|
BİZE GÖRE
Vergiyi kim ödüyor?
Veysi Seviğ - 23 Ocak 2007 Salı - Dünya
Son yıllarda Türk vergi sisteminde ortaya çıkan değişim bazı sorunları
beraberinde getirmiş bulunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü tarafından yayımlanmış bulunan "Yurttaşların cebinden devletin
kasasına: Türkiye'de kim ne kadar vergi ödüyor?" başlıklı çalışmada da ifade
edildiği üzere Türk vergi sisteminin yapısı incelendiğinde temel sorunlar olarak
öne çıkan hususların şunlar olduğu görülmektedir. (*)
. Vergi mevzuatı çok karmaşıktır ve sık sık değişmektedir.
. Çok yüksek oranda uygulanan tüketim vergileri ve tüketim üzerinden alınan
vergilerin genel vergi gelirleri içindeki payı çok yüksektir.
. Kayıt dışı ekonomi yüksek vergi oranları ile körüklenmektedir.
. Toplanan vergiler "yol, su, elektrik" olarak geri dönmemektedir.
. Sık sık çıkan vergi afları karşısında vergilerini ödeyen vatandaşlar büyük
rahatsızlık hissetmektedir.
Söz konusu çalışmaya göre ülkemizdeki "...ciddi boyutdaki kayıt dışı ekonomi
gelirden doğrudan vergi alınmasını çok zor hale sokmuş, bu da tüketim üzerinden
alınan dolaylı vergilere aşırı yüklenilmesi sonucunu doğurmuştur." Bu bağlamda
"2001 yılındaki krizin ardından ortaya çıkan çok yüksek kamu borçlarını çevirme
gereği hükümetlerin tüketim üzerindeki vergilere aşırı yüklenilmesi sonucunu
getirmiştir."
"Özellikle akaryakıt, motorlu taşıtlar ve iletişim gibi hem tüketimi, hem de ara
malı olarak üretimi etkileyen mallar üzerinden alınan çok yüksek vergiler,
tüketicileri ekonomik davranışları bakımından isyan etme noktasına
yaklaştırmakta, hem tüketicilere hem de üreticilerde faaliyetlerini kayıt dışına
çıkarma eğilimi hızla artmakta, kaçakçılığın hortladığı görülmektedir."
Ancak; araştırmada açıkça ifade edildiği üzere "ortalama olarak Türkiye'de
hanehalkı başına gelirin yüzde 82.5'u tüketime ayrılmaktadır. Yine ortalama
olarak, tüketim üzerindeki vergiler (katma değer vergisi, özel tüketim vergisi
ve benzeri vergiler) toplam hane gelirinin yüzde 20'sini, toplam harcamaların
ise yüzde 24.3'ünü tutmaktadır. Diğer bir deyişle, harcanan her bir YTL'den 25
Yeni Kuruş devlete gitmektedir." Bu bağlamda "yardımla yaşayanlar da dahil olmak
üzere, işsizler ve genel olarak bir geliri olmayanlar da tüketimleri yoluyla
vergi ödemektedirler."
Söz konusu çalışmada yer alan bulgular önemli bir gerçeği gün ışığına
çıkarmaktadır. Şöyle ki;
"Geliri en yüksek birinci yüzde beşlik gelir dilimine girenler tüketime
harcadıkları her 100.- YTL'nin 18.40 YTL'sini vergi olarak verirken, orta ve dar
gelirliler harcadıkları her 100.- YTL'nin 26.70 YTL'sini tüketim vergisi olarak
ödemektedir.
Türkiye genelinde, en fakir yüzde 20'lik gelir dilimine giren hanelerin
tüketimleri üzerindeki vergi, hane gelirinin yüzde 22.9'u iken, en yüksek
birinci yüzde 20'lik gelir dilimindeki haneler için bu oran yüzde 6.6 eksiği ile
yüzde 16.3'tür. En yüksek yüzde beşlik gelir dilimindeki hanelere bakıldığında
ise aynı oranın en fakirlerinkinden yüzde 10.3 eksikliği ile yüzde 12.6 olduğu
görülmektedir."
