|
Vergi danışmanınız
SORU VE CEVAP
Vergi danışmanınız
Veysi Seviğ - 01 Nisan 2006 Cumartesi - Dünya
SORU: Gelir vergisi beyanname verme süresi iki defa uzatıldı. Ben emekli bir
kişi olarak iki daireden almış olduğum kira ile ilgili olarak beyannamemi
hazırlayarak 15 Mart günü ilgili vergi dairesine ulaştırdım. Ancak sonradan
beyannamenin verilme süresinin uzatıldığını öğrendik. Bu işten ben k‰rlı çıktım.
Çünkü beyannamemi bir an önce vergi dairesine vermenin huzurunu yaşadım.
Maliye Bakanlığı bilahere beyanname verme süresini 24 Mart akşamına kadar
erteledi. Daha sonra da beyanname verme süresi 29 Mart akşamına kadar uzatılmış
oldu.
Bilindiği üzere (6) sene öncesine kadar beyanname verme süresi mart ayı sonuna
kadardı. Bu süre değiştirilerek beyanname verme tarihi 15 Mart olarak
belirlendi, buna karşılık hesaplanan vergiyi ödeme süresinde herhangi bir
değişiklik yapılmadı.
Beyanname verme süresinin öne çekilmesi, buna karşılık tarh edilen verginin
geçmişte olduğu gibi 31 Mart tarihine kadar ödenmesi konusunda herhangi bir
değişiklik olmadı.
Vergi kanunlarında değişiklik yapılırken acaba beyanname verme süresinin eskiden
olduğu gibi mart ayı sonununa kadar uzatılması mümkün değil midir?
YANIT: Bu tür soru veya bilgilendirme istemi sizin dışında birçok okurumuz
tarafından da tekrarlanmaktadır.
Beyannamelerin verilme süresinin kısaltılması veyahut da öne alınmış olması
tarha esas alınacak beyanların öndenetimini sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirmektir.
Burada önemli olan, beyanname verme süresinin hangi gerekçelerle uzatılmış
olduğudur.
Eğer beyanname verme süresinin uzatımında geçerli bir gerekçe daha açıkçası bir
neden yoksa, bundan sonra tüm yükümlüler beyanname verme sürelerinin uzatılacağı
beklentisine girebilirler. Hatta bu bağlamda kanuni beyanname verme sürelerinin
uzatılması için idare üzerinde baskı da kurulabilir.
Diğer yandan beyanname verme ve beyannameler üzerinden hesaplanan verginin
ödenmesi için aynı sürenin tanınması konusunda karar verme ve gerekli
düzenlemeleri yapma yetkisi Maliye Bakanlığı'na ait bulunmaktadır.
SORU: Gelir Vergisi Kanunu'nun 23'üncü maddesinin sekiz numaralı bendinde 2006
yılında verilebilecek en fazla yemek bedelinin günlük 8.25 YTL, katma değer
vergili olarak da 9.74 YTL olabileceği hususu yer almaktadır. Ancak uygulamada
çoğu yerde verilen yemek fişlerinin bu miktarların çok altında beş lira
civarında olduğu gözlenmektedir.
Diğer taraftan bu fişleri işyerinden alanlar bu fişleri paraya da
çevirebilmektedirler.
Yemek bedellerinin nakdi olarak çalışana ödenmesi halinde bu bedellerin ücrete
eklenerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Çünkü ücretin çeşitli adlar altında
ödenmiş olması onun mahiyetini değiştirmez.
Yemek fişlerini dışarıda satanların elde ettikleri bu net gelirin vergisinden
kim sorumludur? Bu konuda yapılacak vergi denetimlerinde böyle bir olaya
rastlanırsa, bu durumdan kim sorumlu tutulacak ve hesaplanan vergi kimden
alınacaktır?
Bu durumdan işveren sorumlu tutulabilir mi?
YANIT: Gerçekte özellikle İstanbul'da yemek fişlerinin kendisine özgü bir
piyasası oluşmuş bulunmaktadır. İşverenin çalışanlarına yemek yemeleri için
vermiş bulunduğu fiş bedelleri işverenler tarafından giderleştirilirken verilen
fişler çalışanlar için de vergiye tabi tutulmayan yemek bedelleridir.
Fişlerin satışından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi açısından geliri
sağlayanın muhatap alınması gerekmektedir.
Böyle bir durumla karşılaşılması halinde yapılacak işlem konusunda Gelir İdaresi
Başkanlığı'ndan görüş alınmasında yarar vardır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|