|
SORU VE CEVAP
Vergi danışmanınız
Veysi Seviğ - 24 Eylül 2005 Cumartesi - Dünya
SORU: "Roaming" hizmeti katma değer vergisine tabi midir? Bu hizmetler bazı
ülkelerde vergi dışı bırakılmıştır. Ancak Türkiye'de Katma Değer Vergisi
Kanunu'nda yapılan bir değişikle katma değer vergisinden istisna edilirken, bu
hizmetlerin özellikleri dikkate alınmamıştır.
YANIT: Katma Değer Vergisi Yasası'nın 11/1 maddesi uyarınca "İhracat teslimleri
ve bu teslimlere ilişkin hizmetler ile yurtdışındaki müşteriler için yapılan
hizmetler ve karşılıklı olmak şartıyla uluslararası roaming anlaşmaları
çerçevesinde yurtdışındaki müşteriler için Türkiye'de verilen roaming
hizmetleri" katma değer vergisinden bağışık tutulmuş bulunmaktadır.
Uluslararası dolaşım olarak da adlandırılan ve bağlı bulunulan GSM şebekesi
aracılığıyla yurtdışında da cep telefonu hattının kullanılmasını sağlayan
uygulama "roaming" olarak adlandırılmaktadır.
Buna göre, GSM şebeke işleticileri, abonelerinin kendi kapsama alanları dışına
çıkması durumunda bu abonelerin iletişim hattının kesilmemesi için diğer
şebekelerle anlaşma arayışına ve yoluna gidilmektedir. Sonuçta yapılan dolaşım
anlaşmaları çerçevesinde yurtdışı görüşmelere açık ve roaming yapabilen bir
şebeke abonesi, yurtdışına çıktığında otomatik olarak anlaşmalı şebeke üzerinden
haberleşme olanağına kavuşmaktadır.
Katma değer vergisinde yer alan ve yukarıya aktarılmış olan düzenleme gereği
yurtdışındaki GSM operatörleri roaming hizmetlerinde katma değer vergisi
uygulamaması halinde, ülkemizde faaliyet gösteren GSM şebekesinin roaming
hizmetlerini katma değer vergisine tabi tutmak mevcut anlaşmalar çerçevesinde
mümkün değildir. Ayrıca böyle bir durum rekabeti olumsuz etkilemektedir.
Dolayısıyla Türkiye'de roaming hizmetleri karşılıklı olmak koşuluyla katma değer
vergisine tabi tutulmamaktadır. Bu istisna "ihracat istisnası"nı düzenleyen
Katma Değer Vergisi Yasası'nın 11/1'inci maddesinde hükme bağlanmıştır.
SORU: Önümüzdeki yılbaşından itibaren Hazine bonosu ve devlet tahvili alım satım
kazançları ile faiz ödemeleri yüzde 15 oranında tevkifata tabi tutulacaktır.
Diyelim ki alınan Hazine bonosu yüzde 15 oranında faiz ödemesi yapsın, bu
durumda bono sahibine ödenen net faiz yüzde 15 olmayacaktır. Çünkü yüzde 15 faiz
üzerinden ayrıca yüzde 15 gelir vergisi kesilecek, dolayısıyla 15 birim faiz
gelirinden 2.25 gelir vergisi kesilince ele gecen net faiz (15.00, 2.25=) 12.75
olacaktır.
Burada aklımıza bir soru gelmektedir. Eğer tasarruf sahibi için bu oran düşükse
ve piyasada daha fazla gelir getirebilen yatırım araçları mevcutsa, bu takdirde
yapılan vergi kesintisi ile tasarrufların yön değiştirmesi konusu gündeme
gelecektir.
Veyahut da faiz oranları net yüzde 15 verecek şekilde yükselecektir. Böyle bir
durumda faizlerin brüt 17.64 olması halinde ele geçen net faiz miktarı yüzde 15
olarak hesaplanacaktır.
Diğer yönden Hazine bonosuna ve devlet tahviline faizi devlet ödemektedir. Bu
açıdan devletin harcama kalemleri arasında yer alır. Transfer ödemesi
niteliğindedir. Kesinti yolu ile alınan vergi de devletin geliri niteliğindedir.
Bu takdirde de karşımıza iki alternatif çıkmaktadır. Faiz ödemeleri gider,
stopaj yoluyla alınan vergi ise gelirdir. Bu bağlamda eğer stopaj uygulanmaz
ise, bu nedenle de faiz oranları düşürülürse, örneğimizde olduğu gibi 12.75'e
düşülürse aynı sonuç ortaya çıkacaktır. Bu konu acaba yetkililerce tartışılmıyor
mu?
YANIT: Sayın okurumuzun yapmış olduğu açıklamalar ve değerlendirmelerle örtüşen
yorumlar ve değerlendirmeler devlet yönetiminde üst düzey görev almış bazı
teknokratlar tarafından da zaman zaman zaman kamuoyuna yansıtılmaktadır. Ancak
Gelir Vergisi Yasası'nın 67'nci maddesi ile Hazine bonosu ve devlet tahvili
faizleri alım satım kazançları üzerinden tevkifat yapılması öngörülmüş
bulunmaktadır.
Uygulama ile birlikte öngörülen yeni düzenlemelerin piyasayı ne şekilde
etkileyeceği konusu daha net görülecektir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|