Dolaylı vergilerde ısrar ve sonuçları

 

04.01.2005

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

BİZE GÖRE

Dolaylı vergilerde ısrar ve sonuçları

Veysi Seviğ - 04 Ocak 2005 Salı - Dünya


"Devletlerin temel fonksiyonlarını yerine getirmek için gelire ihtiyaç duymaları vergi toplama gerekliliğini doğurmuştur. Vergileme, zaman içinde kamu hizmetleri için gerekli kaynağı sağlama yanında tasarrufu ve ekonomik büyümeyi teşvik, gelir dağılımını düzeltme şeklinde belirli sosyal ve ekonomik amaçlar için de kullanılmaya başlanmıştır. Hukuk devleti ilkesinin gereği olarak, devletin vergilendirme yetkisini belirli sınırlar içerisinde kullanabilme yönünde Anayasa'nın Vergi Ödevi başlıklı 73. maddesinde; herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla koyulabileceği, değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının Maliye politikasının sosyal amacı olduğu vurgulanmıştır. Bu bakımdan kamu Maliyesi alanında en önemli konulardan birisi vergi politikası ve vergi yönetimine ilişkin olarak alınan kararlardır. Söz konusu kararlar, vatandaşların yükümlülüğünü, kamu Maliye'sinde gösterilen performansı ve dolayısıyla düşük enflasyon ve sürdürülebilir büyüme şeklini ifade edebilecek makroekonomik istikrarı doğrudan etkilemektedir." (2005 Mali Yılı Bütçe Gerekçesi, Maliye Bakanlığı, Sf. 39)

Anayasal buyruk gereği vergilendirmede esas alınacak temel unsur mali güçtür. Bu bağlamda gerek 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası'nda yer alan vergi gelirleri büyüklüğü ve gerekse son olarak "Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirası'na Uyumu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile yapılan yasal değişiklikler dikkate alındığında ülkemizde mali güç esasına göre vergi alma buyruğundan giderek uzaklaşıldığı anlaşılmaktadır.

Her şeyden önce 2005 yılında ülke halkı 2004 yılına nazaran daha fazla vergi ödeyecektir. Bazı malların katma değer vergisi oranlarının 01.01.2005 tarihinden itibaren indirilmiş olduğu hususu da dikkate alındığında, bu gerçek önem arzetmektedir.

Çünkü, buna rağmen vergi geliri artışının dolaylı vergilerden sağlanması öngörülmüştür. Dolayısıyla 2005 yılında bazı mal ve hizmetler üzerindeki vergi yükünün artırılması düşünülmektedir.

Diğer yandan dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payının 2005 yılında yüzde 23 civarında oluşması beklenmektedir. Bu durumda toplam vergi gelirlerinin yüzde 77'si dolaylı vergilerden sağlanabilecektir. Bu durum mali güce göre vergilendirme ilkesinden giderek uzaklaşıldığını göstermektedir.

Dolaylı vergilerde yapılan değişiklikler tüketiciyi doğrudan etkilemektedir. Kayıtdışılığı özendirmektedir. Vergilendirmede adalet ilkesi ile uyuşmamaktadır.

Ülkemizde dolaysız vergileri artırmaya yönelik düzenlemeler yapılamamaktadır. Çünkü bu tür düzenlemelerin yapılması halinde mali güç ilkesine önem verilmesi ve bu bağlamda da vergilendirmede kişilerin mali güçlerinde ortaya çıkan değişimlerin dikkate alınması gerekecektir.

Mali güç ilkesine göre dolaysız vergi uygulamasında, kişilerin yaşam tarzları ve edindikleri servetlerin kaynağı önem arzetmektedir. Örneğin bir kişinin bir takvim yılı içerisinde servetinde ve harcamalarında belli bir artış varsa, bu artışın ya geliri ile veyahut da geliri yanında yapmış olduğu borçlanma ile karşılanması gerekmektedir.

Bazı hallerde kişiler miras veyahut da intikal yoluyla edindiği mali değerler veyahut da paraya çevrilebilir varlıklar yoluyla da servetini büyütebilir veyahut da harcamalarını artırabilir. Bu takdirde dahi ortaya çıkan değişimin izlenebilir olması gerekmektedir.

Bir başka açıdan kişilerin varlıklarını koruma görevi devlete aittir. Devletin bu görevini ifa ederken, kişilerin varlıklarını izleyebilir olması gerekmektedir.

Ülkemizde kişilerin mali güçlerini belirlemeye ve korumaya yönelik ciddi hukuki düzenlemeler yapılamadığı için bazı sorun ve skandallar gündeme gelmektedir.

Türk vergi sistemini öncelikle anayasal buyruğa uygun hükümleri içerebilecek şekilde donatmak bu bağlamda zorunlu olmaktadır.

Gelir ve kazançlar üzerinden vergi almak yerine dolaylı vergi diye ifade ettiğimiz mal ve hizmet teslimleri üzerinden vergi almaya ve bu bağlamda da vergilendirmeyi giderek daha dar bir kapsam üzerinde yoğunlaştırmayı tercih etmek teknik olarak doğru bir yaklaşım değildir.

Mali güce göre vergilendirme ilkesinden uzaklaşılması sonucunda bu alanda oluşan vergi tabanı giderek daralmaktadır. Çünkü bu kesim üzerinde yoğunlaşan vergi yükü, kesimi yeni arayışlara sürüklemekte ve bu bağlamda da vergiden kaçınma yolunu tercih etmektedirler.

Devamlı olarak ortaya çıkan vergiden bağışık tutulma isteminin temel nedeni mali güce göre vergilendirme ilkesine yönelik kuralların ülkemizde uygulanmamasıdır.

Mali güce göre vergilendirme kuramında stopaj (tevkifat, vergi kesinti) yaygın olarak kullanılamaz. Çünkü stopaj yolu ile vergilendirmede yük bir anlamda stopajı yapan kurum veyahut da kuruluş üzerinde kalmaktadır ki bu durumda söz konusu vergilendirme yöntemi de dolaylı vergi haline dönüşmektedir.

Ülkemizde özellikle gelir vergisinin yüzde 95 oranı civarında stopaj yoluyla alındığı gerçeği karşısında, söz konusu vergilendirmenin gerçekte ülkemiz açısından ne derece önemli olduğu konusu gündeme gelmektedir.

"Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirası'na Uyumu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yasa" ile vergi yasalarında yapılması öngörülen değişikliklerde stopaj yoluyla vergilendirmeye verilen önem ve ağırlık dikkate alındığında Türk vergi sisteminin giderek daha da verimsiz hale gelebileceğini şimdiden kabullenmek gerekmektedir.

Ülkemizde kişilerin mali güçlerini izlemeye yönelik vergilendirme sisteminin oluşturulamaması halinde, giderek dolaylı vergilere verilecek ağırlık bu alanda da yeni yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olabilecektir.

Ancak kişisel gelirle uyuşmayan servet artışlarının yarattığı hukuki ortam bir yandan ülkemizin saygın kurum ve kuruluş yöneticilerini de giderek olumsuz etkilediğini, yönetici kişilere olması gereken güvenin giderek azaldığını dikkate aldığımızda bu bağlamda çalışmaların yoğunlaştırılması gerektiğini kabullenmek gerekecektir.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 711

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Dolaylı vergilerde ısrar ve sonuçları