2005 mali yılı bütçesi ve verginin yansıtılması

 

11.01.2005

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

BİZE GÖRE

2005 mali yılı bütçesi ve verginin yansıtılması

Veysi Seviğ - 11 Ocak 2005 Salı - Dünya


Bütçe Yasası'nın birinci maddesinde hükme bağlandığı üzere 2005 yılında yapılması öngörülen kamu harcamaları toplamı 153.928.792.910 Yeni Türk Lirası'dır. Buna göre 2005 yılında kişi başına bütçeden yapılması öngörülen harcama miktarı yaklaşık 2.138 Yeni Türk Lirası'dır. Buna karşılık genel bütçe gelirleri 2005 yılı beklentisi ise 124.330.000.000 Yeni Türk Lirası olup, bu miktarın 118.950.000.000 Yeni Türk Lirası vergi gelirleri ile sağlanacaktır.

Bütçe Yasası'nda yer alan rakamsal verilerden de anlaşılacağı üzere 2005 yılında kişi başına yıllık 1652 Yeni Türk Lirası vergi payı düşmektedir. Bir başka anlatımla 2005 yılında bütçeden yapılacak kişi başına harcama miktarı yaklaşık 1.171 Euro iken, vergi gelirleri ile karşılanabilecek kamu harcaması miktarı 905 Euro'dur.

Koşullar ne olursa olsun 2005 Mali Yılı Bütçe Yasası'na göre kamusal nitelikte en az kişi başına 411 Yeni Türk Lirası borçlanma zorunluluğu vardır.

Diğer yandan Bütçe Yasası gereği olarak 2005 yılında ülkemizde kişi başına 418 Yeni Türk Lirası gelir ve kazançlar üzerinden alınacak vergi, 569 Yeni Türk Lirası katma değer vergisi, 483 Yeni Türk Lirası özel tüketim vergisi, 182 Yeni Türk Lirası da diğer vergi, resim ve harçlar düşmektedir. Bir başka anlatımla katma değer vergisi ile özel tüketim vergisinin toplam vergi gelirleri içersindeki payı yüzde 63 civarındadır. Gelir ve kazançlar üzerinden alınacak vergilerin yaklaşık yüzde 67'si stopaj yolu ile ödenecektir.

Toplam vergi gelirlerinde beklenen artış miktarı geçtiğimiz 2004 yılı gerçekleşmeleri dikkate alındığında yüzde 18 oranında bir gelir artışını ifade etmektedir.

Gerçekte vergilendirme tekniği açısından son yıllarda vergi idaresi öncelikle vergi yükünü dar bir kesim üzerinde yoğunlaştırmayı hedeflemekte olup, bilahare kendisine vergi yükü ağırlığı oturtulan kesimlerin söz konusu vergi yükünü toplumun diğer kesimleri üzerine mümkün olduğu kadar yansıtılmasına olanak veyahut da hukuki ortam yaratmaktadır.

Teknik olarak stopaj yoluyla veyahut da tevkifat suretiyle vergilendirme diye tanımlayabileceğimiz bir sistemi, özellikle dolaylı vergiler açısından da uygulanabilir hale getirilmesi suretiyle uygulamaya konulan teknikler gerçekte vergilerin öncelikle belli ve kurumsallaşmış kesimler üzerinde yoğunlaştırılmasını amaçlamaktadır.

Ülkemizde tevkifat suretiyle vergilendirme ve özel tüketim vergisi bu görüşü kanıtlayan teknikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplam vergi gelirlerinin 2005 yılında yaklaşık yüzde 29'unu oluşturan özel tüketim vergisi bu görüşe örnek teşkil etmektedir.

İthalatçıdan ve/veya üreticiden bir defada alınan özel tüketim vergisi uygulamada bilahare katma değer vergisinin de matrahını oluşturmakta ve fiyat yoluyla yansıtılabilmektedir. Ancak yansımanın belli bir zaman süreci içersinde gerçekleştiği dikkate alındığında söz konusu verginin belli bir süre belli bir kesim üzerinde kaldığını kabullenmek gerekecektir.

