|
Vergide dönem kayması
Veysi Seviğ - 05 Kasım 2007 Pazartesi -
Referans
Vergi hukukumuzda asli tarhiyat yöntemi, beyana dayalı tarhtır. Bu yöntem birçok
vergi kanunumuzda benimsenmiştir. Ancak bu yöntem, doğal olarak beyanın
kontrolünü de içerir. Kanunlarımızda benimsenmiş yoklama, inceleme ve benzeri
şekillerde yapılan bu kontrolün sonuçlarına görede diğer tarh yöntemleri devreye
girmektedir. Bu şekilde Vergi Usul Kanunumuzun kabul ettiği diğer tarh
yöntemlerinden birisi de, re’sen tarh yöntemidir.
Re’sen tarh müessesesi, Vergi Usul Kanunumuzun 30. maddesinde düzenlenmiştir.
Maddeye göre re’sen vergi tarhı, “vergi matrahının tamamen veya kısmen defter,
kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan
hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi
yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen
matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması”dır.
Kanun anılan maddesinde hangi hallerde re’sen tarhiyat yoluna gidilebileceğini
sayma yöntemi ile tahdidi olarak belirlemiştir. Bu belirlemeye göre re’sen tarh
halleri şunlardır:
Re'sen tarh sebepleri: Vergi beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde
verilmemesi,
vergi beyannameleri kanuni veya ek süreleri içerisinde verilmekle birlikte
beyannamede matraha ilişkin bilgilere yer verilmemişse, kanunen tutulması
zorunlu defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş
olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz
edilmezse, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar vergi matrahının doğru
ve kesin olarak tespitine yer vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık
olması dolayısıyla ihticâca salih bulunmazsa
tutulması zorunlu defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu
yansıtmadığına ilişkin delil bulunursa, 3568 sayılı kanuna göre yetki almış
meslek mensuplarına imzalattırılması zorunluluğu getirilen beyanname ve ekleri
imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir
raporu zamanında ibraz edilmezse, bir konuda veya belli bir döneme ilişkin
olarak daha önce vergi incelemesi yapılması, o konunun veya dönemin tekrar
incelenmesine engel değildir. Doğal olarak bir vergide ve bir dönemde daha önce
ikmalen veya re’sen tarhiyat yapılması da sonradan o vergiye veya döneme ilişkin
olarak farklı sebeple tekrar re’sen tarhiyat yapılmasına engel değildir.
Re’sen tarha konu edilen bir sebeple, daha önce ikmalen veya beyana dayalı
olarak tarhiyat yapılmışsa, mükerrer vergileme olmaması için re’sen tarh olunan
vergiden daha önce tarh edilmiş olan verginin mahsubu gerekir.
Dönem kayması: Özellikle dönem kayması dolayısıyla yapılan tarhiyatlarda,
örneğin sonraki dönem matrahında yer alan bir tutarın önceki döneme çekilmesi
halinde, önceki dönem için tarh olunacak vergi ile sonraki dönem matrahından
çıkartılacak tutarın mutlaka mukayesesi gerekir. Adalet bunu gerektirir. Ancak
maalesef inceleme elemanları raporlarının büyük bölümünde bu hassasiyet
görülmemektedir. Genellikle sadece önceki dönem için re’sen vergi salınması
önerilerek rapor tamamlanmaktadır. Hatta bazen izleyen dönem, inceleme ve rapor
konusu dahi yapılmamaktadır. Bazı raporlarda ise önceki dönem için tarh edilen
vergi ile buna ilişkin cezaların tam olarak ödenmesi halinde, sonraki dönem için
tarh olunan vergilerin iadesi öngörülmektedir.
“Hep bana adaleti”yle yazılan bu tür raporlar, “alacağına şahin, borcuna karga”
atasözündeki gibi, mükellef gözünde vergi adaletini zedelemektedir. Örneğin Mart
2003 dönemi KDV beyannamesinde yer alması gereken bir matrah unsuruna mükellef
tarafından izleyen nisan ayı beyannamesinde yer verildiği bir durumda, söz
konusu tutarın mart ayı için re’sen tarha konu edilmesi halinde, mükelleften bu
tutarın vergisini bugüne kadar gecikme faizi ile ödemesi, sonra aynı tutarın
nisan ayı vergisinden çıkartılması dolayısıyla aynen o günkü tutarı ile geri
alması beklenmektedir. Bazı olaylarda ise nisan ayı inceleme konusu dahi
yapılmamakta, mükellef tarhiyata karşı dava açmış ve aradan birkaç yıl daha
geçmişse, mükellefe “Düzeltme zamanaşımı dolduğu gerekçesi ile nisan ayına
ilişkin inceleme ve iade de yapamıyoruz” denilebilmektedir. Bu gibi hallerde
sadece, bir aylık faiz ile ceza alınması, çıkan vergi aslı borcu ile iade tutarı
aynı ise vergi aslının aranmaması gerekmektedir. Birer hukuk kuralı uygulayıcısı
olan inceleme elemanları ve idarenin uygulama birimleri, çok iyi vergici olmanın
yanı sıra çok iyi de hukukçu olmak mevkiindedirler. Olayın gecikme faizi
boyutuna gelecek yazımızda da devam edeceğiz.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30 |