüğü gibi, Türk Ticaret Kanunu'nda da ilmühaberlerin, hisse senedi yerini
tuttuğu açık ve net olarak belirtiliyor.
O halde ortada yasa hükmü varken, Maliye Bakanlığı'nın genel tebliği varken,
yorum yolu ile ilmühaberlerin hisse senedinin yerini tutmayacağını iddia etmek
hukuken mümkün değil.
Sabah Gazetesi 11 yıl önce dava açıp kazandı
YASA hükümleri, tebliğler ve yönerge hükümleri açısından olayı
değerlendirdiğimizde;
1) İlmühaberin, hisse senedi olarak kabul edilmemesi mümkün değildir.
İlmühaberin hisse senedi olarak kabul edilmesi gerektiğine dair Türk Ticaret
Kanunu'nun 411. maddesi ve Maliye Bakanlığı'nın 232 No.lu Gelir Vergisi Tebliği
vardır.
2) Hisse senedi satışı, KDV Kanunu Md. 17/4-g'ye göre KDV'den müstesnadır.
3) Yapılan vergilendirme işleminde ciddi bir vergi hatası vardır.
KDV'den müstesna olan hisse senedinin elden çıkartılması işleminden vergi
istenmesi, mevzuda hatadır (VUK Md. 118/3).
İlmühaberle hisse devrinde, KDV olmadığına göre olmayan KDV'ye vergi ziyaı
cezası da uygulanamaz. Bunun da düzeltilmesi yasa hükmü (Vergi Usul Kanunu Md.
375).
O halde, Maliye Bakanlığı'nın yasa ne diyorsa, yasada ne yazıyorsa, kendi yazılı
talimatı olan Genel Tebliğ neyi öngörüyorsa, denetim elemanlarınca onun
uygulanması gerektiğini, hatanın da düzeltilmesi icabettiğini belirtmesi
gerekir. Olay çok net...
Nitekim, bundan 11 yıl önce Sabah Gazetesi'ne de hatalı
olarak “kaçakçılık cezası” kesildiğinde, Sabah Gazetesi yetkilileri, yasaya
aykırı işlemi Maliye Bakanlığı'na başvurarak iptal ettirmişlerdi.
Ortada ciddi hata var gelin tek tek bakalım
VERGİLENDİRME ile ilgili işlemlerde, bazı hatalar olabilmektedir.
Bu durum vergi kanunları ile de kabul edilmiş ve yapılan hataların yargı yoluna
başvurulmadan idari aşamada düzeltilmesi benimsenmiştir.
Bununla ilgili olarak da Vergi Usul Kanunu'nun 116-127 ve 375. maddelerinde
“Vergi hatalarını düzeltme” başlığı altında bir düzenleme yapılmıştır.
Yıllar önce hazırladığım “doktora” tezimin konusu, “Vergi Uyuşmazlıklarının
İdari Aşamada Çözümlenmesi” ile ilgiliydi. Bu konuda ayrıca 15 baskı yapan
“Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları”, “KDV Kanunu ve Uygulaması” ve “Vergi Usul
Kanunu ve Uygulaması” adlı kitaplarım da olduğu için konu doğrudan uzmanlık
alanımla ilgili.
Şimdi Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddelerini birlikte okuyalım.
MEVZUDA HATA
Madde 118/3- Mevzuda Hata: Açık olarak vergi konusuna girmeyen veya vergiden
müstesna bulunan gelir servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi
istenmesi ve alınmasıdır.
VERGİ CEZALARINDA HATA
Madde 375- Vergi Cezalarında Yapılan Hatalar: Vergi Usul Kanunu'nda vergi
hataları için belli edilen usul ve şartlara göre düzeltilir.
İNCELEME RAPORLARINDA HATA
İnceleme Raporları: İnceleme elemanlarınca hazırlanan raporlar veya tutanakların
hiçbir değişikliğe tabi tutulmadan, önerilen şekilde işleme konulması esastır.