Aynı olguyu katma değer vergisi açısından da görmekteyiz. Örneğin bir üretici kurumun gerek ithalat ve gerekse iç piyasadan temin ettiği ham madde ve yardımcı girdiler için yüklendiği katma değer vergisini, bilahare satış aşamasında yansıtması mümkün olabilmektedir. Ancak değişik ekonomik koşullar nedeniyle yapılan vadeli satışlarda söz konusu katma değer vergisinin satış aşamasında yansıtılması bazen mümkün olamamaktadır.

Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerde de stopaj yoluyla vergilendirmeye ağırlık verildiğinde bu vergi genellikle kesintiyi yani stopajı yapanın üzerinde kalmakta, zaman içersinde stopaj yoluyla vergilendirilenler kendilerinden kesilen vergilerin ağırlığını hissedemez hale gelmektedirler.

Dolaylı vergilerde, verginin yükümlüsü ile verginin yansıtılması halinde vergiyi nihai olarak üstlenen farklılaşmaktadır. Bir başka anlatımla öncelikle başlangıçta dolaylı vergiyi üstlenen belli bir kesim vardır. Bu kesim zaman içersinde üstlendiği vergiyi yansıtabilme olanağına sahiptir.

Stopaj yani tevkifat yoluyla vergilendirmede de öncelikle bu vergiyi hak sahibine yaptığı ödemeden keserek, idareye aktaran ve hukuki açıdan vergi sorumlusu olarak tanımlanan bir kesim vardır. Bu kesim üzerine stopaj yapma yükümlülüğü giderek yaygınlaşan işlemler dizesi olarak yıkılacak olursa, zaman içersinde kendi hakları üzerinden kesinti yani tevkifat yapılanlar, bu kesintileri vergi sorumlusu üzerinde bırakma eğilimine girerler. Bunun tipik örneğini biz ülkemizde özel kesimde yapılan ücret pazarlıklarında görmekteyiz. Günümüzde çoğunlukla ücret hazırlıkları net miktarlar üzerinden yapılmaktadır. Örneğin ayda net bin Yeni Türk Lirası ücret ödemesi üzerinden yapılan bir sözleşmede çalışanın kendi brüt ücreti üzerinden hesaplanacak kamu payları ile ilişkisi bir anlamda koparılmaktadır.

Böyle bir durumda stopaj yoluyla vergilendirmede söz konusu kesintilerin mali yükünü, stopajı yani tevkifatı yapan taşımaktadır. Buna karşılık geliri stopaj yoluyla vergilendirilenlerin elde ettikleri gelirlerin beyan dışı kalmasına yönelik yasa maddelerinin de bulunması veyahut da uygulamaya konulması halinde, bu tür gelir elde edenlerin vergi ile ilişkisi adeta kesilmektedir.

Yapılan çalışmalardan da anlaşılacağı üzere tevkifat suretiyle yapılan vergilendirmelerde, yapılan kesinti toplamının belli bir kayıpla Hazine'ye intikal ettiği saptanmıştır.

Vergilendirmede vergi yükümlüsü ile birebir ilişkiyi koparan bir vergi idaresinin başarılı olması beklenemez. Bir başka açıdan yükümlü olması gerekenleri birebir belirleme ve vergi ağına alma olanağından yoksun bir idarenin ülke çapında yasalara uygun vergi tahsilatına ulaşması mümkün değildir.

Çağdaş görüşler çerçesinde; vergiyi aracı kullanarak toplamaya çalışan idareler, gerçek vergi ödeyicileri ile ilişkisini bir anlamda koparmakta belli bir zaman aralığında ise vergiyi yüklenen ve uygulamada şekli olarak vergi sorumlusu olarak kabul edilenlerin davranışlarına ve istemlerine bağlı bir pasif hak sahibi haline dönüşmektedirler.

Vergi bilincinin oluşmasında vergiyi bizzat yüklenenlerin davranışları önemli olmaktadır. Eğer başkalarının vergisini de üstlenmek yasa düzenlemeleri gereği zorunlu hale gelirse, bu takdirde vergiye karşı direniş yanında kayıtdışılığa yöneliş de artmaktadır.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 826

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

2005 mali yılı bütçesi ve verginin yansıtılması