Yaşam kaygusu ve eğitim kurumları

 

04.04.2006

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Yaşam kaygusu ve eğitim kurumları

BİZE GÖRE

Yaşam kaygusu ve eğitim kurumları

Veysi Seviğ - 04 Nisan 2006 salı - Dünya


Anayasal buyruk gereği "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. (Anayasa madde: 17) Ancak ülkemizde giderek artan ve doğrudan insan hayatına yönelik kriminal olaylar yaşama hakkını çok ciddi bir biçimde tehdit eder hale gelmiştir.

Özellikle okullarda yaşanan ve ölümlere neden olan olaylar dikkate alındığında durumun tam anlamıyla ürkütücü hale geldiğini kabullenmek gerekmektedir. Büyük kent merkezlerinde olan olaylar basının, TV'lerin dikkatini çekmesi nedeniyle öğrenilmektedir.

Okullarda yaşanan şiddet olaylarını basit kriminal olaylar arasında değerlendirmek yanlıştır.

Çünkü günümüzde ilköğretim okullarından başlayarak giderek yaygınlaşan ve eğitim çağındaki çocuklarımızı uyuşturucu batağına sürüklemeye çalışanlar yanında bu çocuklarımıza kesici aletler ile silah satmak üzere adeta örgütlenmiş çetelerin varlığı hâlâ anlaşılmamıştır.

İstanbul'da Bağcılar'da Akşemsettin Lisesi'nde henüz cinayet işlenmemiştir. Ancak bu okulun önünde uyuşturucu pazarlayanlar her geçen gün etkinliklerini artırmaktadır. Bu lisede okuyan kız öğrencilerin bir bölümü okula korkudan gidememektedirler. Bir bölüm öğrenci çok rahat bir biçimde öğretmenlerini tehdit etmektedir. Bu durum birçok okul için geçerlidir.

Birçok öğrenim kurumunda şiddet ve cana yönelik olarak ortaya çıkan ve gerçekleşen hareketliliğin gerisinde sadece basite indirgendiği gibi "kız" meselesi, "arkadaşlık" meselesi veya basit bir tartışma olayı yoktur.

Çocuklarımıza pusu kuran sapıklar, çakı ve benzeri nitelikte kesici alet satıcıları, uyuşturucular ve hatta çocuklarımızı kumar oynamaya yönelten birçok karanlık düşünceye sahip insanların özellikle okul çıkış saatlerinde bazı kere de otomobil içinde okul civarını mesken tuttuklarını belki de sadece bu çocukları korumakla görevli olanlar görmemektedirler.

Anne-babanın çocuklarına sahip çıkmalarını beklemek veya bu anlamda yapılan söylemlerle bir anlamda anne-babaya yani aileye yıkılmaya çalışılan sorumluluklar, olayları ört-bas etmek için üretilmekte ve daha açıkçası kamuoyu yanıltılmaktadır.

Elinde döner bıçağı ile yol kesenler hangi nedenlerle bu eylemi gerçekleştirmişlerdir? Bu durumun araştırılması ve aydınlatılması gerekmektedir.

Ülkemizde özellikle büyük kentlerde her türlü kesici ve öldürücü alet satılabilmekte ve satın alınabilmektedir.

Artık bu tür aletlerin fiyatı da bu alanda var olan rekabet sonucunda kolaylıkla satın alınabilir hale gelmiştir.

Edindiğimiz bilgilere göre İstanbul'un bazı yerlerinde kesici ve öldürücü aletlerin toptancı pazarları oluşmuştur.

Geçtiğimiz günlerde genç bir polisimizin canına kıyan gaspçıların üzerinden çıkan bıçak ve silah nereden ve nasıl temin edilmiştir? Bunlar hiç araştırılmakta mıdır?

Türkiye'de artık çok ciddi boyutlara varan ve çoğu yabancı ülkelerden kaçak olarak ülkemize sokulan silah, kesici alet ile insan yaşamına son verebilecek benzeri nitelikte aletler belli eller tarafından pazarlanmakta ve hatta bu pazarlama işlerinde bölgeler oluşturulmaktadır.

İstanbul'un birçok semtinde bu işle uğraşanlar aynı zamanda uyuşturucu trafiğini de yönlendirmektedirler.

Bu kişilere karşı etkin bir mücadelenin başlatılabilmesi için öncelikle bu tür işleri yapanların izlenebilmesini sağlamak üzere gerekli çalışmanın yapılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.

Özellikle küçük yaştaki insanları bu tür araç ve gereçlerle donatmaya çalışanların bazı hallerde okul bahçelerinde bile faaliyet gösterdikleri bilinmektedir.

Bir kişinin üzerinde bıçak taşıması normal bir davranış biçimi olmadığı gibi örneğin İstanbul, Karaköy'deki yeraltı çarşısında ufak bir değişiklikle adam öldürebilecek hale getirilmesi mümkün olan kuru-sıkı tabanca satışının yapılmasını da normal, ticari faaliyetin bir parçası olarak kabullenmek doğru değildir.

Öncelikle; Milli Eğitim Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında bu konuda işbirliği yapılarak okulların güvenilebilir bir eğitim kurumu haline dönüştürülmesi için gerekli denetim ve koruma önlemlerinin alınması düşünülmeli ve planlanmalıdır.

Türk Ceza Yasası'nda değişiklik yapılarak ateşli ve kesici silahların taşınması ve bu araçların satışının sınırlandırılması ve hatta bu tür kesici ve yaralayıcı aletlerin satışının özel ruhsat verilmiş ticaret erbabınca belli koşullar çerçevesinde yapılmasının sağlanması gerekir.

Okulların özellikle uyuşturucu ve porno film satış üniteleri haline gelmesi eğilimine son verilmelidir.

Sağlık Bakanlığı tarafından okullarda yapılacak taramalarla bir yandan çocuklarımızın sağlık durumları gözden geçirilmeli diğer yandan özellikle uyuşturucu ağına düşmüş olanlar kurtarılmalıdır.

Belediyeler, gösterişe yönelik harcamalar yapma yerine kendi hudutları içersinde sahipsiz ve toplum için tehlikeli hale gelmesi söz konusu olabilecek gençleri topluma kazandırabilecek önlemleri almak üzere görevlendirilmelidir. Bu konuların tümü İçişleri Bakanlığımız'a ait bir görevdir. Çünkü bu bakanlığın temel görevi halkın huzurunu sağlamak ve bu huzuru sağlamak üzere gerekli önlemleri almaktır.

Olayları basite indirgemek, olay yok demek, gerekli önlemler alınmıştır gibi klasik tekerlemelerin arkasına saklanmak suretiyle bu tür olayların geçiştirilmesi mümkün değildir.

Aileler çocuklarını okula gönderirken sıkıntılıdır. Tüm okullarda ve sokakta artık yaşam kaygısı, saldırı korkusu vardır. Türkiye'nin hemen hemen tüm illerinde yine hemen hemen her gün benzeri olaylar yaşanır hale gelmiştir.

Sorun Türkiye'nin ve geleceğin sorunudur. Şimdiden gerekli çalışmaların yapılması ve en kısa zamanda önlemlerin alınması gerekmektedir.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

Veysi Seviğ

 

Okunma: 697

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Yaşam kaygusu ve eğitim kurumları