|
Yataktaki çıplak sarışın ve maliyeci
Şükrü Kızılot - skizilot@yaklasim.com
- 16 Ekim Pazar 2005 - Hürriyet
VERGİ incelemesi yapmak için, kapısını çilingire açtırarak girdiği evin yatak
odasında, çok güzel bir sarışını yatarken gören ve yorganı çektiğinde de güzel
sarışının çırılçıplak olduğunu fark eden maliyeci, sizce ne yapar?
İsterseniz, hayal gücünüzü fazla zorlamadan, yaşanmış olayı ve ne yaptığını
anlatalım.
YATAKTAKİ SARIŞIN
Büyük bir vergi kaçakçılığını ortaya çıkarmak isteyen vergi inceleme elemanı,
belgeleri ele geçirmek için, adamın evine ani bir baskınla girip, ‘aramalı vergi
incelemesi’ yapmaya karar verir. Savcılığa başvurup, gerekli izni aldıktan
sonra, operasyonu başlatır.
Zili birkaç kez çalmasına rağmen, kapı açılmayınca, beraberinde getirdiği
çilingire kapıyı açtırarak eve girer.
İçeride kimsenin olmadığını görünce, odaları tek tek dolaşır. Yatak odasına
girdiğinde, saçları yatağın üzerine dağılmış vaziyette, sarışın bir güzelin
uyuduğunu fark eder. Onu uyandırarak kendini tanıtır. Ardından;
- Hanımefendi vergi incelemesi nedeniyle, burada arama yapacağım. Yataktan
kalkar mısınız?
- Hayır... Kalkmıyorum. Lütfen çıkın dışarı, bu evi de hemen terk edin.
Beklemediği tepki karşısında şaşıran maliyeci ‘Yataktan kalkar mısınız siz’
diyerek, yorganı çeker atar. O da ne? Sarışın güzel yatakta çırılçıplaktır!..
Bir an ne diyeceğini şaşır sonra diğer odadaki polisleri çağırarak, kadını
dışarı çıkarmalarını ister. Ardından, diğer görevlilerle birlikte arama
faaliyetine başlar. Yatağın altında ve dolapta buldukları vergi kaçakçılığı ile
ilgili belgeleri ve defterleri, torbalara doldururlar.
RÜŞVET TEKLİFİ
Yapılan inceleme sonucu, büyük bir vergi kaçağı bulunur. İfadesine başvurulan
mükellef, maliyeciye yaklaşır ve bu olayı kapatması için kendisine büyük bir
ödeme yapabileceğini söyler. Maliyeci, adamı tersler ve tutanağı imzalatır.
Ardından, kesilen vergi ve cezalar, adama gönderilir.
DAHA ÇOK BEKLERSİN
Aradan 5-6 ay geçer. Maliyeci bir tiyatroda, bilet kuyruğundadır. O sırada
yanında beliren incelediği adamı ve yanındaki sevgilisini fark eder. Adam,
maliyecinin kulağına eğilerek;
‘Sen daha çoook kuyruklarda beklersin’ der ve tiyatronun özel locasına doğru
yönelir.
Olayımızın kahramanı, o dönemin hızlı ve başarılı maliyecisi, daha sonra Merkez
Bankası Başkanı, Gümrük Bakanı ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Cafer Tayyar
Sadıklar idi... Önceki gün bu anısını, yorganı nasıl kaldırdığını da anlatırken,
gevrek bir kahkaha atmayı da ihmal etmiyordu.
Karıncalar ve balıklar
AFRİKA’nın uçsuz bucaksız topraklarında, ilkbahar yağışlarıyla oluşup, yaz
sıcağında yok olan geçici göller vardır.
Bu göllerin oluşumuna tanık olan yerlilerin, şöyle bir sözü vardır:
‘Sular yükselince, balıklar karıncaları yer,
sular çekilince de karıncalar balıkları...’
Yani üstünlük bugün karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi...
Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek, kendimizi kandırmaktan
öte bir anlam taşımıyor. Çünkü, kimin kimi yiyeceğini, gerçekte suyun hareketi
belirliyor.
Ankara bu kez yanmadı
10 Eylül 2002 tarihli Hürriyet’te ‘Ankara Yandı’ manşetiyle, Ankara Çankaya’daki
konut ve işyerlerini de ilgilendiren emlak vergisi arsa değerlerinin, 30-40 kat
hatta 60-70 kat artırıldığını açıklamış ve bu artış nedeniyle, ‘emlak vergisi
paniği’ yaşanacağını yazmıştık. Nitekim, öyle de olmuştu.
Sonunda, Ankara Ticaret Odası, bu inanılmaz değer artışına itiraz ederek, vergi
mahkemesinde dava açmış, değerlerin makul bir düzeye inmesini sağlamıştı.
Bir süre önce, 2006 yılında ödenecek emlak vergisine esas arsa metrekare
değerleri belli oldu. İşte, daha önceki dönemlerde ilan edilenlerle kıyaslamalı
birkaç örnek:
Görüldüğü gibi, 2006 yılı emlak vergisine esas arsa değerleri belirlenirken,
Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, konuya duyarlı yaklaşmış
ve bu dönem göreve başladığı Ankara’da, ‘emlak vergisi paniği’ yaşanmasını
önlemiş.
2002 yılında, o dönemin belediye başkanını, yaşattığı panik nedeniyle
eleştirmiştik şimdi ise bu dönemin belediye başkanı Eryılmaz’ı duyarlılığı
nedeniyle kutluyoruz.
Uyanıklığın böylesi
BELEŞÇİ bir taraftar futbol maçlarına para ödemeden girebilmenin ilginç bir
yolunu bulmuş. Giriş kapısına gelip kapıdaki görevli polise telaşlı bir
ifadeyle;
‘Abicim çok acil bir durum oldu. İçeride maçı seyretmeye gelmiş bir abi var,
(bir isim söylüyormuş) hanımı aniden rahatsızlandı, hastaneye kaldırdık, onu
acilen bulup hemen hastaneye yetiştirmem lazım’ deyip, ehliyetini rehin
bırakarak içeri giriyormuş.
Ama içeride maçı seyredecek kadar kalmak dikkat çekeceğinden, hemen diğer kapıya
koşturup, oradan dışarıya çıkıyormuş.
Çıkarken kapıdaki polise ‘Abicim benim arabayı çekiyorlarmış, bir çıkıp bakayım
ne oluyor? Problem varsa halledip geleyim’ diyormuş. Tabii geri gelince tanısın
diye bu polise de kimliğini bırakıyormuş.
Çıkar çıkmaz ilk girdiği kapıya koşturup;
‘Abicim Allah razı olsun ben arkadaşı buldum diğer kapıdan çıktık. Şimdi benim
ehliyeti alabilir miyim?’ diyormuş.
Ehliyeti kaptığı gibi çıktığı kapıya yollanıyormuş. ‘Abicim ben araba işini
hallettim çok sağol, kimliği alabilir miyim?’ deyip kimliğini de alarak içeriye
giriyormuş...
(Teşekkürler Prof.Dr.Metin Taş)
Günün sözü
Nerede durduğumuz değil, ne yöne gittiğimiz önemlidir.
Goethe
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|