|
BİZE GÖRE
Gizli servet ve gelişmeler
Veysi Seviğ - 30 Ağustos 2005 Çarşamba - Dünya
Dünya üzerinde yapılan bilimsel çalışmalardan da anlaşılacağı üzere; gizli
servet olarak kabul edilen ve kişisel zenginliğin ölçüsü olan varlıkların
izlenemediği ülkelerde istikrarlı bir gelişme düzeyine ulaşmak ve/veya belli bir
zaman aralığı içersinde büyüme politikası üreterek uygulamak mümkün değildir.
Türkiye planlı dönem içersinde hiçbir vakit "plan"a uygun bir ekonomik oluşumu
yakalayamamıştır.
Oysa; "ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın
yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının
döküm ve değerlendirmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak
devletin görevidir."
Bazı ülkelerde bazı kesimlerin sahip bulundukları ekonomik gücün kaynağını
belirlemek çoğu kez mümkün olamamaktadır. Çünkü ekonomik olarak belli bir güce
sahip olanlar, bu güçlerini kendi çıkarları doğrultusunda ve özellikle de toplum
üzerinde belli bir hakimiyet kurmak için kullanmayı tercih etmektedirler.
Gelişmiş ülkelerin hukuki düzenine bakıldığında özellikle gayrimenkullerin ve
gayrimenkullerde olan değişikliklerin, makine ve teçhizatın, belirli ekonomik
varlıkların kimlere ait olduğunu gösteren mülkiyet kayıtlarının çok sağlıklı
tutulduğu ve korunduğu gözlenmektedir. Bu ülkelerde yapılan ve ulusal
nitelikteki kayıtlara yansıtılan çalışmalar doğru ve güvenilir
değerlendirmelerin yapılmasına da kaynaklık etmektedir.
Kişilerin ekonomik yapılarından ve gelişmelerinden başlayarak, resmi kayıtlara
yansıtılan eksik bilgiler, bu bağlamda üretilen bilgileri de bir anlamda
tartışma konusu yapmaktadır.
Ekonomik varlık ve değerlerin belirlenmesi yönünde yapılması söz konusu olacak
çalışmalar bu nedenle önem arz etmektedir. Çünkü bu varlıklar, aynı zamanda,
malikin kredi sicilinin öğrenilmesi için bir araç vazifesi görebilir,
borçlarının ve vergilerinin tahsili için başvurulacak bir adres olarak kayda
alınabilir, güvenilir ve evrensel kamu hisselerinin paylarının aranmasında
kaynak oluşturabilir ve hatta menkul kıymetleştirilebilir." (Hernando De Soto "The
Mystery of Capital")
Ülkemizde kişisel servet büyüklüğünü belirlemek mümkün değildir. Servet
sahipleri çoğu kez kendileri dahi servetlerinin büyüklüğü konusunda kesin fikir
sahibi değildirler. Bu nedenle ülkemizde kişilerin "servet büyüklüğü"nün
saklanması gibi bir alışkanlık vardır. Bu alışkanlık bir çok ülke halkında da
mevcuttur.
Servet gizliliğinin olduğu yerde harcama bilgilerinin de gizliliği çoğu kez
gündeme gelmektedir.
İktisat bilimi ile uğraşanların teknik yorumları bir yana Türkiye ekonomisinin
kayıtlı verilere dayalı büyüklüğü ve bu büyüklüğü oluşturan unsurlar tam anlamı
ile gerçekleri yansıtmadığı gibi bu verilerden hareketle yapılan
değerlendirmeler de güvenilir olmaktan uzak kalmaktadır.
Örneğin DİE'nin son rakamsal verilerine göre yapılan değerlendirmeler daha çok
kayıtlı bilgilerden yola çıkılarak yapılmıştır. Dolayısıyla bu verilerden
hareketle en zengin kesimle en fakir kesim arasındaki farklılığı tam anlamı ile
değerlendirmek mümkün değildir.
