|
Anayasa ve vergi hukuku ilişkisi
Veysi Seviğ - 28 Ağustos 2007 Salı -
Referans
Anayasal buyruk gereği olarak, Anayasa'da yer alan hükümler yasama, yürütme ve
yargı organları, idare makamları ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.(Anayasa md:ll) Bu bağlamda da yasalar Anayasa'ya aykırı
olamaz.
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde
davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına
sahiptir,"(Anayasa md:36)
Bir başka anayasal buyruk uyarınca da "Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri
ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının
sağlanmasını isteme hakkına sahiptir."(Anayasa md:40)
Bu bağlam da da "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve
mercilere başvurulacağını ve sürelerini belirtmek zorundadır."
"Bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını
arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması "Anayasal buyruk gereğidir.
Ülkemizde son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin
belirtilmesi hak arama ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline
gelmiştir.
Mevcut Anayasal düzenleme çerçevesinde de bireylerin yargı ya da idari makamlar
önünde Anayasal bir hak olan hak arama hürriyetlerini son derece dağınık mevzuat
nedeniyle sonuna kadar kullanabilmelerini sağlamak ve kolaylaştırmak amacıyla,
Devletin kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere
karşı başvurulacak yargı veya idari makamların gösterilmesi, ayrıca söz konusu
başvurunun sürecinin de belirtilmesi gerektiğinin bir Anayasal zorunluluk olduğu
ve bu zorunluluğa Anayasa'nın bağlayıcılığı karşısında, yasama, yürütme ve yargı
organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla
yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.(Danıştay 4.Dairesi'nin E.No:2007/342,
K.No:2007/1532 sayılı Karar gerekçesi)
Bu durum, Anayasa Mahkemesi'nin 18.10.2003 günlü ve E:2003/67, K.2003/88 sayılı
kararında "Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin
sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullarındandır"
şeklinde ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararında da
vurgulandığı gibi "Statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve
öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenirlik sağlanır. Bireyin
insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların
hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur. Devlet açık ve belirgin hukuk
kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır.
Bu durum "hukuk devleti" ve "belirlilik" ilkelerinin bir gereği olup, tüm kamu
kurum ve kuruluşlarını bağladığı gibi, devletin bir kurumu olan vergi
dairelerini de bağlar.
Düzenlenen vergi ve ceza ihbarnameleri ile ödeme emirlerinde başvuru yeri ve
başvuru sürelerinin açıkça belirtilmiş bulunması yasal zorunluluk gereğidir.
Gerçekte Anayasa'nın 40'ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan buyruk, ayrı
bir yasal düzenlemeyi gerektirmeyen doğrudan uygulanabilir niteliktedir. Bu
bağlamda da öncelikle uygulanması zorunluluğu vardır. Dolayısıyla yasama,
yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının işlemlerinde, bu işlemlere
karşı başvurulacak idari mercileri ve yasa yolları ile sürelerini belirtmeleri
zorunlu olmaktadır.
Yaşanan bir uyuşmazlıkta vergi dairesince düzenlenen ödeme emirlerinde, ödeme
emrine karşı dava açılması halinde yetkili mahkemenin Vergi Mahkemesi olduğu
belirtilmesine karşın, dava açma süresine ilişkin bir bilgiye yer verilmediği
tespit edilmiştir.
Oysa Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında'ki Yasa'nnı 58'inci maddesi
uyarınca, kendilerine ödeme emri tebliğ edilen kişilerin böyle bir borçları
bulunmadığı savı ile 7 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesine başvuru hakkı
bulunmaktadır.
Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen kararda "..özel yasasında yer alan
düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren, 7 gün içinde dava açılması gereken
ödeme emirlerinin içeriğinde, bu bilgiye yer verilmemiş olduğundan, bu ödeme
emirlerine karşı açılan davada, anılan Anayasa hükmü karşısında dava açma
süresinin geçirildiğinden söz edilmesine olanak bulunmamaktadır" denilmek
suretiyle daha önce oluşan ve süresinde dava açılmadığı gerekçesi ile kendisine
ödeme emri tebliğ edilen kişi tarafından açılan davayı reddeden vergi mahkemesi
kararı bozulmuştur. (Danıştay 4. Dairesi Esas No: 2007/342, K.No: 2007/1532)
Bu karar; Anayasa Hukuku'nun ve Anayasal düzenlemelerin önemini gözler önüne
seren bir örnek oluşturmaktadır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30 |