Kayıtdışılık üstüne

 

05.06.2006

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

BİZE GÖRE

Kayıtdışılık üstüne

Veysi Seviğ - 05 Haziran 2006 Pazartesi - Dünya


Ülkemizde kayıtdışı ekonominin boyutları giderek artmaktadır. Bu bağlamda söz konusu gelişmenin önüne geçilebilmesi için yapılan çalışmalar ve alınan önlemler yetersiz kalmaktadır.

Gerçekte kayıtdışı ekonomiyi yaratan nedenler alınan ekonomik kararlar ve yapılan yasal düzenlemelerle yakından ilgilidir.

Ancak kayıtdışı ekonomiyi yaratan nedenleri incelerken olayı sadece vergisel açıdan değerlendirmek doğru değildir. Çünkü kayıtdışı ekonomiyi tetikleyen etkenlerin başında gelir yaratan faaliyetlerin izlenemez olması gelmektedir. Gelir yaratıcı faaliyetlerin izlenebilmesi için parasal faaliyetlerin izlenebilir hale getirilmesi gerekir.

Günümüzde kayıtdışılığın önüne geçilebilmesi için her şeyden önce bir kişinin yaşamını mali açıdan nasıl sağladığını izleyebilecek bir sistemin oluşturulması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.

Parasal hareketlerin izlenmesi yanında kişilerin varlıklarındaki artışların nedeni ve kaynaklarının izlenebilir hale getirilmiş olması halinde kayıtdışılıkta da belli bir azalma olacaktır.

Bu nedenlerle özellik|e gelişmiş ülkelerde parasal hareketlerin ayırt edilmeksizin mali sektörde faaliyet göstere~n kuruluşlardan geçirilmesi öngörülmüş bulunmaktadır.

Ülkemizde ise bu uygulama sınırlı bir biçimde sürdürülmekte olup, özellikle kişiler arasındaki ilişkilerde bu koşul dikkate alınmamıştır. Örneğin gayrimenkul alışlarında eğer bir kişi kendisine ait bir daireyi bir başka kişiye belli bir bedel karşılığında satarsa, bu takdirde söz konusu satış bedelinin banka ve benzeri mali sektör kuruluşlarından geçirilmesi koşulu getirilmemiştir.

Günümüzde, gayrimenkul fiyatlarının giderek artması karşısında dahi bu tür bir düzenlemeye gidilmesi ya düşünülmemiş veyahut da bilinçli bir biçimde yapılmamıştır.

Milyon YTL'ye veyahut da yabancı para birimine göre satılan gayrimenkullerin bedelleri çanta içersinde taşınan paralarla ödenmekte olup, bu konuda tapu işlemleri sırasında verilen takrirlerde paranın varlığı görülmediği gibi, mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde gerçek satış bedeli dahi bilinmektedir.

Gayrimenkullerin tapu işlemlerine esas alınan değeri "vergi değeri" olarak belirlendiği için gerçek alım-satım değeri alıcı ile satıcı arasında bilinmektedir.

Ancak gayrimenkulün bulunduğu mahal itibariyle gerçek alım-satım değerini öğrenmek mümkündür. Bu değerler mutlak suretle alım-satım değerinden farklıdır. Bu gerçek herkes tarafından da bilinmektedir.

Ülkemizde kayıtdışılığın önlenebilmesi için öncelikle kişilerin nakit para taşımalarına ve ödemelerine de belli bir sınırlamanın getirilnesi en azından günümüzde yaşanan kriminal olaylar dikkate alındığında can güvenliği açısından artık kaçınılmaz hale gelmiş bulunmaktadır.

Kayıtdışılığı önlemede kullanılacak en etkin yöntem kişilerin belli bir zaman aralığı içerisinde örneğin bir takvim yılı içersinde yaşam standardındaki değişikliğin ve servetindeki net artışın hangi gelir kaynakları ile karşılandığını belirleyebilecek bir yöntemin uygulamaya konulmasıdır. Bu yöntemin uygulamaya konuluşu ile birlikte başta siyasetçiler olmak üzere tüm kamu kesimi çalışanları ile özel sektörde görev alanların, bu uygulama çerçevesinde denetim altında tutulması gerekmektedir.

Belli bir ücret düzeyinde çalışan bir kamu görevlisinin çok kısa bir süre içersinde milyon YTL ile ifade edilen bir birikimi oluşuyorsa, bu takdirde bu birikimin kaynağını sorgulayacak sistem kurulamadığı sürece, ülkemizde kayıtdışılığa doğru bir akımın giderek özendirici olacağını kabullenmek gerekecektir.

Kayıtdışılığın fatura, yazarkasa fişi denetimleri ile önlenmesi olanağı sınırlıdır. Oysa bu tür tespitlerle büyük olayları belirleme olanağı da ortadan kalkmakta veyahut da gözden kaçmaktadır.

Ülkemizde kayıtdışılığın ortadan kaldırılabilmesi için öncelikle "hesap verilebilirliğin" özellikleri dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda özellikle bulunulan görev ve makamların nakde dönüştürülmesi alışkanlığının ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu değişikliği yanında, özellikle mali açıdan kişisel gelişmelerin izlenebilmesine yönelik bir sistemin devreye sokulması, olayın basite indirgenerek vergisel sorun haline dönüştürülmesi mevcut olumsuzluğu daha da artırmaktadır.





 

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 912

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Kayıtdışılık üstüne