|
BİZE GÖRE
Bir daire kaç G.B.P ?
Veysi Seviğ - 22 Ağustos 2006 Salı - Dünya
Türkiye'nin ekonomik yapısını ve değerlerini incelemek ve üzerinde analiz yapmak
giderek zorlaşmaktadır. Bu konuda en büyük sıkıntıyı Maliye Bakanlığı
yaşamaktadır.
Son bir kaç yıl içersinde ülkemizde gayrimenkul üzerine yoğunlaşan ekonomik
olaylar bir yandan şehir (kent) rantlarının vergilendirilmesini gündeme
getirirken diğer yandan gayrimenkullerin gerçek rayiç bedellerini kavrama
konusunda ortaya çıkan yetersizlik konusu üzerinde durulmamaktadır.
Zaman zaman gayrimenkul piyasasındaki hareketlilik konusunda basına yansıyan
bilgiler hem değer açısından ve hem de gerçek anlamda işlem sayısı bakımından
hem sınırlı ve hem de yetersizdir.
Özellikle kent merkezlerinde ve tatil yörelerinde gerçekleşen gayrimenkul
satışları ile bu satışlar nedeniyle oluşan piyasa, kayıt dışı para akımına da
neden olmaktadır.
Bazı yerlerde artık YTL üzerinden satış bedeli, bu köşede daha önce de ifade
ettiğimiz üzere kullanılmaz olmuştur. Bazı yerlerde gayrimenkul satış
ilanlarında kullanılan parasal değerleri sade vatandaşın anlaması da mümkün
değildir. Örneğin yaz aylarında basınımızda ayrı bir önem kazanan Bodrum'da ev
ve arsa satışlarında fiyatlar genellikle G.B.P. olarak ifade edilmektedir.
Örneğin iki odaları ve takriben 75 metrekarelik deniz gören bir dairenin fiyatı
80.000 G.B.P. yani İngiliz Lirası'dır. Burada bir G.B.P. bir "Great Britain
Pound" dur. Yani İngiliz Lirası'dır.
Bu gayrimenkuller 80.000-500.000 ve daha yukarı değerlerle satılırken tapuda
tescil değerleri 30.000-40.000 YTL olmaktadır.
Kaldı ki; yine bazı tatil yörelerimizde artık eğlence yerlerine giriş bedelleri
ile restoran ve benzeri yerlerde ödenen bedeller de G.B.P. veya Euro olarak
hesaplanmaktadır.
Ancak, bizim konumuz, bu yazımızda son yıllarda oluşan ve gelişen gayrimenkul
piyasası ve bu alanda oluşan rantların vergi dışı bırakılması ile ilgili olduğu
için diğer konulara yeterince değinme olanağımız bulunmamaktadır.
Ülkemizde fiş vermeyen mahalle bakkalına ceza uygulamayı öngören vergi yasaları,
kara paranın aklandığı, kayıtdışı paranın servete dönüştüğü, banka kredilerinin
amaç dışı kullanıldığı ve vergi ziyaının en yoğun olduğu bir alana nedense
hukuki açıdan yeteri kadar ilgi gösterilmemektedir.
Yapılan ve satılan gayrimenkullerin, toprak sahibi üzerinde gösterilmesi
suretiyle, bizzat inşaatı yapan ve kazancı sağlayanların kayıt dışında
kalmalarına göz yuman zihniyetin ve sonuçta ortaya çıkan çıkar bölüşümünün
vergisel açıdan göz ardı edilmesi gerçekten üzerinde durulması ve tartışılması
gereken bir konudur.
Spekülatörlerin, kayıt dışı kazanç elde edenlerin kara para aklayanların bazı
yerel yönetim ve kamu görevlilerinin aktif rol üstlendiği bu piyasaya karşı
sürdürülen korumacılığın kaldırılamamış olması hem bütçeyi önemli bir vergi
gelirinden yoksun bırakmakta ve hem de özellikle toprak sahiplerinin oluşan
değerlerden hak ettikleri kadar pay almalarını engellemektedir.
