2010 yılı bütçe tasarısı ve beklentiler

 

24.10.2009

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

2010 yılı bütçe tasarısı ve beklentiler

Veysi Seviğ - 24 Ekim 2009 Cumartesi - Referans

Anayasanın 162'nci maddesi uyarınca bakanlar kurulu, merkezi yönetim bütçe tasarısı ile milli bütçe tahminlerini gösteren raporu, mali yıl başından en az yetmiş beş gün önce TBMM'ye sunmaktadır. Bu bağlamda 2010 yılı bütçesi süresi içinde TBMM'ye sunulmuş ve ana hatları itibariyle Sayın Maliye Bakanı tarafından açıklanmış bulunmaktadır.

2010 yılında Türkiye'de kişi başına yaklaşık 4.012.98 TL harcama yapılması öngörülmüştür. Buna karşılık ülkemizde aynı yılda kişi başına yaklaşık 2.703.83 TL vergi alınması öngörülmektedir. Bu veriler ışığında kişi başına 2010 yılında yaşanacak olan finansman açığı 1.309.15 TL'dir.

Söz konusu gereksinimin yaklaşık 615.38 TL'si vergi dışı gelirlerle sağlanabilecektir.

Dünya üzerinde yaşanan krizin etkisi ülkemizde tahmin edilenin üzerinde olmuştur. Bu nedenle 2009 yılı bütçesi geçen yılın başında tahmin edilenlerden farklı bir sonuçla kapanacaktır.
Türk ekonomisinde özellikle meydana gelen tüketim azalışı nedeniyle bir yandan ithalat hacmi daralırken, diğer yandan dolaylı vergilerde de azalma olmuş, toplam bütçe hasılatında 44.8 milyar liralık bir düşüş yaşamıştır.

Bütçe tasarıları kural olarak denk bütçe ilkesine göre hazırlanmaktadır. Bu ilkeye yönelik olarak da anayasal buyruk gereği, "Herkes kamu giderlerini karşılamak, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür." Ancak son yıllarda bu buyruğa göre vergi geliri sağlanamamaktadır.

Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacı olması gerekirken, bu buyruk da son yıllarda göz ardı edilmektedir.

2010 yılı bütçesinin ön hazırlıkları gecikmeli olarak tamamlanmış olup, söz konusu bütçe tasarısında yer alan gelir beklentileri son derece iyimser bir hesaplama ile yapılmış, buna karşılık bütçe harcamaları ise yine son derece sınırlı olarak dikkate alınmış bulunmaktadır. Bu yönden 2010 bütçesinin ilk etapta beklenen gelirlerden daha az bir gelirle kapanması, buna karşılık harcama rakamlarının beklenenin üzerinde oluşması mümkündür. Bu nedenle bütçenin yıl içinde revizyona tabi tutulması sürpriz olmayacaktır.

İçinde bulunduğumuz 2009 yılında, bütçe uygulamasının yaklaşık 52.4 milyar TL açık vermesi beklenmektedir. Bu miktarın yaklaşık 44.8 milyar lirası gelir düşüşünden kaynaklanmaktadır.
TBMM'de bütçe tahmin raporu öncelikle Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülecektir.

Gerçekte bütçe daha çok Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülürken şekillenmektedir. Bütçe tasarısı ve rapor, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 55 gün içinde görüşüldükten sonra komisyon raporu ile genel kurula gönderilmektedir.

Anayasanın 162'nci maddesi, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 55 gün içinde kabul edilecek metnin, genel kurulda görüşüleceğini ve mali yıl başına kadar karara bağlanmasını öngörmektedir. Anayasaya göre TBMM üyeleri, genel kurulda kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklayarak tartışacaklardır.

Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi ortam, bu yıl bütçe görüşmelerinin oldukça hareketli geçeceğini göstermektedir.

2010 yılı bütçe görüşmeleri sırasında, vergi gelirlerinin yetersizliği nedeniyle ortaya çıkması muhtemel harcama kısıtlayıcı görüşler ile kıt bütçe kaynaklarına karşın harcamacı bakanlıkların talepleri bu tartışmaların daha ilginç olmasına neden olabilecektir.

Türkiye yıllardır tam anlamı ile mali güce göre vergilendirmeye yönelik bir vergi reformu gerçekleştirememiştir. Bunun nedeni bazı tutucu çevrelerin vergi reformunda olması gereken dinamizme karşı çıkmalarından kaynaklanmakta, gerçekte ekonomiyi frenleyici vergilendirme ilkelerine bağlı sistemlere bağımlı hale getirmektedir.

Vergi gelirleri içinde dolaysız vergilerin payı olması gerekenin çok altında olup, bu durum bir yanda beyannameli mükellef sayısını olumsuz etkilerken, diğer yandan vergiden kaçınanların sayısını da artırmaktadır.

Borçlanma ağırlıklı bütçelerin getireceği maliyet, gelecek açısından önem arz etmektedir. Çünkü borçlanmaya dayalı harcamaların maliyeti çoğu kez ön hesaplamaları aşabilmekte ve gelecek kuşakların üzerinde kalmaktadır.

Dolaylı vergilerin harcamaları kısıtlayıcı bir özelliğe sahip olduğu dikkate alındığında, bu tür vergilerin belli bir kriter içinde planlanması ve uygulanması gerekmektedir.

Türkiye'de özel kesim yatırımlarının artırılabilmesi için öncelikle kamunun öncü yatırımları yapması zorunlu olmaktadır. Ancak 2010 yılı bütçe tasarısında bu tür harcamalar yok denecek kadar azdır.

2010 yılı bütçe tasarısının yasallaşmasından sonra ortaya çıkacak denge bize, gelecek yılın ekonomik yapısındaki değişikliğin olumlu veya olumsuz olacağı yönündeki beklentiler konusunda ön haberci olacaktır.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz.

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 1009

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

2010 yılı bütçe tasarısı ve beklentiler