Afta süre uzatılır eksiklikler giderilirse Kaynak sorunu biter

 

27.07.2008

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Afta süre uzatılır eksiklikler giderilirse Kaynak sorunu biter

Ekrem Sarısu - 27 Temmuz 2008 - Pazar - Posta

SSK ve Bağ-Kur’a prim borcu olanlar için getirilen ödeme kolaylığı yasasında, kamuoyunda bilinen adıyla Af Kanununda süre yarın akşam mesai saati sonunda bitiyor. Son yıllardaki en başarılı performansı gösteren yasada süre yanlış belirlendiğinden, yetersiz kaldı. Kamuoyu ilk defa bir yasaya bu kadar ilgi ve alaka gösterdi. Bugüne kadar emsali yasalarda görülmeyecek kadar ilgi gören yasada, sürenin mutlaka uzatılması ve yasadaki birkaç eksikliğin düzeltilmesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumlarının kaynak ihtiyacı dahi sona erebilir. Hazineye yük olmaktan çıkabilirler.

Süre neden uzatılmalı


Sosyal güvenlik kurumlarının 45 milyar YTL prim alacağı var(eski para birimimiz ile 45 Katrilyon lira) Kurumun bu kadar alacağı varken, alacağını almadan, Hazineye yük olmasının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Çünkü; Hazine’de bu kurumların açıklarını borç para bularak karşılamaktadır. Alacakları toplamanın maliyeti yüzde 1’i geçmez. Geri ödemesi yoktur. Artı, faiz ödemezsiniz. Oysa; borç aldığınız paranın geri ödemesi vardır. Ayrıca ciddi bir faiz ödersiniz(borçlanma maliyeti tekrar yüzde 20 lere çıkmıştır) Esasında Ülkeyi bu duruma da hesapsız kitapsız yapılan borçlanmalar getirmiştir. Sosyal güvenlik kurumlarının bu günkü halide, hesapsız, kitapsız borçlanmaya en güzel örnektir. 45 milyar YTL alacağın olsun(ki bu tahakkuk etmiş kayıtlardaki alacaktır. Aşağıda izah edildiği üzere, tahakkuk etmemiş bir bu kadar daha alacak olabilir.) Alacağını toplama ve ihtiyaç duyduğun kaynağı borçlanma yoluyla karşıla. Terörle mücadelede şehit verdiğimiz askerimizin, polisimizin, korucumuzun, daha doğmamış çocuklarının geleceğini ipotek koy. Böyle saçma, çağdışı bir yönetim anlayışı olamaz. Tabi’ ki borçlanma da yapılacaktır. Ancak, önce alacağını alacaksın. Diğer iç kaynaklarını harekete geçireceksin. Kamunun sahip olduğu gücünü ve potansiyelini bu yönde kullanacaksın. İşte tam da bu noktada çıkartılan ödeme kolaylığı yasası; sosyal güvenlik kurumlarının alacaklarını tahsil etmek için atılmış çok önemli bir adım. Bugüne kadar son derece başarılı olan ve kısa sürede yaklaşık 10 milyar YTL borcu yeniden yapılandırıp 1.5 milyar YTL kasaya koyan yasanın süre maddesi yanlış düzenlendiğinden, maalesef süre yetersiz kaldı.

Süredeki yanlışlık uzatmayı zorunlu kılıyor

Yasadan yararlanmak için 2 aylık bir süre konulmuş. Ne yazık’ ki benzer yasalarda idareye uzatma yetkisi verilmesine karşın bu defa uzatma yetkisi de verilmemiş.

İki aylık süre de tam da uygulanmadı. Sosyal güvenlik kurumları yasadan ziyade genelgeye göre iş yapıyor. Yasa yürürlüğe girse de sosyal güvenlik kurumu il müdürlükleri, kurumdan genelge gelip şunu şöyle yap, bunu böyle yap demedikten sonra iş yapmazlar. Daha doğrusu yasayı uygulamazlar. Yasa; 26 Mayıs 2008 tarihli Resmi gazetede yayımlanmasına karşın, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlükleri, sosyal Güvenlik Kurumunun 3 Haziran 2008 tarih ve 2008/50 sayılı uygulama genelgesi ellerine ulaşana kadar affı uygulamadılar. Bazı illere genelge yaklaşık 10 Haziran’da ulaştı. Ve ortalama olarak Yasa 10 Haziran’dan sonra uygulanmaya başladı. 45 günlük bir uygulama süresi de yetersiz kaldı. Çünkü, SSK’lıların yaklaşık olarak 1/3 ünün, Bağ-Kur’luların 2/3 ünün prim borcu olduğu ortamda ve aftan yaralanmak için dairede bir dizi iş yapılan ortamda, 45 günlük sürenin hatta birkaç 45 günlük sürenin dahi yetersiz olduğuna hiç kuşku yok. Bu açıdan süreniz uzatılmasında kamu yararı vardır. Süre uzatımı tek maddelik bir yasa düzenlemesi gerektiriyor. Hepsi o.

