|
Kiloya ve boya göre vergi olur mu
Şükrü Kızılot skizilot@yaklasim.com 7 Şubat 2010 Pazar - Hürriyet
FRANSA’da 20’nci yüzyılın başlarına kadar, evlerin kapı, pencere ve baca
sayısına göre vergi alınıyordu. Son zamanlarda, bunu hatırlatan uygulamalar
Türkiye’de oluyor.
KİLOYA GÖRE VERGİ
İki adam düşünün. Biri asgari ücretli ve 95 kilo, diğeri ise milyoner ve 60
kilo.
Kiloya göre vergi alınması halinde, asgari ücretlinin vergisi, milyoner
işadamının vergisinden daha çok olacak. Neyse ki insanlar açısından böyle bir
uygulama yok.
Ancak taşıtlar için durum farklı!
24 Mayıs 2003 tarihli Hürriyet’te,
otomobillerin ağırlığına göre vergi alındığını, bunun yanlış olduğunu, kilosu
hafif 1 milyon ya da 500 bin lira değerindeki otomobilin, kilosu ağır 30 bin ya
da 60 bin liralık otomobilin beşte biri kadar vergi ödediğini belirtmiş ve bunu
da tablo halinde göstermiştik.
Neyse.. dönemin Maliye Bakanı müdahale etti ve
bu uygulamaya son verildi.
ŞİMDİ DE BOY
Teknelerin vergisi, yaşına ve beygir gücüne
göre değişiyordu. Beygir gücü yüksek ve yeni olan teknelerden, çok vergi
alınıyordu. Yasa değişti ve teknelerden, boyuna göre harç alınması benimsendi.
Böyle olunca, beygir gücü yüksek ve bir
yaşındaki 30 metrelik 5 milyon lira değerindeki tekne ile 20 yaşındaki 30
metrelik 100 bin liralık teknenin harcı aynı oluyor. Neden mi? İkisinin boyu
aynı uzunlukta da onun için!..
Din vergisi
GEÇEN hafta toplanan 7. Alevi Çalıştayı’nda Prof. Dr. Hüseyin Hatemi; genel kamu
hizmetleri için toplanan verginin, Diyanet’e kanalize edilmesinin doğru
olmadığını belirterek, Diyanet İşleri’nin finansmanını sağlamak için “Din
Vergisi” toplanmasını önerdi!
Din vergisi, Bulgaristan’da 1 Nisan 2009’dan
itibaren uygulanıyor. Almanya’da da yıllardır “kilise vergisi” adı altında vergi
toplanıyor. Kilise ile ilişkisi olmadığını beyan edenlerden ise bu vergi
alınmıyor. Türkiye’ye gelince... Şu anda ortalık zaten gergin, bir de bu vergiyi
tartışmanın zamanı değil!..
HAYATIN DEĞERİ
Uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır.
Öyle uzun yaşamışlar vardır ki, pek az yaşamışlardır.
Doyasıya yaşamak, yılların çokluğuna değil, sizin coşkunuza bağlıdır.
Montaigne
HİÇ
Bir erkek saatlerdir karşısında somurtan kadına en sonunda “Neyin var?” diye
sormayı akıl ederse, alacağı cevap budur.
“Hiç” cevabını alan erkek anlamalı ki az sonra kadının yerden göğe kadar haklı
olduğu bir kavga başlayacak ve bu kavga en az “5 DAKİKA” sürecek...
TEMEL VE DENİZ ARAÇLARI
- Transatlantik nedir?
- Temel’in takasının biraz büyüğü.
- Denizaltı nedir?
- Temel’in takasının suyun altında gideni.
- Savaş gemisi nedir?
- Temel’in takasının toplu tüfeklisi.
KADININ ELİNİ NEDEN ÖPERSİNİZ
Fransız erkeğine sormuşlar; “Kadının elini niye öpersiniz?”
Fransız cevaplamış; “Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar.”
Alman erkeğine sormuşlar; “Kadının elini niye öpersiniz?”
Alman cevaplamış “Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur.”
Türk erkeğine sormuşlar; “Kadının elini niye öpersiniz?”
Türk erkeği cevaplamış; “Bir yerden başlamak lazım!”
(Teşekkürler Bülent Kaçmaz)
KADIN OLMANIN AVANTAJLARI
Cennetin ayaklarınızın altında olması için sadece 9 ay 10 günlük bir süreye
ihtiyacınız vardır.
Tekstil sanayi; korse, popoyu kaldıran iç çamaşırı, takviyeli sutyen vs.
ürünleriyle sizin için seferber olmuş durumdadır.
(Teşekkürler Reyhan YILDIZHAN)
Çay daha iyi
Orta yaşlı kadın evde boya ve badana yaptırırken, kocası akşam işten eve
geldiğinde yanlışlıkla yatak odası kapısının tam ortasını eliyle tutunca leke
oluşmuş. Ertesi gün boyacı işe başlamadan evvel evin hanımı boyacının yanına
gitmiş, “Ustacığım birlikte yukarı yatak odasına gidelim..” demiş “Dün gece
eşimin ellediği yeri sana göstermek istiyorum!..”
“Aman abla..” diye cevap vermiş boyacı, “Dünya kadar işim var, vaktim de
kısıtlı, sen en iyisi bana bi çay koy vallahi daha çok hora geçer...”
(Teşekkürler Yıldırım TUNA)
Fadime’nin mintanları
TEMEL işten eve erken dönmüş. Kapıyı açıp salona girince ne görsün? Fadime
çırılçıplak salonun ortasında yatıyor. “Uyyy! Bu ne haldur Fadime?” diye
kükreyince; Fadime başlamış ağlamaya, ağlarken de söylenmeye;
“Sen bağa mintan aldun da ben ciymedum mi?”
Tepesi atan Temel hışımla gardırobun kapağını açmış, başlamış içindekileri
gösterip bağırmaya;
“Cözine dizune dursun Fadime! Aha kırmızı mintan! Aha pullu mintan! Aha eteyi
sulu mintan! Selamınaleyküm Osman! Aha yeşil mintan!.. Aha!..”
(Teşekkürler Dr. Ayhan SARISU)
İKİ UÇ
Tam iki ucu bir araya getirdiğimizi düşündüğümüzde, birisi uçların yerini
değiştirir.
Herbert Hoover
İktisadi Dayanışma
Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti
- Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına
Hoş Geldiniz. |