Dolaylı vergilere yüklenmek doğru mudur?

 

03.05.2005

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

BİZE GÖRE

Dolaylı vergilere yüklenmek doğru mudur?

Veysi Seviğ - 03 Mayıs 2005 Salı - Dünya


Yürürlükte bulunan Bütçe Yasası gereği toplam bütçe harcamalarının yüzde 68.51'inin vergi gelirleri ile karşılanması öngörülmüştür. Bu bağlamda ilk üç aylık bütçe uygulaması sonucunda oluşan rakamsal verilere göre vergi hasılatı (tahsilatı) toplam vergi gelirlerinin ancak yüzde 18.54'dür. Bir başka anlatımla vergi tahsilatında ortaya çıkan ilk üç aylık gerçekleşme rakamlarına göre bu yıl vergi gelirlerinde beklenen hedefe ulaşılması zor olacaktır. Bir başka anlatımla vergi gelirlerinde 2005 yılında beklenen tahsilat mevcut koşullar içersinde sağlanamayacaktır.

Gelir, kâr ve sermaye kazançları üzerinden alınan vergilerin son yıllarda hem tahakkuk ve hem de tahsilat olarak beklenen sonuçları vermemesi nedeniyle yapılan yasal değişiklikler ve düzenlemelerle dolaylı vergilerden yararlanılması konusu gündeme gelmiştir.

Bu bağlamda yapılan tercihin teorik olarak savunulması mümkündür. Ancak bilindiği üzere dolaylı vergilerde yapılacak artışlar tüketici tercihinin değişmesine neden olabileceği gibi, ülkenin ekonomik yapısına ve mevcut yasal düzenlemelerin var olan boşlukları ölçüsünde kayıtdışılığı artırabilecektir.

Ülkemizde; ortaya çıkan değişimleri ile yakınmalar dikkate alındığında dolaylı vergilerin artırılmasına yönelik olarak yapılan değişikliklerin devamlı bir biçimde kayıtdışılığı artırdığı gerçeği daha belirgin olmaktadır.

2004 yılı bütçe uygulaması sonuçlarına göre gelir kâr ve sermaye kazançları üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirleri tahsilatı içersindeki payı yüzde 29'dur. Bu oran 2003 yılında yüzde 30.48 olarak gerçekleşmiştir.

Gelir, kâr ve sermaye kazançları üzerinden alınması gereken vergilerin toplam vergi tahsilatı içersindeki payının giderek azalmasında var olan etkenlerin analizinde düşülen hatalar, mali idareyi yeni arayışlara sürüklemektedir.

Öncelikle zaman zaman vergi yasalarında yapılan değişikliklerle bazı gelir unsurlarına sağlanan, istisnalar, ister istemez istisna dışında kalan gelir unsurlarını elde edenleri de arayışa sürüklemektedir.

Karmaşık vergi yasaları içersinde var olan boşluklardan yararlanma yanında giderek yoğunlaşan yükümlülük terkinleri gelir, kâr ve sermaye kazançları üzerinden alınması gereken vergileri de olumsuz etkilemektedir.

Bir başka anlatımla bu alandaki tahsilat düşüşü beyanlardaki düşüşe paralel gerçekleşmektedir.

Oysa ülkemizde kişilerin elde ettikleri gelir, kâr ve sermaye kazançları yeteri kadar izlenemediği için, güncel bir ifade tarzıyla kayıt dışı kalan veyahut da kalabilen kazanç ve iratlardan her geçen gün sağlanan yasal ortam nedeniyle artmaktadır.

Ülkemizde beyannameli yükümlü sayısı azalırken, kişilerin ekonomik gelişimlerini ve büyümelerini izlemeye yönelik etkin bir sistem oluşturulamamaktadır.

Katma değer vergisi ile özel tüketim vergisinin 2005 yılının ilk üç aylık uygulama döneminde toplam vergi gelirleri içersindeki payı yüzde 56.42'dir. Bir başka anlatımla üç aylık uygulama döneminde tahsil edilen her 100 YTL verginin 56.42 YTL'si katma değer vergisi ile özel tüketim vergisinden olmuştur.

