Kayıtdışılık, gayrimenkul hukuku ve uygulama

 

16.08.2005

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

BİZE GÖRE

Kayıtdışılık, gayrimenkul hukuku ve uygulama

Veysi Seviğ - 16 Ağustos 2005 Salı - Dünya

Türkiye'de son yıllarda yaşanan ekonomik değişim ile ilgili çalışma ve değerlendirmelerin bir bölümü en azından teknik ve bilimsel açıdan yetersizdir. Kayıtdışılığın giderek arttığı bir ekonomide gelir bölüşümü konusunda kayıtlara intikal ettirilmiş bulunan bilgilerden ve/veya resmi verilerden hareket ederek değerlendirme yapmak yine kanımızca doğru değildir.

Günümüzde konut sektöründe yaşanan hareketlilik dikkate alındığında yukarıda belirttiğimiz hassas konular daha da önem kazanmaktadır. Çünkü herkesin bildiği üzere bir gayrimenkulün en az iki ayrı hatta bazen de üç farklı değeri vardır.

Belediyelerde işlem gören ve emlak vergisine esas alınan değerlerle gayrimenkulün gerçek alım-satım değeri (rayiç değeri) arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin Marmaris, Bodrum gibi tatil yörelerinde tapuda 40-50 milyar liraya işlem gören gayrimenkuller gerçekte 150.000-200.000 Euro'ya satılmaktadır. Bu nedenle tapuda veyahut da emlak vergisi için gösterilen değerlerle gerçek alım-satım değeri arasında yer alan farkın büyüklüğü bir yandan kayıtdışılığın etkinliğini gösterirken, diğer yandan gayimenkul gibi artık kişilerin malvarlıklarının bir ölçüsü veya göstergesi niteliğinde olan bir ekonomik varlığın gerçek alım-satım değerini devlet bile bilme veyahut da mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde öğrenebilme olanağından yoksundur.

Şu anda ülkemizde, tarla (arazi), arsa, bina alım-satımı en hareketli dönemlerinden birini yaşamaktadır. Bu tür varlıklara olan ilginin çeşitli nedenleri vardır. Ancak en önemli nedenlerden birisi ve en önemlisi ileriye yönelik olan beklentilerdir.

Günümüzde en kıt kaynakların başında gelen arazi ve arsa giderek bir anlamda yağmalanır hale gelmiştir. İmara açık olup olmamasına bakılmaksızın, yerli ve yabancı ayırımı yapılmaksızın özellikle arazi niteliğinde olan malvarlıkları süratle el değiştirir hale gelmiş bulunmaktadır. Bunun anlamı söz konusu gayrimenkul sahipleri ellerindeki varlıkları nakde dönüştürerek yaşadıkları sıkıntıları bir an için hafifletmeyi hedeflerken, söz konusu gayrimenkulleri bir anlamda kapatanlar ise çeşitli planları üretmeye hazır hale gelmektedirler.

Bu bağlamda özellikle yabancıların ülkemizde bazı Türk vatandaşlarını aracı olarak kullanarak onların üzerine aldırdıkları gayrimenkuller için yapmakta oldukları hukuki işlemler ve gayrimenkulü teminat altında tutabilmek için geliştirdikleri hukuki formülleri teknik anlamda anlatmak ve kavramak bile zordur.

Bir başka anlatımla ülkemizin toprakları ilginç hukuki formüller ve garantilerle bir anlamda yabancılara satılmaktadır. Ancak bu devir işlemlerini tapu kayıtları üzerinden tespit etmek mümkün değildir.

Hiçbir ticari faaliyeti ve geliri bulunmayan kişilerin çok değerli arazi parçalarını satın almaları ve bu bağlamda söz konusu kişilere bu tasarrufları ile ilgili soru sorma veyahut da inceleme ve değerlendirme yapma olanakları hukuken kapalı bulunduğundan gelişmelerin bir anlamda gerçek yağmalama anlamına geldiğini kabullenmek gerekecektir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar kolay gayrimenkul edinimine yönelik hukuki ortamın hazırlandığını görmek mümkün değildir.

