|
BİZE GÖRE
Bütçe fazlası tartışması
Veysi Seviğ - 20 Haziran 2006 Salı - Dünya
Geçtiğimiz hafta içersinde basında yer alan "22 yıl sonra ilk defa bütçe fazla
verdi." Haberi bazı tartışmalara neden oldu.
Bir görüşe göre "Bütçede izlenen mali disiplin ve bunun uzantısı olan tasarruf
eğilimi, geçmiş yıllardaki açıkların giderek azalmasını sağlarken Türkiye
ekonomisi de daha sağlıklı bir yapıya doğru yönelmeye başlamıştır."
Gerçekte her Türk vatandaşının temennisi de bu yöndedir. Ancak 2006 yılı bütçe
rakamlarına bakarak böyle bir beklentinin gerçekleşmek üzere olduğunu söylemek
mümkün değildir.
Çünkü; mayıs ayı itibariyle açıklanan bütçe rakamları içersinde önem arz eden
bazı özellikler vardır. Şöyle ki;
. Kurumlar vergisi oranı yüzde 30'dan 01.01.2006 tarihinden itibaren yüzde 20'ye
indirilmiştir. Ancak buna karşılık 2006 yılı birinci üç aylık dönemi ile ilgili
olarak verilen geçici vergi beyanları üzerinden yüzde 30 oranında vergi tarh ve
tahsil edilmiş olup, fazla tahsil edilen miktar önümüzdeki dönem geçici vergi
beyanları üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden muhtemelen indirim konusu
yapılacaktır.
Konuya ilişkin olarak bir açıklama yapan Gazi Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Kızılot'a göre "Bütçe aslında fazla vermemiştir.
Şu anda bütçedeki kurumlar vergisi olarak görülen rakamın üçte ikisi iade
edilecek rakamdır."
Bütçe rakamları içersinde yeralan sanal fazlalık bununla da sınırlı değildir.
Sayın Kızılot'a göre; "Ziraat Bankası'nın 2005 yılı kârından bir milyar YTL" de
bütçeye gelir olarak aktarılmıştır. Ayrıca TELSİM satışından dolayı Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu'ndan Maliye Bakanlığı'na 700 milyon YTL aktarılmış
bulunmaktadır. Kısaca "Kurumlar vergisi, Ziraat ve TELSİM kalemlerine ilave
olarak geciktirilen sağlık kuruluşlarının ödemeleri eklendiğinde, bütçede
nereden baksanız 4 milyar YTL açık var." (Cumhuriyet 16 Haziran 2006)
Bir başka görüşe göre de; açıklanan bütçe rakamları içersinde cari transferlerde
belli bir düşüş gözlenmektedir. Bu düşüş "sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan
transferlerden kaynaklanmaktadır. Burada da yılbaşından beri aylık ortalama 600
milyon YTL civarında gerçekleşen Bağ-Kur'a yapılan transferlerin mayıs ayında
birden bire sıfıra inmesi dikkat çekiyor. Bağ-Kur'un açığı, alınan hangi
tedbirlerle mayıs ayında kapandı ve bu ne kadar sürdürülebilir sorularına
verilecek cevap önemlidir. (Öztrak, Faik "Mayıs bütçesi ikna eder mi?" Milliyet,
16.06.2006)
Bütçe üzerine yapılan tespit ve değerlendirmelerde farklı eleştirilere de
rastlamak mümkün olmuştur. Örneğin "2006 yılının ilk beş ayında iki önemli konu
daha gözleniyor. Bunlardan ilki faiz harcamalarında elde edilen tasarruf faiz
dışı kalemlerde fazlasıyla sarf edilmiş"tir. Gelirler tarafında da tüm
kalemlerde benzer oranlarda artışlar gözleniyor. Bu artışların yüzde 35
civarında, yani enflasyondan yüksek olması olumlu bir gelişme." (Güneş, Hurşit,
"Mali disiplindeki başarının perde arkası," Milliyet, 16.06.2006)
Gerçekte 2006 yılının ilk beş ayında Maliye Bakanlığı geçici vergi uygulaması
yanında mükelleflerden ayrıca vergi avansı almaya başlamıştır. Bu uygulamayı
kurumlar vergisi dışında aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.