Bu yükü daha da artırmak vergi gelirlerinde artış sağlamaya yönelik bir düşünce olabilir. Ancak özellikle dolaylı vergilerden yapılan her artış vergiden kazanmaya yol açabilecek bir tercih olarak kabul edilmelidir. Ayrıca söz konusu vergilerin dışında kalabilmek için tercih edilecek yöntemler çoğu kez diğer ülkelerde yaşanan örneklerinden de anlaşılabileceği gibi hileli ve aldatmaya yönelik suç türlerine de dönüşebilir.

Dünya üzerinde özellikle dolaylı vergilere ağırlık verilen ülkelerde kayıtdışılığın artışı kadar ekonomik suç sayısını da artırdığı gözlenmiştir.

Ekonomik dengelerin oluşumu sırasında vergilendirme yetkisinden de yararlanmak çoğu kez zorunlu olmaktadır. Bu aşamada özellikle lüks tüketimi vergilendirmek tercih nedeni olabilir.

Ancak ülkemizde özel tüketim vergisi kapsamına alınmış bulunan bazı malların lüks tüketim malı olmadığı, aynı zamanda özel tüketim vergisi kapsamına alınabilecek nitelikte bir ayrıma tabi tutulması da asla mümkün olmayacak özellikte olduğu görülmektedir.

Son olarak özel tüketim vergisi kapsamında bulunan ve daha önce katma değer vergisi kapsamında olup yüzde 26 oranında vergilendirilen mal teslimlerinin bazılarına özgü olarak özel tüketim vergisi oranının artırılmış olması, lüks tüketimi vergisel açıdan daha maliyetli hale getirmeye yönelik bir tasarruf veyahut da uygulama olarak görmek ve kabul etmek mümkün değildir.

Kaldı ki; yapılan yeni düzenleme ile vergi gelirlerindeki mevcut yetmezliği azaltacak bir verimlilik de söz konusu olmayacaktır.

Vergi yasalarında verimliliği artıcı değişiklik yapılırken, verimliliği azaltıcı gelişmelerin de dikkate alınması gerekmektedir. Ülkemizde özellikle son yıllarda dolaylı vergilerde yapılan artışların birebir verimliliğe yansımadığı gözlenmektedir.

Türkiye'de vergi gelirlerinin yetmezliğindeki sorunların başında az sayıda yükümlüden çok sayıda vergi almak, bir anlamda da gelir ve kurumlar vergisi yükümlülerini vergi dairesi gibi çalıştırmak düşüncesi ve davranışı yatmaktadır.

Yükümlü sayılarında özellikle son bir yıl içersinde ortaya çıkan sayısal azalış bu düşüncenin somut sonuçlarını içermektedir.

Ülkemizde mali gücü yüksek olmasına karşılık kamu harcamalarına yeteri kadar veyahut da hiç katkıda bulunmayanların belirlenmesine yönelik yapılan veya yapılmaya çalışılan düzenlemeler yeterli ve etkin değildir.

Bu nedenle giderek artan vergisel sorunların da çözümlenmesi zorlaşmakta, vergiden kaçınmaya yönelik arayışları da artırmaktadır.

Ülkelerin vergi yükü, ülkelerin kamusal yatırım gereksinimlerine ve içinde bulundukları ekonomik koşullara göre belirlenir. Bu nedenle ülkemizde vergi yükünün oransal açıdan tartışılması yerine, içinde bulunulan ekonomik sorunlardan ve özellikle kamusal borçlardan kurtulabilmek için ne kadar olması gerektiği konusunda tartışmayı yönlendirmekte yarar vardır. Bu bağlamda da mevcut vergi yükünü üstlenen kesimi dikkate alarak yapılacak bir çalışmanın daha sağlıklı olacağını da kabul etmek gerekmektedir.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 960

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Dolaylı vergilere yüklenmek doğru mudur?