|
BİZE GÖRE
Vergi hukuku açısından kurumlarda bölünme
Veysi Seviğ - 03 Ekim 2005 Pazartesi - Dünya
Kurumlarda bölünme vergi hukuku açısından bir kurumun aktif ve pasifiyle bir
kuruma devri veya satışı yerine, birden fazla kuruma ve kuruluşa mevcut mal
varlığı, alacak ve borçlarının mukayyet (muhasebe) değerleri üzerinden devri
suretiyle münfesih konuma getirilmesini ifade etmektedir.
Kurumlarda bölünme hukuki açıdan "tam bölünme" ve "kısmi bölünme" olarak iki
farklı şekilde gerçekleşmektedir.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 38/1. maddesi uyarınca tam yükümlülüğe tabi bir
sermaye şirketini tasfiyesiz infisah etmek suretiyle tüm mal varlığı, alacak ve
borçlarını kayıtlı değerleri üzerinde mevcut veya yeni kurulacak tam
mükellefiyete tabi iki veya daha fazla sermaye şirketine devretmesi ve devir
karşılığında devredilen şirket ortaklarına devralan şirketin hisse senetlerinin
verilmesi işlemi tam bölünme olarak tanımlanmaktadır.
Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere;
. Bölünme tam yükümlüler tarafından gerçekleştirilmektedir.
. Bölünmede; bölünen şirketin tüzel kişiliği sona ermektedir.
. Bölünen şirketin tüm mal varlığı mukayyet değerleri (muhasebe kayıtlarında yer
alan değerleri) üzerinden paylaşılmaktadır.
. Bölünen şirketin ortakları devralan şirketin ortaklık paylarını devir işlemi
ile mütenasip şekilde iktisap etmektedirler.
. Bölünen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari
değerlerinin (üzerinde yazılı değerin) yüzde 10'a kadarlık kısmını nakit olarak
ödemesi de mümkündür. Bir başka açıdan bölünen şirketini ortaklarına verilecek
iştirak hisselerinin itibari değerlerinin yüzde 10'unu aşmayacak şekilde nakit
ödeme yapılması halinde, bu durum bölünme işleminin hukuki özelliğini
değiştirmeyecek veyahut da bozmayacaktır.
Tam bölünme halinde münfesih hale gelen kurumun bölünme tarihine kadar doğan
kazancı vergiye tabi olup, bu bağlamda bölünen kurum ile bölünen kurumun
varlıklarını devralan kurumlar müştereken imzalayacakları bölünme
beyannamesinin, bölünme tarihinden itibaren 15 gün içinde bölünen kurumun bağlı
bulunduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.
Kısmi bölünme ise tam bölünmeden farklı bir operasyonu ifade etmektedir. Buna
göre tam yükümlü bir sermaye şirketinin veya bu mahiyetteki bir yabancı kurumun
Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan
gayrimenkuller ve iştirak hisseleri ile üretim tesisleri, hammadde, yarı mamul
ve mamul malların mukayyet değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak tam
yükümlü bir sermaye şirketine, bu değerleri devrinin şirketin ortaklarına
verilmek veya devreden şirkette kalmak üzere, devralan şirketini iştirak
hisseleri karşılığında aynı sermaye olarak konulması işlemini kapsamaktadır.
Buna göre kısmi bölünmeden tam yükümlü kurumlar ile birlikte dar yükümlü
kurumlar da yararlanabilmektedir.
Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı ile Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'nın
müştereken yayımlamış oldukları "Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme
İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ"de de
açıklandığı üzere; kısmi bölünme işlemi, bir üretim tesisi veya işletmenin parça
parça elden çıkartılarak şirketin üretim ve hizmet faaliyetini azaltacak veyahut
yok edecek şekilde olmamalıdır. Bu nedenle üretim tesisleri ile hizmet
işletmelerinin ayni sermaye olarak konulması aşamasında bu faaliyetlerin
sürdürülebilmesi için gerekli tüm unsurların bir bütün halinde değerlendirilmesi
ve devrinin sağlanması gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 39/D maddesi hükmü gereği olarak gerek tam yükümlü
sermaye şirketlerinin ve gerekse dar yükümlü kurumların bilançolarında yer alan
gayrimenkuller ve iştirak hisselerinin ve üretim tesisleri ile hizmet
işletmeleri ve bu tesis ve işletmelere ait bulunan haklar, ham madde, yarı mamul
ve mamul malların mukayyet (muhasebede kayıtlı) değerleri ile mevcut veya yeni
kurulacak tam yükümlü bir sermaye şirketine, devralan şirketin hisseleri
karşılığında ayni sermaye olarak konulması suretiyle gerçekleştirilen kısmi
bölünmede, bölünme işlemlerinden doğan kârlar vergiye tabi değildir. Ancak bu
bağlamda bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş veya edecek tüm
vergi borçlarının tamamından devralan sermaye şirketi müteselsilen sorumlu
olacaktır. Bu nedenle devir konusu işlemlerde mevcut muhasebe raporlarının
güvenilir olması gerekmektedir.
Ülkemizde kurumların bölünme yolu ile münfesih hale gelmesi, mevcut mevzuat
yetersizliğinden dolayı yeteri kadar işlerlik kazanamamıştır. Bu konumda
Kurumlar Vergisi Yasası'nda yer alan hükümler de yeteri kadar açık ve
uygulanabilir nitelikte değildir.
Dolayısıyla bu bağlamda mevzuat iyileştirilmesine gidilmesinde yarar vardır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|