Gelir Vergisi Yasası'nın 103'üncü maddesinde yer alan tarifede en düşük oran
yüzde 15'tir. Genel ilke olarak tevkifat yoluyla alınan vergilerde oran gelir
vergisi tarifesinde yer alan en düşük orana göre belirlenir.
Geçtiğimiz 2005 yılında ücretliler dışında kalan kesim için uygulanan tarifede
en düşük oran yüzde 20 iken bazı gelir gruplarına yönelik olarak uygulanan gelir
vergisi tevkifat oranları da yüzde 22 olarak belirlenmişti. Gelir vergisi
tarifesi bu yıl yeniden yasal düzenleme ile belirlenirken tarifede en düşük oran
yüzde 15 olarak saptanmış, buna göre tevkifat oranlarında her hangi bir
değişiklik yapılmamıştır. Bu uygulama sonucunda muhtemelen önümüzdeki yıl mart
ayında verilecek olan gelir vergisi beyannamelerinde serbest meslek kazancı
sahipleri, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı elde edenler alacaklı
olacaklardır. Bir başka anlatım tarzı ile tevkifat oranı değişmediği için bu yıl
gelir vergisi yükümlülerinden olan menkul, gayrimenkul iradı sahipleri ile
serbest meslek sahiplerinden stopaj yolu ile fazla vergi alındığından bu tür
gelir elde edenler devamlı vergi idaresinden alacaklı konumunda kalacaklardır.
Bilindiği üzere anonim şirketlerden ve limited şirketlerden alınan kâr payları
menkul sermaye iradı sayılmaktadır. Bu gelirler sağlanırken kurum nezdinde yüzde
10 oranında vergi kesintisine tabi tutulmaktadır. Söz konusu geliri sağlayan
kişi elde ettiği brüt kâr payının yarısı 2006 yılında 18.000 YTL'yi aşıyorsa
2007 yılında bu gelirini beyannameye dahil edecek veyahut da şimdiye kadar
beyanname vermiyorsa bu yıl için beyan etmek zorunda kalacaklardır.
Böyle bir kişinin 2006 yılında 40.000 YTL kâr payı alacağı olduğunu, bu
alacağının kârı dağıtacak şirket nezdinde stopaja tabi tutulduğunu varsayacak
olursak eline 36.000 YTL geçecek, eline geçen paranın brüt tutarı olan 40.000
YTL'nin yarısı 18.000 YTL'yi geçtiği için bu gelirini 20.000 YTL olarak beyan
edecektir. 20.000 YTL için hesaplanması gereken gelir vergisi miktarı 3.790 YTL
olacak, dolayısıyla söz konusu kişi önümüzdeki yıl için alacaklı olacaktır.
Böyle bir durumda önümüzdeki yılın vergisi günümüzde yani içinde bulunduğumuz
yıl bu tür gelir sahiplerinden peşin olarak tahsil edilmektedir. Ayrıca 2006
yılında 32.535 YTL kâr payı alan bir kişi bu gelirini yıllık beyanname ile beyan
edecek ve bu beyanı üzerinden 3.588.25 YTL gelir vergisi hesaplanacak, ancak
kendisinden kâr dağıtımı nedeniyle 3.615 YTL gelir vergisi kesildiğinden
alacaklı konuma geçecektir.
Diğer yandan serbest meslek erbabına gelir vergisine tabi ticari ve mesleki
kazanç sahipleri ile kurumlar vergisi mükellefleri tarafından ödeme yapılırken
yüzde 22 oranında tevkifat yapılmaktadır. Oysa serbest meslek erbabı mesleki
faaliyet nedeniyle sağlanmış bulunduğu hasılattan ayrıca giderlerini düşecek ve
kalan safi kazanç üzerinden gelir vergisi ödemekle yükümlü olduğundan muhtemelen
önümüzdeki yıl alacaklı olacaktır.
Aynı örneği gayrimenkul sermaye iradı sahipleri için de vermek mümkündür.
Yukarıdaki örnekleri de dikkate aldığımızda 2006 yılı bütçesinin ilk beş aylık
geçmişinde vergi avanslarının önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır. Buna
karşılık henüz ilk beş aya ait olup tahakkuku dahi yapılmamış kamu borçlarının
varlığı da dikkate alındığında bütçe fazlası teriminin yapılan açıklamalar
sırasında kullanımı daha da tartışmalı hale gelmektedir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|