|
Defter ve belgelerin inceleme elemanına
ibraz edilmesi zorunludur
Veysi Seviğ - 15 Haziran 2007 Cuma -
Referans
Vergi Usul Yasası’nın 359/a-2 maddesi uyarınca “..Defter, kayıt ve belgeleri
tahrif edenler veya gizleyenler (varlığı noter tasdik kayıtları veya sair
suretler ile sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili
kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizlemek demektir) veya
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya belgeleri kullananlar”
hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezası hükmolunur.
Söz konusu yasa maddesi bazı görüş sahiplerince hem anayasaya ve hem de adil
yargılama hakkına ters düşer nitelikte görülmüş ve bu görüşler çerçevesinde bazı
değerlendirmeler yapılmıştır. Bu konuda oluşan bir yargı kararı esas alınarak
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi istenen belgeleri vergi denetçilerine vermekten
kaçınan kişinin bu nedenle cezalandırılmasını adil yargılama hükmüne aykırı
görmüştür.
Ülkemizde, defter ve belgelerin inceleme elemanına ibraz edilmemesi halinde
Vergi Usul Yasası’nın 359/a-2 hükümünün uygulanmasının Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararı ile örtüşmediği görüşünü ileri sürenler bu gibi durumlarda
inceleme (denetleme) elemanına ibraz edilmeyen defter ve belgelerin mahkemeye
ibraz edilmesinin mümkün olabileceğini, bu bağlamda söz konusu defterlerin
mahkeme kararı doğrultusunda değerlendirilebileceğini ifade etmişlerdir.
Doğru beyan edilmeyen mali durum üçüncü şahısları etkiler
Gerçekte konuya ilişkin olarak incelenen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararının dava seyri yeteri kadar incelenmediğinden, dava sonucu yapılan
değerlendirmeler de doğru olmamıştır. Buna karşın söz konusu karara göre
“istenen belgeleri vergi denetçilerine vermekten kaçınan kişinin bu nedenle
cezalandırılması adil yargılanma hükmüne aykırıdır.” Bilindiği üzere bir ticari
işletmenin kayıt ve belgeleri o ticari işletmenin mali durumunu belirleyici
nitelikte bilgileri içermektedir. Bu bağlamda ticari işletmeler belli zaman
aralıklarında mali durumlarını mevcut kayıt ve belgeleri üzerinden belirleyerek
üçüncü şahıslara duyurmakta ve daha da önemlisi kendi ülke hukuklarına göre
vergi ödevlerini yerine getirmektedirler. Mali durumlarını doğru beyan
etmeyenlerin bu davranışları üçüncü şahısların kararlarını etkileyebileceği gibi
kamu düzeninin oluşmasına yönelik güvenilirliğini de olumsuz etkilemektedir.
Kaldı ki bu durum kamu finansmanının temel kaynağı olarak vergilendirmeyi de
etkilemektedir. Bir başka açıdan tutulması zorunlu defter, kayıt ve bu
kayıtlarla ilgili belgelerin takibinin sağlanması, vergiyi doğuran muamelelerin
(işlemlerin) gerçek mahiyetinin tespitini kolaylaştırmak amacıyla tutulması
zorunlu olan bu belgelerin belli süre saklanması ve istenildiğinde de ibraz
edilmesi yükümlülüğü Vergi Usul Yasası tarafından zorunlu kılınmıştır. Devletin
üstlendiği kamu hizmetlerinin finansman kaynaklarından en önemlisi olan verginin
etkinliğini, vergi kaynaklarının en az kayıpla değerlendirilmesini sağlamak için
alınan diğer önlemlerin anında vergi yasalarına aykırı davranışlar suç sayılmış
ve bu suçlar için ceza öngörülmüştür.
Vergi ile ilgili defter tutma zorunluluğu yasal görevdir
Ceza siyasetinin konusu, hangi eylemlerin suç
sayılacağını ve suç kabul edilen eylemlere ne tür ve miktarda ceza verileceğini
belirlemektir. Vergi suç ve cezalarında amaç, vergi yasalarının iyi biçimde
uygulanarak vergi borçlarının tespiti, zamanında ve eksiksiz ödenmesinin
sağlanması, böylece devletin gelir ve kaynaklarının güvence altına alınmasıdır.
Bu durumda defter tutma, saklama ve ibraz etme ödevlerine uyulmamasının suç
kabul edilmesi, vergi borcunun tespiti ve sonuçta ödenmesini sağlayarak vergi
kaybını önlemek, kamu hizmetlerinin finansmanı için gerekli fonların toplanması
suretiyle kamu yararını sağlamaktadır.
Anayasanın 38'inci maddesinin beşinci fıkrasında “Hiç kimse kendisini ve kanunda
gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil
göstermeye zorlanamaz” hükmüne yer verilmiştir. İnsan hakları arasında yer alan,
manevi işkenceyi men eden, insan haysiyetinin ve kişi dokunulmazlığının teminatı
olan bu düzenlemeye, ceza yasalarında sanığın "susma hakkı” olarak yer
verilmiştir. Bu hak, suçlamayla başlayan bir haktır. Kovuşturma ve soruşturmanın
her aşaması için geçerlidir. Kamu hizmetlerinin finansmanına, vergiler
aracılığıyla katılmak, bireylere yüklenilen anayasal bir ödevdir. Yasalar ile
yükümlerin ve onlarla hukuki ilişkide bulunan üçüncü kişilerin vergi ile ilgili
kayıtlarının denetlenmesi amacıyla kimi defter, kayıt ve belgeleri tutmak,
saklamak ve istenildiğinde yetkililere ibraz etmek zorunluluğuna uyulmamasının
suç olarak kabul edilmesi ile suçla itham edilme birbirinden farklı durumlardır.
Vergi ile ilgili defter tutma, saklama ve ibraz etme zorunluluğu yasalarla
yükümlülere verilen bir görevdir. Bu görevler yerine getirilmediği takdirde suç
oluşmaktadır. Bu bağlamda da Vergi Usul Yasası’nda öngörülen defterlerin
tutulmasının ve bu defterlerin istenildiğinde ibraz edilmesinin zorunlu
kılınması, mükellefin anayasanın 38. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen,
kendisini suçlama ve bu yolda delil göstermeye zorlanma olarak nitelendirilemez.
(Anayasa Mahkemesi, E.No: 2004/31, K. No: 2007/11).
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|