|
BİZE GÖRE
Siyaset ve hesap verilebilirlik
Veysi Seviğ - 19 Aralık 2006 Salı - Dünya
Ülkemizde, her geçen gün bir yenisi ortaya çıkan adam kayırmacılık ve özellikle
yolsuzluk olayları üzerinde yeteri kadar durulmamakta, bu bağlamda ortaya
çıkartılan veyahut da duyulan olaylar sadece gazete sütunlarında kalmaktadır.
Adam kayırma ve yolsuzluk olaylarının arkasında daima siyasi kişiliği olanların
yer aldığı gözlenmektedir. Ülkemizde siyasi kişilik sahibi olanların bu
sıfatlarını kullanırken yeteri kadar titiz olmamaları yanında bazı siyasi
kişilik sahiplerinin de bilerek bu sıfatlarını kullandıkları anlaşılmaktadır.
Siyaset gerçekte "hakim olmak, işi idare etmek" anlamına gelmektedir. Bir başka
açıdan eski dilde siyaset etmek "cezalandırmak anlamına da kullanılmıştır. Ancak
genel anlamda siyaset; "Amacına ulaşmak için şartların gerektirdiği gibi
davranma, karşısındakinin hoşuna gidecek tarzda davranarak işini yürütme" olarak
kullanılmaktadır.
Ülkemizde siyasetçi olmak ayrı bir önem arzetmektedir. Özellikle siyasetçinin
iktidarda olması hem etkinlik hem de ekonomik çıkar sağlama açısından çok farklı
bir avantaj yaratmaktadır.
İktidarda olan bir partinin aktif mensubu olmak, toplum içersinde iş yapar
kanısını uyandırmak, bir anlamda söz sahibi kişinin ekonomik olarak da farklı
konumuna gelmesine neden olabilmektedir.
Örneğin geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve basına yansıyan bir olayda eski
orman bakanlarından birisinin sahip olduğu villa sayısı bazı yorumlara neden
olmuştur.
Yine geçtiğimiz günlerde artık içinde su kalmayan Yuvacık Barajı ile ilgili
olarak basına yansıyan bazı bilgiler bir anlamda zihinleri bulandırmıştır. Ancak
geçmişi bilen ve hatırlayanlar için, baraj yapımı sırasında yapılan bilimsel ve
teknik değerlendirmeler de dikkate alındığında bu sonuç ve olumsuzluk şaşırtıcı
değildir.
Ülkemizde siyasetçi olmak çok kolaydır. Hele hele bürokraside de görev almış
bulunuyorsanız, zamanın iktidar partisi yetkililerine karşı "olur efendim"
tavrınız ile göze girmeniz çok kolay olmaktadır. Bu nedenle bürokratik görevde
olanlar daha kolay siyasetçi olabilmektedirler.
Siyaset kelimesi anlam açısından çok farklı konuları ifade ettiği için bu
kelimenin kullanımına da dikkat etmek gerekir. Örneğin Ömer Seyfettin'in
"Siyaset gününü tespih çekerek bekleyen Köse Vezir'in yanına koydular" diye
ifade ettiği olayda kullanılan siyaset kelimesi "idam" anlamında kullanılmıştır.
Yine Fuzuli'nin aktarmış olduğu bir olayda kullandığı "...şehre münadiler
bırakıp hükm etti ki her kimin evinde Müslim Akil çıkacak olursa siyasete
müstahak olur" ifade tarzında da siyaset kelimesi idam cezasını ifade
etmektedir.
Siyaset ve siyasetçi zaman içinde çoğu kez yaptıkları ile değerlendirilir. Ancak
siyaset ve siyasetçilerden yararlanarak iş yapanlar çoğu kez yaptıkları işin
kendilerine sağladığı ekonomik güç ile toplum içersinde varlıklarını sürdürmeye
devam ederler.