Zamanlama hatası süre uzatımını zorunlu kılıyor


Türkiye’de para kazanma takvimini herkes bilir. Okullar kapandıktan sonra hasat dönemi başlar. Köylü, üretici, ziraatçı ürününü hasat eder. Eline geçen ürünü satar. Ürünü alan tüccar imalatçıya verir veya ihraç eder. Bu dönemde yurtdışında çalışan işçilerimiz tatillerini geçirmek için gelirler ve para harcarlar. Turizm sezonu başlar. Bu dönem aynı zamanda düğün mevsimidir. Çoğu düğün bu zamanlarda yapıldığından düğün sektörü de paralanır. Yurtdışından gelen turistlerin yaptığı harcamalar, başta turizmci olmak üzere, esnaf, tüccarı paralandır. Bu döngü okullar açılana kadar devam eder. Sonuçta çoğu prim borçlusu olan esnaf, tüccar, çiftçi, turizmci, ihracatçı vb.leri Eylül, Ekim ayına doğru paralanır.

Prim affının, ya yıl sonuna doğru, örneğim Ekim ayında çıkarılması ya da süresinin iki ayla sınırlı olmayıp yıl sonuna kadar yararlanma süresi olması gerekirdi.

Yasanın zamanlama yanlışlığı da süre uzatımını zorunlu kılıyor.

Borçlu ilgisi süre uzatımını zorunlu kılıyor

Af olarak adlandırılan düzenlemenin aslında afla uzaktan ve yakından bir ilgisi yok. Çünkü ödeme kolaylığı getiren yasa ile tek kuruş prim aslı silinmiyor. Silinen adaletsiz, haksız ve hukukiliği her zaman tartışmaya açık olan yüksek oranlı, gecikme cezası ve gecikme zammıdır. Esasında primleri bir müddet sonra ödenemez hale getiren de, gecikme cezası ve gecikme zammı uygulamasıdır. Bugün primini ödeyemeyen, ancak; 8, 10 ay sonra durumunu düzeltip, prim borcunu ödemek isteyen biri, prim borcunun katlandığını görünce ödeyeceği primi de ödemekten vazgeçmektedir. Bu gün aslı 10 bin YTL , gecikme cezası ve gecikme zammı 90 bin YTL olan prim borcu vardır. 10 bin YTL prim aslını ödeyemeyen biri, 90 bin YTL gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte toplam 100 bin YTL yi nasıl ödeyecektir. Veya buna ödemesi nasıl beklenir. Bu kadar para nasıl istenir. İşte, afla belli şartlarda silinen haksız ve adaletsiz gecikme zammı ve gecikme cezasıdır. Örneğin; peşin ödeyenin gecikme zammı ve cezasının yüzde 85’ i silinmektedir.

SSK ve Bağ-Kur prim borçluları yasaya inanılmayacak derecede ilgi gösterdiler. Kamuoyu yeterince aydınlatılmadığından çoğu vatandaşın yasayı kavraması son 20 güne kaldı. 20 günde prim borçlularının taleplerinin karşılanamadı. Vatandaş ilgisini görmek için dairelerin önünden bir kez dahi geçmek yeterli. Yüzlerce metreyi bulan kuyruklar. Sıcağın altında altında bayılanlar, ayılanlar. Günlerce uğraşmasına rağmen daireye daireye dahi giremeyenleri gören yetkililer duyarsız kalamayacak ve süre uzatama yönünde çalışacaklardır.

Kademeli avantaj sağlanarak süre uzatılabilir

Yasayı çıkartanlar süreyi uzun tutarsak veya uzatırsak, vatandaş yine işini son güne bırakır. Dolayısıyla son günlerde yine yığılma olur. Millet olarak işimizi son güne bırakma adetimiz olduğundan, süre uzatmanın faydası olmaz iddiasında da bulunabilir. Bu iddiada da bir miktar haklılık payı olabilir. Ancak, küçük bir düzenleme ile, bu iddia çürütmekte mümkün. Şöyle’ki

