KDV mahsup işlemlerinde yaşanan sorunlar |
20.11.2009 |
|
| ||
KDV mahsup işlemlerinde yaşanan sorunlar
Veysi Seviğ - 20 Kasım 2009 Cuma - Referans Diğer yandan KDV Yasası'nın 32'nci maddesinin
ikinci fıkrası gereği olarak "Maliye Bakanlığı KDV iadesini, hak sahiplerinin
vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli daireler ve
belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin
yüzde 51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında
bulunan işletmelerden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin
borçlarına mahsup suretiyle" sınırlayabilmektedir. Bu dilekçeye örneğin Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı'nın Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü tahakkuk fişinin aslını eklemeleri gerekmektedir. Vergi dairesi söz konusu dilekçede yer alan istemi uygun görürse bu takdirde mükellefin mevcut KDV alacağının; örneğin sosyal sigortalar prim borcuna mahsubu için ilgili bankaya "gönderme emri" ile talimat vermektedir. Gönderme emri üzerine mahsuben vergi dairesince gönderilen miktar yazılmakta ve söz konusu gönderme emri üzerine ayrıca gönderilen saymanlığın adı, gönderilecek bankanın adı, nereye gönderildiği ve aktarıldığı yazılacaktır. Söz konusu belge üzerine mahsuben gönderilen bedelin banka hesap numarasının doğru yazılması gerekmektedir. Aksi takdirde ilgili hesaba geçmeyen bedelin mahsup işlemine tabi tutulması mümkün değildir. Uygulamada çoğu kez, alacaklı idarenin banka hesap numarasının gönderme emri üzerine doğru yazılmaması sonucu söz konusu mahsup işlemi süresinde yapılamamaktadır. Örneğin ilgili vergi dairesinden sosyal sigortalar prim borcuna mahsup isteminde bulunan bir mükellefin gönderme emrine yazılı hesap numarasında yapılacak bir yanlışlık nedeniyle mahsup işlemi yapılamamakta, bunun sonucunda ilgili sosyal güvenlik kurumu birimi tarafından mükellef hakkında yasal işlemler yapılarak cebri icra yoluna gidilebilmektedir. Böyle bir durumda iki kamu kurumu nezdinde gelişen bu tür hatalar nedeniyle mükellefler zarar görebilmektedir. Bir başka anlatımla gönderme emri üzerindeki hataların maliyetini çoğu kez mükellef üstlenmek zorunda kalmaktadır. Mükellefin alacaklı olduğu kamu kurumu ile borçlu bulunduğu kurumun kamu kurumu özelliği taşımasına rağmen araya giren bankanın özel hukuk kurallarına tabi bir kurum özelliği taşıması dolayısıyla bu tür uyuşmazlıklar yine çoğu kez ticaret mahkemelerince çözümlenmeye çalışılmaktadır. Vergi daireleri tarafından gönderme emirleri üzerine yazılan bilgilerin eksik veya hatalı olmasından dolayı ortaya çıkan ve ek mali yük getiren hallerde dahi gönderme emrinin hukuki özelliği nedeniyle çoğu kez bu tür olaylarda lehine ödeme emri düzenlenen mükellef üzerinde kalmaktadır. Kanımızca KDV mahsuplarında, düzenlenen gönderme emirlerinin mükelleflerce de incelenmesi sağlanmalı, doğruluğu konusunda emin olunduktan sonra gerekli işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yaşadığımız bir örnek olayda gönderme emri üzerine yazılan yanlış şube kodu nedeniyle gerekli mahsup işlemi yapılamamış, bunun sonucunda süresi içinde mahsup isteminde bulunan mükellef üzerine alacaklı konumundaki kamu kuruluşları tarafından haciz işlemi yapılmış, mükellefin haberi olmadan tüm mal varlıklarına tedbir konulmuştur. Örnek olayımızda yargı mercii belirlenmesinde
de sorun yaşanmış olup, seçilen yargı organları uyuşmazlığın çözümlenmesinde
çekimser kalmışlardır. Bir başka anlatımla yasal düzenleme gereği yapılması gereken mahsup işlemleri uygulamada birçok sorunu da beraberine getirmiştir. Kanımızca konunun tüm yönleri ile gözden geçirilmesi ve yeniden genel bir düzenlemenin yapılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir. İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz. |
Veysi Seviğ
Okunma: 858 | |||
Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı
|