Gerçekte bir ülkede siyasetin ve siyasetçinin başlangıçta hangi kaynaklardan
beslendiğini ve geliştiğini, bilahare de iktidar olduğu vakit bu gücü nasıl ve
kimin yararına hangi beklentiler veyahut da çıkar duyguları ile kullandıklarını
sorgulamak gerekmektedir.
Öncelikle siyasetçinin iktidar olabilmesi için aşması gereken engellerin
aşılması sürecinde belli bir maliyeti üstlenmesi gerekir. Bu maliyet günümüz
Türkiye'sinde katlanılması zor bir yükü ifade eder.
Parlamenter sistemle yönetilen bazı ülkelerde siyasetçilerin aktif olarak bir
partiye girişlerinde sahip oldukları serveti ve bu servetin kaynaklarını
açıklamak zorunluluğu vardır. Bu açıklama belli organlar nezdinde yapılmakta ve
yine bazı hallerde bu açıklamalar seçim çalışmalarında da kullanılabilmektedir.
Diğer yandan siyasi partilerin gelir kaynakları, seçim giderlerinin karşılanması
için yararlanılan mali kaynaklar belirlenmekte ve hatta ilan edilebilmektedir.
Ancak ülkemizde böyle bir durum söz konusu değildir.
Diğer yandan eğer bir siyasetçi mensubu bulunduğu partinin iktidar olması
dolayısıyla daha da aktif hale gelebiliyorsa, bu takdirde söz konusu kişinin bu
süreç içersinde servetindeki artışların izlenmesi bir anlamda da zorunlu
olmaktadır.
Şeffaflık denen olgu kanımızca herkes için geçerlidir. Kişilerin servetinde
sebepsiz yere ortaya çıkan olağanüstü artışların izlenmesi ve kaynağı belli
olmayan servet artışlarının sorgulanması toplumsal yaşamın huzurlu ve sağlıklı
bir biçimde sürdürülebilmesi için zorunlu olmaktadır.
Bazı görüşlere göre kişilerin servetlerinde ortaya çıkan artışların izlenmesi
doğru ve özellikle de ahlaki değildir.
Bu görüşe bir noktada katılmak mümkündür... Ancak kişiler servetlerindeki
artışın kaynaklarını açıklıyabiliyorlarsa ve bu bağlamda da herhangi bir korku
ve çekinceleri yoksa böyle bir sorgulamaya da gerek olmayacağından bu tür
kişilerin böyle bir uygulamadan kaygı duymalarına da gerek yoktur.
Ülkemizde siyasetçilerin yaşamları üzerine çok değişik senaryolar
oluşturulabilmektedir. Ancak bu senaryoların bir bölümü doğru değildir. Oysa
siyasetçilerin kendi gelecekleri açısından özellikle mali güçlerinde ortaya
çıkması muhtemel artışların izlenebilir olması hususunu bir onur meselesi
yapmaları gerekmektedir.
Bir kişinin mali gücünde ve dolayısıyla servetinde çok kısa bir süre içersinde
ortaya çıkan artışın vergisi ödenmiş kazancı ile veyahut da veraset yoluyla
oluşması karşısında kimsenin söz söyleme hakkı yoktur.
Ancak kişinin ekonomik gücü açısından toplum içersinde birden bire farklı konuma
gelmesi yine eğer sorgulanamıyorsa bu takdirde ortaya çıkan söylentilere de çoğu
kez inanmak gerekecektir.
Ülkemizde özellikle siyasetçilerin servetlerinde ortaya çıkan artışlar
sorgulanamamaktadır. Bu durum siyasetçileri zaman zaman zor durumda
bırakmaktadır.
Siyasetçilerin ekonomik güçlerinde ortaya çıkan değişimin sorgulanamaması
onların yandaşları açısından da geçerli olduğundan, sonradan ortaya çıkan
olaylar karşısında yapılan değerlendirmeler ve savunmalar da anlamsız
olmaktadır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|