Defalarca ifade etmeye çalıştığımız üzere gayrimenkul alımlarına yönelik
ödemelerin mali sektörden geçirilmesi zorunluluğu bir türlü ülkemizde uygulanır
hale getirilememiştir. Buna karşılık banka kredisi ile satın alınan
gayrimenkullerde, bankadan alınan kredi ile söz konusu gayrimenkullerin
kayıtlara yansıyan değerleri arasındaki büyük farklar vergi denetimi ile görevli
olanların dikkatini çekmiştir.
Konuya ilişkin olarak basına yansıyan olaylar ve mevcut durum bu alanda
yapılacak denetimlerin son derece verimli olacağını göstermektedir.
Özellikle Avrupa Birliği'ne dahil ülkelerde gayrimenkul satışlarında resmi
belgelere yansıyan değerlerin belirlenmesinde geçerli olan ilkeler her ne dense
yıllardır ülkemizce benimsenememekte ve yasal düzenlemelerle uygulamaya
konulamamaktadır.
Belirli bölgelere yönelik nüfus yoğunlaşması yanında yabancıların ve mali gücü
yüksek olanların ilgi alanına giren turizm bölgelerinde gayrimenkule yönelik
talebi giderek artırmaktadır.
Ayrıca "...köylerden kentlere doğru oluşan nüfus akını, sanayi kuruluşlarının
belirli kentlerin çevresinde yoğunlaşması, belediye sınırları içinde olduğu
gibi, büyük kentlerin çevresindeki arazilerin de fiyatlarının yükselmesine yol
açmış, bu durum; kişileri, sanayileşmenin yoğun olduğu büyük kentlerde ve
çevrelerindeki arsa ve arazilere tamamen spekülatif amaçlı yatırım yapmaya
yöneltmiş ve bu yola başvuranlar, kısa sürede çok büyük kazançlar elde
etmişlerdir." (TOBB Vergi Özel Raporu)
Artık; sadece büyük kentlerde ve turizm bölgelerinde değil, ülkemizin birçok
kentinde belli semtlerde gayrimenkul değerleri geçmiş yıllara kıyasla önemli
ölçüde artmış ve ayrıca satış bedellerinde geçerli olan ödeme aracı yabancı para
birimine göre belirlenmeye başlanmıştır.
Gayrimenkulde oluşan ve değer artışından kaynaklanan gelirlerden kamu, yani
vergi idaresi hiç pay olmayacak mıdır veyahut da vergi idaresi bu alanda ortaya
çıkan değer artışlarını kavrayacak bir yöntemi uygulamaya koymayacak mıdır?
Ne yazık ki kamuoyuna yansıyan bilgilere göre yeniden yazılan Gelir Vergisi
Yasası'nda yapılması öngörülen düzenlemelerle; ülkemizin kültürel kalkınmasına
katkı sağlayanların biraz daha fazla vergi ödemelerine, uygulanması Anayasal
açıdan tartışma konusu olan "Hayat standardı" uygulamasına benzer vergi güvenlik
önlemlerine ağırlık verilmesine yönelik çalışmalar ön plana çıkmaktadır.
Oysa gayrimenkul üzerine yoğunlaşan ekonomik yaşamımızda büyük rakamlarla ifade
edilen kazançlar oluşmaktadır.
Ticari faaliyet sahiplerinin faaliyet alanlarına göre oluşan vergi matrahları
basına açıklanırken özellikle büyük kent merkezlerinde ve turistik bölgelerde
bir metrekare arsanın veyahut da konutun resmi kayıtlara göre alım-satım
değerleri açıklanamamaktadır. Bu değerlerin bölgelere göre ortalama alım-satım
bedelleri eğer açıklanacak olursa bu takdirde günlük yayın organlarında açıkça
duyurulan satış bedelleri ile söz konusu değerler arasındaki fark ortaya
çıkacaktır.
Bu arada üzerinde durulması gereken bir başka konu da özellikle tatil
yörelerinde gayrimenkul edinen kamu görevlilerindeki sayısal artıştır. Bu konuda
zaman zaman günlük yayın organlarına yansıyan bilgiler gerçek anlamda okurları
duraksamaya düşürecek niteliktedir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|