İcra inkar tazminatı menkul sermaye iradı değildir

 

01.03.2006

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

BİZE GÖRE

İcra inkar tazminatı menkul sermaye iradı değildir

Veysi Seviğ - 01 Mart 2006 Çarşamba - Dünya

İcra-İflas Yasası'nın 67'nci maddesi uyarınca "Takip talebine itiraz eden alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmek suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin taammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir."

Uygulamada "icra inkar tazminatı" olarak tanımlanan bu tür tazminatların vergi hukuku açısından vergiye tabi tutulup tutulmayacağı hususu çok uzun süredir duraksama konusu olmaktadır.

Gerçekte; Gelir Vergisi Yasası'nın ikinci maddesinde gelire giren kazanç ve iratlar sayılmak suretiyle belirlenmiş olup, bunlar arasında haksız yere bir alacağı inkara yönelik olarak yapılan beyan ve itirazlar için mahkeme kararı ile ödenmesi uygun görülen bu tür tazminatlar yer almamaktadır. Bir başka anlatımla icra inkar tazminatı "borçlunun borca haksız yere itirazı dolayısıyla, alacaklıya ödenmesi; hakim tarafından hükmedilen bir tazminat olup" bu tazminat Gelir Vergisi Yasası'nın ikinci maddesinde sayılmak suretiyle belirlenmiş bulunan kazanç ve iratlar arasında yer almamaktadır.

İcra inkar tazminatı, borcun kaynağı ne olursa olsun borcunu haksız ve kötü niyetle kabul etmeyenin bu davranışını bir anlamda cezalandırmak içindir. Böyle bir olayda alacaklının katlanacağı maddi ve manevi yükün telafisi için yasa koyucu böyle bir tazminatın ödenmesini öngörmüş olup, bu tazminatın en az yüzde 40 oranında olması konusu hükme bağlanmıştır. Bu cezanın üst sınırı yargıcın takdirine bırakılmış bulunmaktadır.

Bir başka anlatımla "Kanun alt sınırını alacağın yüzde kırkı olarak belirlenmekle birlikte, üst sınırını yargıcın takdirine bıraktığı icra-inkar tazminatı, Borçlar Kanunu anlamında bir tazminat olmayıp, aleyhine icra takibi yapılan borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak yapılan icra takibine itiraz etmesiyle takibin durmasına sebep olması dolayısıyla, alacaklının alacağına kavuşmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır." (Doğrusöz, Bumin "Gelir Vergisi Açısından İcra Tazminatı" Dünya, 06.10.2005)

Ancak Maliye Bakanlığı her nedense icra inkar tazminatını menkul sermaye iradı olarak kabul etmekte, bu bağlamda bu tazminatı sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri irat olarak kabul etmektedir. (Maliye Bakanlığı 08.03.2005 gün ve Gel. 0.40/4034-743/11140 sayılı Özelge, Yaklaşım Dergisi).

Oysa Danıştay tarafından verilen bir karardan da anlaşılacağı üzere "... taraflar arasında yapılmış bir sözleşmeye dayanmayan, haksız ve kötü niyetli tarafa bir yaptırım olarak mahkemece uygulanan icra tazminatının, sırf bir alacağı takibi aşamaları sırasında doğmuş olmasından hareketle alacak faizi vasfının yüklenmesi mümkün değildir. (Danıştay 3. Dairesi E. No: 2003/1552 K. No: 2004/2721 Kaynak; Doğrusöz, agm)

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında'ki kanununun 58'inci maddesinde de İcra-İflas Kanunu'nun 67'nci maddesine paralel olarak özel bir hükme yer verilmiş bulunmaktadır. Buna göre;

"Borcun bir kısımına itiraz eden borçlunun o kısmını cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.

İtirazda bulunan borçlu, bu kanuna göre teminat gösterdiği takdirde takip muamelesi itirazlı borç miktarı için ve... bu hususta karar verilinceye kadar durdurulur.

İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı yüzde 10 zamla tahsil edilir. "Bu zamma uygulamada verilen genel ad 'haksız çıkma tazminatıdır.' Haksız çıkma tazminatının özel hukuk ve alacaklardaki izdüşümü icra inkar tazminatıdır." (Doğrusöz, Bumin "Ödeme Emriyle Yeniden Düzenleme" DÜNYA 09.02.2006)

Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'da da bu tazminatın faiz niteliğinde olmadığı konusu mevcut kanuni düzenleme ile bir anlamda belirlenmiş bulunmaktadır.

Tüm bu açıklamalara karşın Maliye Bakanlığı'nın icra inkar tazminatını "menkul sermaye iradı" olarak kabul etmesi, mevcut hukuki mevzuat ve yargı kararları çerçevesinde doğru bir yaklaşım değildir.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 2106

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

İcra inkar tazminatı menkul sermaye iradı değildir