|
BİZE GÖRE
Hesap Uzmanları Kurulu
Veysi Seviğ - 27 Mayıs 2005 Cuma - Dünya
Türkiye'de çağdaş vergi sisteminin oluşturulmasına yönelik araştırmalar ve
çalışmalar 1940'lı yıllarda başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa ülkeleri
üzerindeki olumsuz ve yıkıcı etkisi yanında ortaya çıkan sorunlar her geçen gün
artarken, Almanya'dan ve Avrupa'nın değişik ülkelerinden Türkiye'ye iltica eden
bilim adamları bu bağlamda rahat çalışma ortamı bulmuşlardır.
Kendisini tanıma fırsatı bulduğum Prof. Dr. Newmark bunlardan birisidir.
Türkiye'nin çağdaş vergi sistemine kavuşmasında bu bilim adamının katkısı büyük
olmuştur.
Çağdaş vergi sisteminin temel özelliği, dolaysız vergilerin gelir, kazanç ve
iratlar üzerinden alınmasını öngören bir sistem üzerine oturtulmasıdır. Bu
sistem ekonominin gereğine göre dolaylı vergilerle desteklenmektedir. Söz konusu
vergilerle ilgili yasal düzenlemeler yapılırken, gelir, kazanç ve iratların
özellikle doğru beyanına ilişkin düzenlemelerin kolay, anlaşılabilir ve
uygulanabilir olmasına özen gösterilmelidir.
Ülkemizde 1940'lı yılların sonuna kadar gerçek anlamda gelir, kazanç ve iratları
vergilendiren ve kendi içerisinde bütünlüğü olan bir vergi sistemi
oluşturulamamıştır.
Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin önemli bir özelliği beyan esasına
dayandırılmış bulunması ve gerektiği hallerde de bu beyanların, bilgi düzeyi
yüksek, güvenilir nitelikte kişilerce denetlenebilmesidir.
Ancak, bu bağlamda yapılan denetimlerin öğretici ve vergi kayıplarını azaltıcı
yönde etkili olmasına da özen gösterilmesi gerekmektedir.
1940'lı yılların başında kendi içerisinde herhangi bir tamamlayıcılık unsuru
olmadan günün gereksinimleri dolayısıyla çıkartılan yasalarla sağlanan vergi
gelirlerinin, bilahere sistemli, çağdaş görüş ve gelişmelere açık bir dönüşümle
karşı karşıya kalması "vergi denetimi" konusunun da gözden geçirilmesine ve
dolayısıyla yeniden yapılandırılmasına neden olmuştur.
Daha önceleri il defterdarlıkları nezdinde görev yapan "hesap mütehassısları"nın
merkezde bakana bağlı tam anlamı ile "uzman" olarak istihdamı fikri başta Prof.
Dr. Newmark olmak üzere o tarihlerde özellikle yabancı vergi mevzuatını yakından
izleyen ve Newmark'la da yakın dostluk ilişkileri içerisinde olan büyük üstad
Ali Alaybek'in yeni bir çalışma alanı haline gelmiştir.
1945 yılında 4709 sayılı yasa ile kurulan ve merkezde bakana bağlı olarak
istihdamı öngörülen "hesap uzmanları"nın varlığı bu düşüncelerin bir sonucudur.
Kurulduğundan bu yana 60 yıllık süreç içerisinde ülkemizin en gözde
kuruluşlarından biri haline gelen "Hesap Uzmanları Kurulu" ve bu kuruluşun
üyeleri, gerek bireysel çalışmaları ve gerekse kurul başkanları nezdinde oluşan
kurumsal açıdan yüksek temsil meziyetleri ile sadece ülkemizde değil,
uluslararası nitelikte saygınlık ve güven kazanmıştır.
Hesap uzmanlığı bilgiye dayalı, teknik çalışma yanında, olayları kavrama,
irdeleme, değerlendirme ve sonuçlandırma çabukluğu açısından üstün nitelikleri
kendisinde toplayan bir kişiliği ifade eder.
Hesap uzmanlığı mesleği geniş bir çalışma alanını kapsamaktadır. Mesleğin temel
niteliğinin öğretici ve eğitici olması yanında özellikle vergi mükelleflerinin
ödev ve haklarını yasaların öngördüğü çerçevede eşit kullanmalarını sağlayıcı
denetimini gerçekleştirmek ve bu bağlamda tespit edilen öngörüleri uygulanır
hale getirilmesine hazırlamaktır.
Kuruluşundan bu yana geçen 60 yıllık süreç içerisinde taviz verilmeyen bir
titizlik içerisinde yapılan sınav ve değerlendirmeler sonucunda "hesap uzmanı"
olarak görev yapma olanağına kavuşanların gerek bürokraside ve gerekse özel
kesimde erişilmesi önem arz eden makamlarda görev üstlenmeleri mutlak nitelikte
oluşan mesleki kişiliğin somut göstergesidir.
Kurumun özelliklerini ve niteliklerini her geçen gün daha "mükemmele" taşıyan
tüm başkanları ve üyeleri bu oluşumun mimarlarıdır. Bugüne kadar bulundukları
görevlerde yeniliğin, mükemmelliğin ve güvenirliliğin simgesi haline gelen
"hesap uzmanları"nın kuruluş yıldönümü ile ilgili etkinlikler ülke sorunlarına
çözüm arayıcı niteliğinde olmuştur. Bu bağlamda bu yılki etkinliklerden birisi
de "kayıtdışılığın önlenmesi" ile ilgilidir.
Böylesine güçlü bir kurumu bugünlere taşıyanlara ben bu kurumdan yetişmiş bir
kişi olarak minnet duygularımı sunmak istiyorum. Bu kurum; Türk bürokrasinin,
özel kesimin ve denetim yaşamının vazgeçilmez bir güven ve denge unsurudur.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|