|
SORU-CEVAP
Vergi danışmanınız
Veysi Seviğ - 20 Ağustos 2005 Cumartesi - Dünya
Soru: Bir bankada mali analist olarak çalışıyorum. Bizim bankanın değişik
nedenlerle satın almış olduğu mal ve hizmetler üzerinden ödemekte olduğu katma
değer vergisi, bankacılık hizmetleri katma değer vergisine tabi tutulmadığı için
kayıtlara gider olarak intikal ettirilmektedir. Bazı hallerde de aktife alınan
varlıklar için ödenen katma değer vergisi maliyet unsuru olarak kabul
edilmektedir.
Diğer yandan bilindiği üzere bankaların lehine kalan paralar, banka ve sigorta
muameleleri vergisine tabidir. Bu verginin büyük bir bölümü verilen kredi
faizleri üzerinden hesaplanmakta ve alınmaktadır.
Oysa kredi kullananların krediye ihtiyacı olması dolayısıyla bu maliyeti
kabullendiği bilinmektedir. Borç alandan ayrıca vergi almak sizce doğru mudur?
Kaldı ki, bankalar yapmış oldukları hizmetler dolayısıyla almış oldukları
bedeller üzerinden banka ve sigorta muameleleri vergisi alırken, bu vergiden
ödemiş oldukları katma değer vergisini indirememektedirler.
Bu durum da ayrıca bir adaletsizlik örneği oluşturmaktadır.
Yanıt: Katma Değer Vergisi Yasası'nın 17/4-e maddesi uyarınca "Banka ve sigorta
muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve tali acenteler dahil sigorta
acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile Kurumlar
Vergisi Kanunu'nun 7'nci maddesinin 24 numaralı bendi hükmüne göre yabancı
ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan mali ve teknik
işbirliği anlaşmaları çerçevesinde münhasıran küçük ve orta ölçekli işletmelere
kredi teminatı sağlamak üzere kurulan ve bu faaliyetlerinden elde ettikleri
kazançları teminat sorumluluk fonlarına ekleyen ve sahip oldukları bu fonları
ortaklarına dağıtmayarak küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayan banka
ve kuruluşlara yatıran kurumların kredi teminatı sağlama işlemleri katma değer
vergisinden bağışık tutulmuştur.
Bankaların alış işlemleri katma değer vergisinden bağışık tutulmamasına
karşılık, bankacılık faaliyetlerinden elde edilen gelirler katma değer vergisine
tabi olmadığı için ödenen katma değer vergisi uygulamada ya maliyete intikal
ettirilmekte veyahut da giderleştirilmektedir.
Bu nedenle söz konusu vergi bir anlamda bankaların gider unsuru haline
dönüşmektedir.
Katma değer vergisinin genel oranını yüzde 18 olarak kabul edecek olursak, bu
takdirde bankaların ödemiş bulunduğu her 100 YTL'lik bir gider için ödenen 18
YTL katma değer vergisi giderleştirilmekte, dolayısıyla vergi matrahı bu miktar
kadar düşmektedir.
Bu miktar üzerinden giderleştirme dolayısıyla (18x0.30=) 5.40 YTL eksik veyahut
da az kurumlar vergisi ödenmekte, dolayısıyla banka ve sigorta muamelesi
vergisine tabi işlem yapanlar üzerinde kalan vergi miktarı her 18 YTL'de
(18.00-5.40=) 12.60 YTL olmaktadır.
Gerçekte banka ve sigorta muameleleri vergisi, uygulamada vergi adaletini ve
vergilendirmenin anayasal özelliğini de bozmaktadır.
Bunun için Katma Değer Vergisi Yasası'nın 17/4-e maddesi kapsamında olan
işlemlerin düşük oranlı katma değer vergisi kapsamına alınması ve dolayısıyla
bankaların ve benzeri kuruluşların yüklendikleri katma değer vergisini bu
bağlamda indirim olanağının sağlanmasında yarar olacaktır.
Soru: Son aylarda birçok döviz büfesi ve gerçekte hemen hemen tümü döviz
satışları için Maliye Bakanlığı'nın belirlemiş oldukları çerçevede makbuz
vermekten kaçınmakta, döviz sipariş fişi veyahut da altında bu işlem döviz
satışı değildir, şeklinde açıklama bulunan yazar kasa fişi benzeri fişler
vermekte, gerçek Maliye'nin belirlemiş bulunduğu fişlerden istendiğinde
makinenin bozukluğundan bahis edilmektedirler. Bu durum acaba ilgililerce
bilinmiyor mu?
Yanıt: Sayın okurumuzun tespiti aynen yukarıya aktarılmış olup, özellikle
okurumuzun İstanbul ili içerisinde mevcut döviz büfelerinin son zamanlarda
edindiği bir alışkanlığı ilgililerin bilgisine sunuyoruz.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|