|
Bardağın boş tarafı
Şükrü Kızılot - 13 Ağustos 2005 Cumartesi -
Hürriyet
PERŞEMBE günü, ekonomide bardağın dolu tarafını yazmıştık. Bugün de boş tarafını
ele alacağız.
İthalat ve İhracatta Tehlike Çanları: İki yıl önce, Dış Ticaretten
Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Gazi Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada;
‘İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 60’a düşmesi, kriz alameti
olabilir’ demişti. O tarihte, ithalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 67 idi.
2005’in ilk 6 aylık döneminde, ihracat 34.6 milyar dolar, ithalat ise 55.6
milyar dolar. Buna göre, ilk 6 ayda ithalatın ihracatı karşılama oranı yüzde
63.6 oldu. Haziran 2005’te ihracat 5.8 milyar dolar, ithalat ise 10 milyar dolar
olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 58.8 oldu. Bu
aşamada ister istemez, ‘kriz alameti mi?’ sorusu akla geliyor. Ayrıca, kriz
sonrası büyümenin itici gücü olan ihracatta, ilk 6 ayda yüzde 21 olan artış
hızı, Temmuz ayında yüzde 1’e düştü. Bu oran, son 3.5 yılın en kötü performansı
olarak göze çarpıyor.
Cari Açık Endişesi: Cari açık fazla, üstelik bu cari açığın yarısı ‘sıcak
para’ ile karşılanıyor. Bu da ekonomimizin kırılganlık noktası olarak göze
çarpıyor. Bakıyoruz, Türkiye’ye gelen sıcak paranın kazancı, dünya tefeci
piyasasındaki kazancın üç- dört katı... İhracattaki yavaşlamaya karşın,
ithalatın hız kesmemesi, cari açığı da körüklüyor. Bu gidişle, 2005 yılı hedefi
10.6 milyar dolar olarak belirlenen ancak ilk 7 ayda 13.7 milyar dolara ulaşan
cari açık, yıl sonunda 23 milyar doları bulacak. Bu da toplumda devalüasyon
beklentisi oluşturuyor.
Reel Faizler Yüksek: Yüzde 8 olan hedef enflasyona rağmen, ortalama reel
faiz yüzde 11-12 dolayında. Bu da yatırımları engelliyor, ticaret hacmini
sınırlıyor.
Borçlar Azalacağına Artıyor: İç ve dış borçlar, son üç yılda 100 milyar
dolar arttı. Faiz dışı fazla hedefi aşmasına rağmen, özellikle iç borçlar,
sürekli artıyor. İç borçlar 2000 yılında 36 milyar YTL (36 katrilyon TL) iken
2002’de 150, 2005’te 240 milyar YTL’ye (240 katrilyon TL’ye) çıktı. 2002 yılında
130 milyar dolar olan dış borçlar, 2005’te 160 milyar dolara çıktı. Dünya
Bankası verilerine göre Türkiye, mevcut borcu ile Dünya’da üçüncü en büyük
borçlu ülke konumunda...
Faiz Dışı Fazla (FDF) Çelişkisi: Temmuz ayı itibariyle FDF 20.3 milyar
YTL olarak açıklandı. Ancak IMF bunu kabul etmiyor. Kendi kriterlerine göre
hesapladığı tutar 14.8 milyar YTL. Bu da Maliye tanımlı FDF’den 5.5 milyar YTL
düşük. Üstelik 2004 yılının aynı dönemine ilişkin IMF tanımlı 16.3 milyar YTL
FDF’nin de gerisinde.
Dolaylı Vergi Sorunu: Vergi gelirlerinde hedef tutturuluyor. Ancak, bunun
gerçekleşmesi, zengin ve fakirin aynı oranda ödedikleri dolaylı vergilerin
sayesinde oluyor. Dolaylı vergiler, arta arta yüzde 70.4’e yükseldi. Dolaysız
vergiler olan, Gelir ve Kurumlar Vergileri, 2004’e kıyasla reel olarak
azalırken, dolaylı vergiler artıyor. Bu durum gelir dağılımını da olumsuz
etkiliyor.
Kayıt Dışının Önlenemeyen Tırmanışı: Kayıt dışı ekonomi azalacağına,
sürekli artıyor. Kayıt dışılık oranı, yüzde 60’a tırmanmış durumda. Her yılın
sonunda ‘Gelecek yılın kayıt dışı ile mücadele yılı olacağı’ ilan edilmesine
karşılık, kayıtdışı oranı sürekli artıyor. Bu arada ‘kayıtdışı istihdam’ toplam
çalışanların yüzde 52’sine ulaştı... Kayıtdışı istihdamdan kaynaklanan vergi ve
sigorta primi kaybı da, 21 milyar YTL’ye ulaştı.
İşsizlik: Son 4 yılda işsizlik oranı yüzde 8,4’den yüzde 10’un üzerine
çıktı. Yaz döneminde biraz gerileme var ancak geçici. İstihdamda mevsimsel
olarak göze çarpan 803 bin kişilik bu artışın; 395 bini tarımdan, 219 bin kişisi
turizmden, 141 bini inşaat sektöründen kaynaklanıyor.
Protesto Edilen Senetler: Geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 81
arttı. Kredi kartları borcunun ödenmeyen tutarı yüzde 94, bankaların kredi
kartındaki batağı da yüzde 160 arttı.
Ekonomideki Kara Delik: Sosyal güvenlik, ekonomide kara delik olmaya
devam ediyor. Bütçe harcamalarının yaklaşık yüzde 15’i, sosyal güvenlik
kuruluşlarına aktarılan paralardan oluşuyor.
Emekliler ve ücretliler ile esnaf ve sanatkárların durumu sıkıntılı. Reel
kesimde bıçak kemiğe dayanmak üzere. Düşük kur ve yüksek üretim maliyeti,
sanayiciyi hem iç pazarda hem de dış pazarda zorluyor. Sanayinin büyüme hızı 10
kat azaldı. Kapasiteler azaltılırken, işçi çıkartılıyor. İşadamlarının yüzde
37’si ‘üretim düştü’ yüzde 40’ı da ‘iç satışlar düştü’ diyor. Yılbaşından bu
yana, yüzde 50’yi bulan ve devam edeceğe benzeyen akaryakıt zammı, iğneden
ipliğe herşeyi etkiliyor...
Özetle, bardağın boş tarafı dolu taraftan daha fazla. Üstelik bardak boşalmaya
devam ediyor...
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|