"Yurttaşların cebinden devletin kasasına: Türkiye'de kim ne kadar vergi ödüyor"
başlıklı çalışma; ülkemizde vergilendirmede ortaya çıkan anayasal buyruktan
sapma konusunu tam anlamı ile gün ışığına çıkarmaktadır.
Artık ülkemizde mali güce göre vergi alma ilkesinden vazgeçildiği gibi Maliye
politikasının sosyal amacı olan vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımını
sağlayacak politikalar da dikkate alınmamaktadır.
Bir başka anlatımla ülkemizde vergi politikaları belirlenirken mevcut anayasal
buyruk tamamen göz ardı edilmektedir.
2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası'nda öngörüldüğü üzere toplam vergi
gelirlerinin yüzde 29.5'u dolaysız vergilerden oluşacaktır. Ancak yine söz
konusu yasada yer alan dolaysız vergi rakamları incelendiğinde de dolaysız
vergilerin de kendi içersinde uyumsuzluk içersinde olduğu gözlenmektedir.
Gelir ve kazançlar üzerinden 2007 yılında beklenen hasılat toplam 51.3 milyar
liradır. Bu bağlamda da dolaysız vergilerin yaklaşık yüzde 28'i kurumlar
vergisinden yüzde 72'si de gelir vergisinden oluşacaktır.
Ancak gelir vergisinin yaklaşık yüzde 91.8'i stopaj yani kaynakta kesinti
suretiyle alınacaktır. Bu özellik gelir vergisinde mali güç ilkesinin terk
edildiğini göstermektedir.
Diğer yandan toplam vergi gelirlerinin yaklaşık 18.4'ü uluslararası ticaret ve
muamele vergilerinden oluşmaktadır. Bu durumda ithalat artışının varlığı halinde
vergi gelirlerinde artış olacaktır.
"Türkiye harcamalar üzerinden en yüksek vergiyi yazımıza konu çalışmada yer alan
tablodan anlaşılacağı üzere çiftçiler ödemektedir.
Bu grupta harcamalar üzerinden ödenen vergiler gelirin yüzde 24.5'i olarak
hesaplanmıştır.
Ülkemizde küçük ve orta boy çiftçilerin üstlenmekte olduğu harcamalar üzerinden
vergi mevcut sistemdeki adaletsizliğin somut göstergesidir.
Ülkemiz vergi sisteminde ortaya çıkan bu olumsuz değişimin mutlak suretle
durdurulması gerekmektedir. Bunun için öncelikle gelir ve kazançlar üzerinden
alınan vergilerle ilgili mevcut yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi
gerekmektedir.
Bu bağlamda yeniden yazılan ve 2006 yılında yürürlüğe konulan Kurumlar Vergisi
Yasası'nda yer bazı hükümlerin şu anda uygulanabilme olanağı bulunmamaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen çalışmada yer alan Liberal
Düşünce Derneği'nin konuya ilişkin vermiş bulunduğu görüşe göre "Vergileme
meselesi demokrasinin bir anlamda özü"dür. "Çünkü vergilerin keyfi alınmaması,
mutlaka kanunla vergi konulması, vergi değişikliklerinin mutlaka vatandaşa
açıklanması, verginin asalaklığı teşvik etmeye dönüşmemesi gibi genel ilkelerle"
uyumlu olması gerektiğini bilmek zorundayız.
(*) "Yurttaşların cebinden devletin kasasına: Türkiye'de kim ne kadar vergi
ödüyor?" Çalışması Ünal Zenginobuz, Gökhan Özertan, İsmail Sağlam ve Fatoş
Gökşen tarafından Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Temsilciliği (Proje No: 20015424
OSIAF) ve Boğaziçi Üniversitesi Araştırma Fonu'nun (Proje No: 05M101) ortak
destekleriyle gerçekleştirilmiştir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|