Dolaylı vergiler sorun kaynağı |
13.12.2008 |
|
| ||
Dolaylı vergiler sorun kaynağı
Veysi Seviğ - 13 Aralık 2008 Cumartesi -
Referans Örneğin dolar kuru 1.57 YTL iken Türkiye'de
1000 dolar bozduran bir kişi dolar kuru 1.55'e düştüğünde 1012.98 dolar
alabilmektedir. Bu durum ülkemizde son aylarda yaşanan parite hareketliliği
dikkate alındığında daha anlamlı olmaktadır. Ülkemizde istikrarlı bir maliye politikasının oluşturulmasına yönelik yapılan çalışmalar sırasında kullanılan tercihlere bağlı olarak bütçe gelir kaynaklarının yapısında da değişiklik olmuştur. Vergi gelirlerinin sağlanmasında dolaylı vergilere ağırlık verilmesi bu tercihin somut göstergesidir. Ancak ekonomide yaşanan durgunluk (resesyon) doğrudan tüketimi etkilediğinden ülkemizde son aylarda özellikle tüketim üzerinden alınan vergilerde belli bir azalma gözlenmeye başlamıştır. Bir başka açıdan giderek artan bir biçimde ekonomileri tehdit eden küresel mali kriz Türkiye'de de etkisini göstermeye başlamış bulunmaktadır. Bu bağlamda da özellikle Katma Değer Vergisi ile Özel Tüketim Vergisi'nde son aylarda belli gerilemenin varlığı hissedilir olmuştur. Yılın ilk on ayı içerisinde Katma Değer Vergisi rakamlarında ortaya çıkan gerçekleşmeye göre geçen yılın ilk on ayına nazaran yüzde 7,5 civarında bir düşüş söz konusudur. Dahilde alınan Katma Değer Vergisi'nde ortaya çıkan bu azalış, ithalat hacminin daralması ile birlikte gelecekte ithalatta alınan Katma Değer Vergisi'ni de olumsuz etkileyecektir. Ekonomide yaşanan durgunluk ister istemez tüketim hacmini olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde vergi gelirlerinin 2009 yılında da yaklaşık yüzde 68'i dolaysız vergilerden beklenmektedir. Bu oranın gerçekleşmesi için yurtiçi tüketim hacmi ile ithalatın öngörülen şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Oysa ortaya çıkan yakınmalardan da anlaşıldığı üzere ülkemizde özellikle mal piyasasında belirli bir durgunluk vardır. Bu durgunluğun aşılabilmesi için getirilen önerilerden birisi de mevcut Katma Değer Vergisi oranlarının düşürülmesidir. Buna karşılık ihracatın azalması nedeniyle ortaya çıkması muhtemel sorunların giderilmesi ve dünya finansman krizinin Türkiye'ye olumsuz etkisinin azaltılabilmesi için IMF ile yapılması öngörülen yeni bir "stand-by" anlaşmasında ülkemizde uygulanan Katma Değer Vergisi oranlarının yükseltilmesi istenmektedir. Basına yansıyan bilgilere göre uygulamada (II) sayılı liste olarak bilinen yüzde 8 oranında vergilendirilmesi öngörülen daha çok zorunlu tüketim malı grubunda yer alan malların Katma Değer Vergisi oranlarının yüzde 18'e çekilmesi konusu içinde bulunduğumuz günlerde IMF ile pazarlık konusu haline gelmiş bulunmaktadır. Bilindiği üzere bir süredir ülkemizde mevcut bulunan dolaylı vergi oranlarının düşürülmesi, bazı mallardan Özel Tüketim Vergisi'nin kaldırılması önerilmektedir. Piyasada var olan talep yetersizliğinin dolaylı vergilerde indirim yapılmak suretiyle aşılmasını önerenlerin bu istemleri yine bazı kesimlerce doğru bir yaklaşım olarak kabul edilmemektedir. Bir başka görüşe göre de dolaylı vergilerde yapılacak olan indirim fiyatları etkilemeyecektir. Geçmişte yaşanan deneyimler bu görüşü kanıtlar niteliktedir. Ülkemizde bu tartışmalar sürdürülürken IMF, Türkiye ile yapacağı yeni "stand-by" anlaşmasında Katma Değer Vergisi uygulaması açısından indirimli orana tabi olan zorunlu tüketim mallarının Katma Değer Vergisi'nin artırılmasını önermektedir. Önerileri bir yana bırakacak olursak ülkemizde
tüketimde belli bir azalmanın yaşandığı konusu ise gerçektir. Söz konusu
darboğazın halkı tüketime yöneltmek suretiyle aşılması ise son derece önemli bir
konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde her şeyden önce iş ortamının iyileştirilmesi ve coğrafi konumumuzun bize vermiş olduğu olanakları değerlendirerek yeni pazar arayışlarına yönelinmesi gerekmektedir. Bu konuda yaşamakta olduğumuz gecikme ekonomik olarak kayıp niteliğindedir. İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz ! |
Veysi Seviğ
Okunma: 779 | |||
Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı
|