|
BİZE GÖRE
Türkiye büyüme rakamları ve düşündürdükleri
Veysi Seviğ - 05 Nisan 2005 Salı - Dünya
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan büyüme rakamları basınımızda
değişik başlıklarla duyuruldu. Bazı görüşlere göre "kişi başına 4172 doları
bulduk, büyümede çifte rekor kırdık".
Ekonomideki büyümenin ve büyüme rakamlarının tek başına rakamsal büyüklüğünü
dikkate alarak yapılan değerlendirme ve karşılaştırmalar çoğu kez yanıltıcı
olduğundan, 2004 yılında ortaya çıkan ve açıklanan gayrisafi milli hasılada
yüzde 9.9 yurtiçi gayrisafi hasıladaki yüzde 8.9 artışın "dünya rekoru" olarak
değerlendirilmesi, sadece rakamsal büyüklük açısından doğru kabul edilebilir.
Gerçekte bir başka açıdan "muhteşem" olarak kabul edilen büyüme rakamları
içersinde "en yüksek büyüme ithalat vergisindedir." Dolayısıyla ülkemizin büyüme
rakamı üzerinde ithalatın önemli bir payı vardır.
Türkiye'de sıkı Maliye politikası uygulanmış olmasına karşılık, özellikle vergi
gelirlerinde ithalat üzerinden alınan vergilerin pay olarak artmış olması
ekonomik yapı ve gelişmenin kanımızca en somut göstergesidir. Bu gösterge
veyahut da gelişme her nedense ekonomi yazarları ve uzmanlarınca yeteri kadar
dikkate alınmamıştır.
Daha çok kısa vadeli yapılan dış borçlanmalar ve kur oynaklığından kaynaklanan
spekülatif sermaye hareketleri ülkemizde ithalata bağlı ticari yaşamı geçici
olarak canlandırmıştır.
Büyük rakamların cazibesine kapılmak doğru olmadığı gibi, bu rakamların altında
yer alan gelişmeleri de göz ardı etmek mümkün değildir.
Büyüme rakamları ile ilgili olan incelenmesi gereken gelişmeleri sıralamak
mümkündür.
. Devlet harcamaları yüzde 0.5 artmıştır.
. Özel tüketim harcamaları yüzde 10.1 artmıştır.
. Mal ve hizmet ihracatı yüzde 12.5 artarken, bu alanda ithalat yüzde 24.7
artmıştır.
. 2004 yılının iki döneminde tüketimini azaltan devlet son çeyrekte nihai
tüketim harcamasını yüzde 11.1 artırmıştır.
. Mal hizmet ihracatı toplamı yüzde 11.2 artarken, bu alanda ithalat yüzde 19.6
artmıştır.
. Sektörel bazda en yüksek büyüme yüzde 26.2 ile ithalatta alınan vergilerde
olmuştur.
Yapılan hesaplamalar sonucunda ortaya çıkan büyüme rakamı dikkate alındığında
bütçe açığının milli gelire oranla azaldığı, ancak rakamsal verilere göre iç ve
dış borcun arttığı anlaşılmıştır.
Ülkemizde sürdürülmeye çalışılan mali disiplin, Türk vergi sisteminde yapısal
değişikliğe de neden olmuştur. Bu değişiklik açıklanan büyüme rakamları
içersinde somut bir biçimde kendisini göstermiş bulunmaktadır. Çünkü vergi
gelirlerindeki artışın önemli bir bölümü ithalat üzerinden alınan vergilerden
sağlanmaktadır. Bir başka açıdan ithalatın belli bir biçimde azalması halinde
bütçe vergi gelirlerinde de azalma olacaktır.
Diğer yandan ithalatın artmış olması ve giderek artma eğiliminde bulunması
nedeniyle ortaya çıkması muhtemel finansman sorunlarının bir süre sonra gündeme
gelmesi de söz konusu olabilecektir.
Büyümenin iç tasarrufların harekete geçirilerek sağlanması halinde önemi vardır.
Kısa vadeli yabancı sermaye hareketlerinden kaynaklanan ve sadece ithalata
dayalı ticari nitelikteki gelişmelerden kaynaklanan ekonomik hareketlenmenin
(büyümenin) dikkatle izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekir.
Çünkü dünya üzerinde bu tür hareketlenmelerden kaynaklanan büyüme rakamlarının
uzun süre devam etmediği ve hatta belli bir süreç içersinde ekonominin yapısını
bozduğu gözlenmiştir.
Büyüme rakamlarının hesaplanmasında izlenen kur politikalarının da göz ardı
edilmemesi gerekmektedir. Türkiye mevcut rakamsal veriler çerçevesinde büyümüş
gözükürken, kur politikalarından kaynaklanan bazı önemli kayıpları da
yaşamaktadır. Bu nedenle parasal işlemlerden dolayı ortaya çıkan kaynak
aktarımlarını da bu hesaplamalar içersinde ayrıca değerlendirmek gerekmektedir.
Üzerinde durulmayan bir başka olgu da ülkemizde tüketim harcamalarında ortaya
çıkan artışın yeterince irdelenememesi, buna karşılık tüketim artışının
tetiklediği üretim artışı ile ithalatın bir başarı göstergesi olarak dikkate
alınmasıdır.
Zorunlu tüketim maddeleri ile beyaz eşya ve benzeri nitelikte, orta ve düşük
gelir gruplarında yer alanların tüketiminde ortaya çıkan artışın, rakamsal
veriler dikkatlice incelendiğinde gelir artışından değil, zaman içersinde ortaya
çıkan kredilendirme olanaklarından kaynaklandığını görmek mümkündür. Bu tür
gelişmeler kısa vadelidir.
2004 yılının özellikle ikinci altı aylık döneminde ortaya çıkan bazı
kredilendirme olanakları bu gün için mali sektör üzerinde risk oluşturmaya
başlamıştır.
Bir başka açıdan tüketime yönelik kredilendirme pazarında ortaya çıkan
yakınmalar giderek artmaktadır.
Ancak kredilendirme piyasasında ortaya çıkan gelişmeler özellikle ekonomiyi de
hareketlendirmiştir.
Ekonomide oluşan gelişmeleri inkar etmek veyahut da görmemek doğru değildir.
Ancak buna karşılık ithalat ve spekülatif para girişinden kaynaklanan ve
dolayısıyla riski ileriye taşıyan bir büyüme üzerinde övgüler düzmek de
kanımızca gerçekleri göz ardı etmek anlamına gelir.
Bir başka açıdan olayı irdeyecek olursak 2004 yılında ortaya çıkan büyümenin
gelir bölüşümü açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Henüz bu konuda somut bulgulara ulaşmak mümkün değilse de teorik olarak bu tür
büyümelerde gelir bölüşümündeki dengeler de bozulabilmektedir.
Tüm bu gerçekler dikkate alındığında ülkemizin sağlıklı büyüme ortamına
taşınması zorunluluğunun bir defa daha gündeme getirilmesi kanımızca kaçınılmaz
olmaktadır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|