Güney komşularımız

 

20.12.2008

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Güney komşularımız

Veysi Seviğ - 20 Aralık 2008 Cumartesi - Referans

Bu yıl idari izinle beraber dokuz günlük Kurban Bayramı tatilinin son altı gününü güney komşularımızdan Suriye ile Ürdün'de tarihi eserleri ziyaret ederek geçirmeyi planlamıştır.

Tarihi; insanlık tarihi kadar eski olan, geçmişte yüzyıllar boyunca büyük siyasi olaylara sahne olmuş ve "kültür turizmi cenneti" olarak tanınan Suriye 185.180 kilometrekarelik bir alanı kapsamakta olup, Türkiye ile 877 kilometre uzunluğunda ortak sınıra sahiptir.

Türkiye'nin Kilis Öncü Pınar Sınır Kapısı ile Gaziantep şehir merkezi arasında yaklaşık 40 kilometrelik bir uzaklık vardır. Bu bağlamda Gaziantep'ten dolmuş taksi ile Suriye'ye geçmek ve Halep'e günübirliğine gidip-gelmek mümkündür.

Ancak buna karşılık Türkiye Öncü Pınar hudut kapısından Suriye'ye geçmek zannedildiği kadar kolay değildir. Çünkü önce Türkiye hudut kapısından Suriye'ye geçmek için birbuçuk iki saatlik bir bekleme zorunluluğu vardır. Bilahare Suriye topraklarına girildiğinde Suriye gümrüğünde de mevcut yoğunluğa göre değişen dört-dört buçuk saatlik bir bekleme süresi geçerli olmaktadır.

Her iki gümrük kapısında da geçen bekleme süresinin nedenini anlamak mümkün değildir.

Suriye'de sınırdan 50 kilometre uzaklıkta bulunan Halep şehri ile Osmanlı İmparatorluğu döneminden gelen ekonomik, sosyal ve kültürel bağlantılar bu şehrin bugünkü görünümü açısından önem taşımaktadır.

Halep tarihin en eski yerleşim merkezlerinden birisidir.

Sokaklarının uzunluğu toplamı on kilometreden fazla olan Halep Kapalıçarşısı'nın büyük bir bölümü 15'inci yüzyılda yapılmış olup, bugün dahi yabancıların en çok ilgisini çeken ziyaret mahallerinden birisidir.

MÖ 5000'inci yıllara dayanan tarihi ile Hama şehri ise Asi Nehri'nin sulama alanı içerisindedir. Şehir içerisinde yer alan su dolaplarından ötürü bu şehre "Medinetün-Nevahir" (su dolabı şehri) denilmektedir. Yunus Emre'nin adına şiir yazdığı "Dertli Dolap" gerçekte Humus'u tanımlamaktadır.

Şam ise Suriye'nin başkentidir. Bu şehirde yer alan Emeviye Camii'nin kapladığı 7000 metrekarelik alan içerisinde ayrıca Selahaddin Eyyubi'nin ziyaretgâhı ile Türk havacılık tarihinin ilk üç şehit subayının mezarı bulunmaktadır.

Gerçekte sadece Şam'da 120 civarında Osmanlı döneminde yapılmış görkemli tarihi eser mevcuttur. Ayrıca bunun dışında Suriye toprakları içerisinde özellikle İslam âleminin oluşumuna yönelik sayısız ziyaretgâhlar yer almaktadır.
Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan Süleymaniye Külliyesi, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Külliye'ye 1566 yılında Süleymaniye Medresesi eklenmiştir. Mimar Sinan'ın "Kalfalık eserlerimden biridir" dediği külliye özellikle Türk ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden birisidir. Ayrıca külliye içerisinde son Osmanlı padişahı Sultan Vahdettin'in mezarı vardır.

Şam'ın yaklaşık 130 kilometre güneyinde yer alan Busra şehri ise Roma İmparatorluğu ve Selçuklulardan kalan tarihi eser ve şehir merkezi kalıntısı ile birlikte önemli bir turizm şehridir.

Resmi adı ile Haşimi Ürdün Krallığı ise Asya'nın güneybatısında Suriye ile sınırı bulunan bir ülkedir. Bu ülke sınırları içerisinde yer alan Petra ise her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği dünyanın en ilginç arkeolojik eseri olarak kabul edilmektedir.

Dünyanın en çukur yeri olarak bilinen Ölü Deniz (Lut Gölü) deniz seviyesinin 400 metre altındadır. Bu gölde hiçbir canlı yaşamamaktadır. Bunun nedeni içerdiği yüksek oranlı tuzdur. Ancak Lut Gölü'nde yer alan yüksek oranlı tuz içerisinde bulunan kimyasal maddelerin büyük bir bölümü insan sağlığı açısından önem arz ettiğinden bugün için söz konusu göl özellikle çamuru ve bu çamurdan üretilen maddeler nedeniyle sağlık açısından önemli bir ziyaret alanı haline dönüşmüştür.

1517 yılında Sultan Yavuz Selim tarafından Osmanlı topraklarına dahil edilen Ürdün 1831-1840 yılları arasında Mısır'da Osmanlı'ya başkaldıran Mehmet Ali Paşa'nın topraklarına katılmıştır. Amman bugün Ortadoğu'nun en önemli şehirlerinden olup, Ürdün'ün başkentidir. Amman günümüzde üniversiteleri ile tanınan bir kültür merkezi olması yanında siyasi gelişmelerin en yoğun olduğu yerlerden birisidir.

Gerek Suriye'nin ve gerekse Ürdün'ün tarihi özellikleri günümüzde bazı projelerin oluşumuna neden olmuştur. Bu projelerin hemen hemen hepsi ülkemizin geleceği açısından da önem taşımaktadır.

Bu iki ülke ziyaret edilmedikçe ve görülmedikçe ülkemiz açısından önemini anlamak kanımızca çok zordur.

Her iki ülke de görünürde Türkiye ile iyi ilişkiler içerisindedir. Ancak ne yazık ki bu ülkeleri karayolu ile ziyaret tam anlamıyla işkence olmaktadır. Bu işkence Türkiye'nin çıkış kapısı olan Öncü Pınar'dan başlamaktadır. Pis ve bakımsız hizmet binası ile ülkemize yakışmayacak bir görünümde olan Türk gümrük alanı tam anlamıyla bir eziyet alanı niteliğindedir. Sınır komşumuz olan Suriye'ye girmek ise ayrı bir sorun niteliğindedir. Geçmişte Osmanlı topraklarına dahil olan ülkelere karayolundan ziyaret bu anlamda zor olmaktadır. Suriye'den Lübnan'a geçerken yine aynı manzaralara rastlanmaktadır.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz !

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 780

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Güney komşularımız