Türk vergi sisteminde servet bildirimi incelemeleri

 

09.05.2009

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Türk vergi sisteminde servet bildirimi incelemeleri

Veysi Seviğ - 09 Mayıs 2009 Cumartesi - Referans

70'li yıllarda vergi denetimlerinde servet bildirimi incelemeleri, gelirlerini doğru beyan etmeyenlerin korkulu rüyası haline dönüşmüştü.

Yıllık Gelir Vergisi beyannamesi vermekle yükümlü olan özellikle ticari ve mesleki kazanç sahipleri, söz konusu beyannamelerine ek olarak ayrıca servet bildirimi vermekle yükümlü tutulduklarından, bu beyanname üzerinde yıllık servet artışlarını ve ayrıca giderlerini beyan ederler, eğer beyan ettikleri gelirle yıllık servet artışları ve harcamaları arasında fark olursa ve bu fark servet artışı haline dönüşürse bu takdirde beyan sahibi beyanını aşan servet artışının hangi kaynaklardan karşılandığını izah etmekle yükümlü tutulurdu. O dönemlerde genellike servetlerindeki artışı yakın akrabalarından borçlanarak karşıladıklarını ifade eden mükellefler nezdinde yapılan incelemelerde ya söz konusu kişiye borç verenlerin borç verebilecek bir mali güce sahip olmadıkları belirlenir veya söz konusu bildirimlerin yapılan incelemeler sonucunda doğru olmadığı belirlenir, bulunan yeni sonuçlara göre işlem yapılırdı.

Servet bildirimi incelemesinde, her şeyden önce mükelleflerce yapılan bildirimlerin doğruluğu aranırdı. Örneğin beyanname sahibinin tüm varlıklarını doğru değerle beyannameye yansıtıp yansıtmadığı araştırıldıktan sonra yıllık harcamaları incelenir, daha sonra dönem başındaki toplam serveti ile dönem sonu serveti arasındaki fark bulunur, bulunan bu fark kadar gelir beyan etmeyen mükelleflerin yine servet bildirimi üzerinde aradaki farkın finansmanı ile ilgili beyanına bakılırdı.

Örneğin yıllık beyana tabi kazancı 100.000 TL olan bir kişinin aynı yılın başındaki toplam serveti 500.000 TL, yıl sonundaki serveti ise 800.000 TL'ye yükselmiş bulunuyorsa, öncelikle yıllık 100.000 TL kazancından vergi sonrası kalan kısmı bulunur, vergi sonrası kalan gelirden, mükellef beyanına göre yıl içinde yapılan harcamalar düşülür, bundan sonra kalan kısımla yıl içindeki (800.000-500.000=) 300.000 TL'lik servet artışının karşılanıp karşılanamayacağı hususu araştırılırdı.

Çoğu kez mükellefler bu gibi hallerde geliriyle karşılanamayan servet artışının borçlanma yoluyla finansmanın gerçekleştirildiği yönünde beyanda bulunduklarından inceleme elemanları söz konusu kişilere borç verenlerin önce mali durumlarını inceler, bilahare bu kişilerle temas kurarak söz konusu borç verme işleminin nasıl gerçekleştiği konusunda inceleme yaparlardı.

Burada inceleme sırasında inceleme elemanları öncelikle sözü edilen mükellefin harcamalarını doğru beyan edip etmediklerini inceler, eğer bu konuda emin olurlarsa, bu takdirde servet bildiriminin doğruluğuna yönelik o yılların olanakları çerçevesinde belli bir araştırma yaparlar, bilahare dönem içindeki servet artışını bularak, bu artışın nasıl ve hangi kaynaklardan karşılandığı konusunda bir anlamda ikinci aşama incelemesine yönelirlerdi.

Bu konuda inceleme elemanları çeşitli olanaklardan yararlanarak bir yandan mükellefin servet artışının doğru hesaplanmasına özen gösterir, diğer yandan da mükellefin kendi gider beyanının gerçekçiliği konusunda mümkün olduğunca titiz bir araştırma yaparlardı.

Bu aşamada bazı mükelleflerin edindikleri gayrimenkuller ile ilgili ödemeleri harcamalar olarak beyan etmedikleri, yine bazı hallerde gayrimenkulün gerçek değerini servet artışı olarak göstermedikleri belirlenir ve tarhiyatlar bu alanda yapılan inceleme ve edinilen bilgilere göre yapılırdı.
Çoğu kez mükelleflerin gider bildirimlerinde hata bulunur ve gerçek servetlerini de gizledikleri tespit edilirdi.

Servet artışlarının finansmanı için genellikle gösterilen borçlanmalar da çoğu kez gerçek dışı çıktığından mükellefler hakkında servet bildirimiyle ilgili incelemelerde fark bulmak kolaylaşırdı.

Harcamaları gizlemek yanıltıcı beyanda bulunmak, servet artışının borçlanma ile yapılması halinde ortaya çıkan yanlış daha açıkçası doğru olmayan beyanların yasa maddelerinde yer alan cezai müeyyide ile birlikte değerlendirilmesi mükellefler nezdinde ilgili yıllarda büyük bir tedirginlik ve endişe yaratırdı.

İncelemelerde öncelikle inşaat şirketlerinden başlanarak kimlere villa ve daire veya araç satıcılarından kimlere araç satışı yapıldığı tespit edilir, bilahare kendilerine satış yapılanların bu varlıkları için yaptıkları harcamaları servet bildirimlerine yansıtıp yansıtmadıkları araştırılır, bilahare şüphe duyulan kişiler hakkında servet bildirimi incelemesi yapılırdı.

Banka hesaplarındaki hareketlilik, yurtdışı seyahatler, ailevi yaşam standardı, basına yansıyan bazı olaylar dikkate alınarak yapılan servet bildirimi incelemeleri genelde başarılı olduğundan, ilgili yıllarda yıllık beyanname vermekle mükellef olup, servet bildiriminde bulunmak zorunda olanlar bu bağlamdaki bildirimlerini ilgili dönemin usta meslek elemanlarına danışmadan yapamazlardı.

Servet bildirimi incelemeleri yoluyla tespit edilen matrah farkları ilgili dönemin yargı organları tarafından da kolayca değerlendirilebilen ve dolayısıyla çözümü kolay olan uyuşmazlık konusu olarak kabul edilirdi.

Diğer yandan ilgili dönem servet incelemeleri bir anlamda kayıtdışılığı kavramaya yönelik bir denetim sisteminin gelişmesine ve yerleşmesine neden olması dolayısıyla giderek önem kazanmıştı.

Ancak servet ve gider bildiriminin kaldırılması ile birlikte ortaya çıkan boşluk doldurulamadığından, günümüzde kişilerin gerçek gelirlerini kavramak da zorlanmış bulunmaktadır.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz.

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 629

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Türk vergi sisteminde servet bildirimi incelemeleri