Mevcut verilerden hareketle yapılacak değerlendirmeler ise gerçeği tam olarak
yansıtmayacağı için bu alanda herhangi bir iyileştirme çalışmasının da yapılması
veyahut da yapılması öngörülen çalışmaların başarılı olması beklenemez.
Rakamsal verilerin kayıtlı işlemlerle doğrudan ilişkisi olduğundan kayıt dışında
kalan işlemlerin hangi kesime ne kadar imkan sağladığını ve sağlanan bu
imkanların kesimler arasında nasıl paylaşıldığını da belirlemek mümkün
olmamaktadır.
Son aylarda Maliye Bakanlığı tarafından banka kayıtları üzerinde yapılan bazı
çalışmalar değişik yorum ve değerlendirmelere neden olmuştur. Her şeyden önce
Türkiye'de bankalara mevduat olarak gelen tasarruflar, hukuki açıdan
izlenebilir, ekonomik açıdan da bankaların mevcut hukuki görevleri ve varlıkları
açısından yararlı hale geldiğini kabullenmek gerekir.
Diğer yandan bankalara yönelen tasarruf bir anlamda sisteme duyulan güveni ifade
eder. Eğer tasarruflar; banka ve sermaye piyasası sistemi dışında kalacak
olursa, bu takdirde ekonomide zaman zaman bazı sürprizlerin yaşanması kaçınılmaz
olacağı gibi, tasarrufların sistem dışında kendi başına bazı aracılar tarafından
yönlendirilmesi halinde yakalanmaya çalışılan istikrardan da uzaklaşılmış
olacaktır.
Bankalarda mevduat hesabı oluşturmanın hukuki formalitelerine uygun olarak
oluşan ve tasarruflar üzerinde yapılan veyahut da yapılması planlanan
çalışmaları mevcut tasarruf sahipleri üzerinde tedirginlik yaratmaması gerekir.
Günümüzde mevcut hukuk düzeni içersinde bu tür çalışmaların tasarruf sahipleri
üzerinde tedirginlik yaratmasına yönelik her türlü koşul ve neden mevcut
bulunmaktadır. Burada üzerinde ısrarla durulması gereken konu bu tedirginliği
yaratan unsudur. Bu unsur da hukuk düzenimizde bu bağlamda mevcut
yetersizliktir.
Gerçekte; özellikle özel hukuk alanında yapılacak, bir dizi düzenleme ile tüm
ekonomik değerlerin kayıt altına alınması halinde, böyle bir çalışmanın
yapılmasına gerek kalmayacaktır.
Türkiye'de özellikle gelir ve kazançlar vergisel açıdan etkin bir biçimde
izlenememekte, bunu sonucunda mali idare verimsiz alanlarda ve daha çok dolaylı
vergiler yolu ile vergi gelirlerini artırmayı hedeflemektedir. Bu durumda
dolaylı vergilerin getirdiği yük dikkate alınarak, bu bağlamda vergi kaybına
neden olacak yol ve yöntemler ekonomiyi yönlendirir hale gelmektedir.
Kamusal denetimin yetersizliği yanında son zamanlarda yine bazı kamu
görevlilerinin ekonomik çıkar sağlamaya yönelik yasa dışı işlemlerde daha çok
katılımcı hale gelmeleri ekonomiyi ve hukuk düzenini zorlamaya başlamıştır.
Türkiye'de kayıtdışılığın bazı kamu çalışanları açısından kurumsallaştırılmaya
çalışıldığı gözlenmektedir. Bu gelişme toplumun gözleri önünde oluşmaktadır.
Böyle bir gelişmeye duyarsız kalınmamalıdır.
Not: Bu gün; 30 Ağustos. Bir ülkenin kurtuluşuna, topraklarını ele geçirmeye
çalışanlara karşı verdiği dünya üzerinde tekerrürü mümkün olmayacak, emsalsiz
bir direnişe örnek oluşturacak "Zafer" gününün yıllar sonrası...
Bu topraklar altında yatan şehitlerimizin, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ile
silah arkadaşlarının ruhları şadolsun.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|