Hele hele gerçek alım satım değeri ile kayıtsal değerlerdin bu kadar alakasız olduğu bir resmi kayıt düzenine dünyada rastlamak mümkün değildir.

Önce olayı vergisel yönden ele alacak olursak bu güne kadar yapılan tüm vergi çalışmalarında gayrimenkullerin gerçek alım-satım değerlerinin resmi kayıtlara yansıtılabilmesi konusunda herhangi bir uygulama ve başarı sağlanamamıştır.

Bu bağlamda olayı değerlendirecek olursak gerçek değeri üzerinden en düşük emlak vergisi uygulaması OECD ülkeleri içersinde Türkiye'dedir.

Bu durum ticari kazançların oluşumunu da etkilemektedir. Çünkü bu alanda uğraş verenlerle gayrimenkul edinenlerin önemli bir bölümü bir yandan ödemiş bulundukları gerçek değerleri bilgi ve kayıtdışı bırakırlarken diğer yandan satış işlemine taraf olan ve satıcı konumunda bulunan da almış olduğu bedelin bir kısmını bilgi ve kayıtdışı bırakabilme olanağına kavuşmaktadır.

Türkiye'nin özellikle gayrimenkul hukuku açısından var olan gelişmeler üzerinde yeterince çalışma yapılmadığı veyahut da önem verilmediği için bu alanda kendisine özgü bir hukuk oluşmuş ve etkinliğini göstermeye başlamış bulunmaktadır.

Ancak iç hukuk açısından ortaya çıkan gelişmelere şimdi de yabancıların çeşitli nedenle katkı sağlar hale gelmesi karşısında ortaya çıkması muhtemel sorunlar ülkemizin geleceği yönünde önem arz etmektedir.

Ülkemizde her nedense bir yıl içersinde gayrimenkul edinenlerin mesleklerine ve yıllık gelirlerine yönelik bir anket yayınlanamaz. Böyle bir çalışmaya da gerek görülmemiştir.

Ancak bazı yörelerimizde zamanında ellerindeki gayrimenkuller; turizm alanı yaratmak için alınanların yaşamakta oldukları sefalet dikkate alındığında son iki yıldır gayrimenkul piyasasında ve özellikle de arazi ve arsa konusunda yaşanan satış ve alım işlemleri giderek önem arz eder hale gelmiş bulunmaktadır.

Tarihte bir çok kez önce toprakların satışı, bilahare de toprak sahiplerinin idaresine bağlı siyasi sonuçların ortaya çıkmasına yönelik örnekler yaşanmış bulunmaktadır.

Türkiye'de toprakların kimlere gerçek anlamda kaç Yeni Türk Lirası'na satıldığına dair bilgi edinme olanağı yoktur. Burada satış bedelinin Yeni Türk Lirası cinsinden öğrenilmesine yönelik bilgi edinme hakkından bahis ederken ülkemizin bir çok yöresinde artık gayrimenkullerin "Euro" veya "dolarla" ifade edilen satış bedellerinin bulunduğunu biliyoruz.

Kayıtdışılıkla mücadele lafla olmamaktadır. Bu bağlamda kayıtdışılığın ekonomik açıdan en etkin olduğu bir alanda duyarsız kalmanın nedenleri de önemli olmaktadır. Ülkemizde ticari işlemlerde belli miktarı aşan ödemelerin banka ve benzeri finans kuruluşlarından geçirilmesi zorunluluğu varken bu zorunluluk gayrimenkul alımları için yapılan ödemelerde aranmamaktadır. Sadece bu ayrım bile bazı kuşkuları gündeme getirmektedir.

Not: 26.07.2005 tarihi itibariyle Maliye Bakanlığı verilerine göre ülkemizde mükellef sayısında düşme yani yıl başından bu yana azalma vardır.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 742

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Kayıtdışılık, gayrimenkul hukuku ve uygulama