Rapor ve tutanaklar üzerinde tereddüt olan durumlarda; Merkezi denetim
elemanlarının (yani Maliye müfettişi, hesap uzmanı ve gelirler kontrolörlerine)
ait
rapor ve tutanaklar hakkında, Maliye Bakanlığı'na görüşleri sorulur. Alınan
cevaba göre, gereken işlem yapılır (Bkz. Vergi Daireleri İşlem Yönergesi, Md.
75).
Yanlış hesap yapan hapse de girmeli
ÖNCELİKLE şu noktayı belirteyim; bir kişi vergi kaçırmışsa ve suçu da
kanıtlanmış ise bu vergi ve cezası kendisinden alınmalıdır. Hapis cezasını
gerektiren bir fiili varsa, hapse de girebilmelidir. Dünyadaki örnekler de bu
yönde...
Ancak, kişi vergi kaçırmadığı halde, hakkında keyfi ya da abartılı bir işlem
yapılmışsa... o zaman da bu işlemi yapanlara hesap sorulabilmelidir. Anayasa'nın
125. maddesinin son fıkrasında yer alan “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden
doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmü uyarınca, haksız yere uygulanan bir
vergilendirme ve ceza nedeniyle mükellef; uğradığı zararı ve yaptığı masrafları
(örneğin ticari kayıp, hisse değerinin aşırı düşmesi, teminat mektubu gideri,
avukat, mali müşavir vs) idareden talep edebilir.
İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemesi gerektiğine dair
Anayasa hükmü ile idarenin, hem hukuka uygun hareket etmesi hem de kişilere
zarar vermemesi amaçlanmıştır.
Anayasa'nın 129/5. maddesine göre de “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin,
yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları,
kendilerine rücu edilmek kaydıyla, ancak idare aleyhine dava açılabilir”. İdare,
kusur işleyen memura, karşı tarafa ödediği tazminatı rücu etmek zorundadır
(Danıştay 5. D. 30.6.2008 Tarih ve E.2007/7369, K.2008/3234).
Hakimlerin verdiği kararlar, Yargıtay veya Danıştay tarafından onaylandığında
veya bozulduğunda, bu durum dosyalarına işleniyor ve gelecekteki terfileri, buna
göre belirleniyor. Benzeri bir uygulama, inceleme elemanları için de
getirilmeli...
On binlerce şirket ilmühaber kullanıyor
İLMÜHABER konusu, anonim şirketlerin yabancısı olan bir konu değil. Onbinlerce
şirketin hisse devri ilmühaberle yapılıyor.
Özelleştirme İdaresi bile, yüzmilyonlarca hatta toplamda milyarlarca doları
bulan hisse devirlerini, ilmühaberle yaptı ve yapıyor.
Şimdi, “ilmühaber hisse senedi değildir” demek, hukuken mümkün değil. Ortada;
“İlmühaber, hisse senedi olarak kabul edilir” diyen yasa ve tebliğler varken,
yoruma itibar edilmez.
Maliye şimdi görüş değiştirse bile eskiye ceza olmaz
MALİYE Bakanlığı, ilmühaberin hisse senedi sayılacağı görüşündedir. Bunu da 232
Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nde açık ve net olarak ortaya koymuştur.
Tebliğ hâlâ yürürlüktedir. Maliye Bakanlığı'nın aksine bir görüşü yoktur.
Bir an için Maliye Bakanlığı'nın bu konudaki görüşünü değiştirdiğini düşünsek
bile önceki görüşüne göre o tarihte yapılan işlem için yine ceza kesilemez.
Nedenine gelince, Vergi Usul Kanunu'nun “yanılma” başlıklı 369/2. maddesinde
“Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların görüş ve kanaatini
değiştirmiş olması” halinde, vergi cezaları kesilemeyeceği açık olarak yazılı.
Yukarıdaki açıklamaları okuduğunuzda, hepsinin bir yasa maddesine dayalı
olduğunu fark edeceksiniz.
Türkiye bir hukuk devleti olduğuna göre, yasa ne diyorsa o'dur.
İktisadi Dayanışma
Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti
- Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına
Hoş Geldiniz. |