|
BİZE GÖRE
Gereksiz yere tahsil edilen vergilerin
iadesinde uygulanacak faiz
Veysi Seviğ - 23 Kasım 2005 Çarşamba - Dünya
Vergi Usul Yasası'nın 112'nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği olarak ikmalen,
re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu yapılmaksızın kesinleşen
vergilerde, kendi vergi yasalarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu
döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatını tahakkuk
tarihine kadar; dava konusu yapılan vergilere ödeme yapılmamış kısmına, kendi
vergi yasalarından belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin
normal vade tarihinden itibaren yargı kararının tebliğ tarihine kadar geçen
süreler için gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanmaktadır.
Söz konusu yasal düzenlemenin dördüncü fıkrasında ise fazla ve yersiz alınan
veya vergi yasaları gereğince iadesi gereken vergilerin ilgili mevzuatı
gereğince yükümlü tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin
tamamlandığı tarihi izleyen üç ay içersinde iade edilmemesi halinde, bu
tutarlara üç aylık sürenin sonunda başlayarak konuya ilişkin düzeltme fişinin
yükümlüye tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için tecil faizi oranında
hesaplanan faizin ret ve iadesi gereken vergi ile yükümlüye ödenmesi
öngörülmüştür.
Bu düzenleme gereğince yükümlünün ödemek zorunda kaldığı gecikme faizi kendisine
iade edilmesi gereken vergi için hesaplanan tecil faizinden yüksek olmaktadır.
Örneğin 02.03.2005 tarihinden itibaren uygulanan gecikme faizi oranı ülkemizde
aylık yüzde 3, tecil faizi ise aynı tarihten itibaren yüzde 2.5'dir.
Gerçekte faiz; paranın sahibinden başkası tarafından kullanılmasının sahibine
vermiş olduğu zararın karşılığı; yani "tazminat"tır. Söz konusu zarar,
vergilendirme işlemlerinde, devlet yönünden, vergi yükümlülerinin vergi
ödevlerini zamanında ve gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle verginin
zamanında tahakkuk ettirilmemesi; yükümlüler yönünden ise devletin hukuka aykırı
olarak yapmış olduğu vergilendirme işlemlerine dayanarak vergi tahsilatında
bulunması halinde doğmaktadır.
"İdari rejimi" kabul eden hukuk sistemlerinde, idarenin hukuka aykırı işlem ve
eylemlerinden dolayı idare edilenlerin uğrayacakları her türlü zararın tazmini,
"idarenin sorumluluğu" ile ilgili kurallarca sağlanır. Esasen; idari yargının
varlık nedenlerinden biri de budur. İdari yargı, idare edilenlerin, kamu
idaresinin idari nitelikteki eylem ve işlemlerinden doğan zararlarının açık yasa
hükmüne ihtiyaç duymaksızın, kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkelerine göre
giderme olanağına sahiptir.
İdarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin hizmet kusuru oluşturacağı ve bu
işlem ve eylemlerinden doğan zararların, idare tarafından, kusurlu sorumluluk
esaslarına göre tazmin edileceği hususu Danıştay'ca da kabul edilmiştir.
Vergi idareleri de, kuruluş, görev ve yetkileri bakımından birer kamu
idaresidir. Bu bağlamda hizmet kusuru niteliğinde olan hukuka aykırı
vergilendirme işlemlerinden vergi yükümlüleri için doğan zararların, işlemi
yapan vergi idaresi tarafından karşılanması mevcut Anayasal düzenleme ve hukuk
devleti ilkesinin gereğidir.
Yukarıda da açıklandığı üzere Vergi Usul Yasası'nın 112'nci maddesinin üçüncü
fıkrasında, devletin, ikamelen re'sen ve idarece yapılan tarhiyatlara konu
vergileri normal vade tarihinde tahsil edememiş olması sebebiyle uğradığı zararı
karşılayan gecikme faizi oranında ek ödeme öngörmüştür. Gecikme faizinin ilgili
dönemlerde miktarını belirleyen faiz, hukuka aykırı olarak tahsil edilen
vergiler dolayısıyla vergi idareleri tarafından yükümlülere ödenecek maddi
tazminat miktarının, hukuka aykırı olarak tahsil edilen verginin devlet
hazinesinde kaldığı süre için öngörülen gecikme faizinin oranı uygulanarak
hesaplanacak miktar kadar olmalıdır.
Bu görüşten hareket ederek Danıştay Yedinci Dairesi tarafından konuya ilişkin
olarak verilen bir karar uyarınca "Hukuka aykırı olarak yapılan vergi
tahsilatlarında verginin tahsil edildiği tarih ile karar tarihi arasındaki süre
için, Vergi Usul Kanunu'nun 112'nci maddesinin üçüncü fırkasında belirlenen
gecikme faizi oranında faize hükmedilmesi" öngörülmüştür. (Danıştay Yedinci
Daire, E. No: 2001/1208, K. No: 2005/239) (x)
(x) Söz konusu karar Danıştay Dergisi sayı 110'da sayfa 220-224 yayınlanmış
olup, yukarıya özetlenerek alınmıştır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|