Süre uzatımı sırasında küçük bir düzenleme yapılır. Yasadan müracaat tarihine göre, yasadan kademeli yararlanma usulü getirilmesi işlerin son güne bırakılmasını önler. Örneğin; mevcut halinde yasadaki iki aylık başvuru süresi içinde peşin ödeme usulünü tercih edenlerin, gecikme zammı ve gecikme zammının yüzde 85 siliniyor. Ağustos ayında başvuranın yüzde 82 si, Eylülde başvuranın yüzde 80 i, Ekimde Başvuranın yüzde 77 si, Kasımda başvuranın yüzde 73 i Aralık ayında başvuranın yüzde 70’i silinir. Ve geç başvuru yapan daha az avantaj sağlar. Bu mali gücü olanların gecikmeden borçlarını ödemesine yol açarken, mali durumu iyi olmayanların geç olsa da yasadan daha az avantajla yararlanmasına imkan sağlamış olur.

Süre uzatılırken yasadaki birkaç küçük düzeltme tahsilatı patlatır

Son yıllardaki en güzel düzenlemesinde birkaç küçük düzeltme tahsilatı patlatır. Ve sosyal güvenlik kurumlarının kaynak ihtiyacını dahi bitirebilir. Bu düzeltmeleri şu şekilde sıralayabiliriz.

Asıl para kaynağı olan fark işçilikte sürenin Haziran ayıyla sınırlı tutulma yanlışlığı

İnşaat işlerinde ve ihale kanuna tabi işlerdeki fark işçilik tutarı için, aftan yararlanmada süre 30 Haziran 2008 tarihi ile sınırlı tutuldu. Genelgenin de geç çıktığı düşünülürse, inşaat işlerinde ve fark işçilik için işten yararlanma 15, 20 gün bile kalmadı. Oysa, asıl para kaynağı burası. Fark işçilikten alınacak prim devletin kayıtlarında da yok. Çünkü, ortada tahakkuk etmiş bir prim alacağı olmadığından, buradan gelecek para devlet kayıtlarında yer almıyor.

Okurlarımızı biraz aydınlatmakta yarar var. Özel inşaat işlerinde, inşaat maliyetinin belli bir kısmının işçilik tutarı olarak kuruma bildirilmesi ve hesaplanan primin ödenmesi lazım. Aksi takdirde müteahhide(veya inşaatı yapan kişi veya kuruma) ilişiksiz belgesi verilmez. Sigortayla ilişiği kesilmeyen binalara da, belediye inşaat ruhsatı vermez. Bu nedenle büyük kent merkezlerindeki binaların çok büyük bir kısmının iskan ruhsatı yoktur. Af yasasnın, özel inşaat işlerinde ve 5734 sayılı ihale kanuna tabi işlerde fark işçilikler için aftan yararlanma süresini Haziran ayı ile sınırlı tutması, çok büyük tutarda para toplanmasına, hem de kayıtlarda alacak görünmeyen para toplanmasına mani olmuştur. Bazı düzenlemeleri anlamak mümkün değil. Başvuru süresi en uzun olması gereken fark işçiliklerde başvuru süresi 15, 20 günden bile kısa olmuştur. İskansız binaların iskana kavuşması için af kanunu bir fırsattır. Süre yıl sonuna kadar uzatılırsa ve kamuoyu yeterince aydınlatılırsa, ruhsatsız binalar aftan yararlanıp, sigorta ilişiğini kesmek için kuyruğu girer. Sosyal güvenlik kurumları da kayıtlarında dahi görünmeyen büyük miktarda bir kaynak elde etmiş olur.

Süre uzatımı destek primini patlatır

Türkiye’de emeklik sadece güvencedir. Hiç kimsenin ayağını uzatarak hayatının kalan kısmında emekli aylığı ile geçinerek sağlaması mümkün değildir. Hemen hemen her emekli çalışmak zorunda. Yani emeklilik döneminde de aktif çalışmasını devam ettirmektedir.

Emeklinin çalışması bir Türkiye gerçeğidir. Sosyal güvenlik kurumları bu konuya uyanarak 8 Eylül 1999 dan itibaren Bağ-Kur emeklilerine, 2 Ağustos 2003 den itibaren de diğer sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanlara, sosyal güvenlik destek primi ödeme zorunluluğu getirdi. Destek primi, Bağ-Kur’dan emekli olup, faaliyetine devam edenlerin emekli aylığından kesildiğinden burada bir sorun yok. Olsa da çok az. Asıl sorun, SSK, Emekli Sandığı ve özel vakıf emekli sandıklarından emekli olup, Bağ-Kur’lu olmayı gerektiren faaliyette bulunanlarda. Bunlar Bağ-Kura tescilini yaptırarak, her ay Bağ-Kur 12 nci gelir diliminin yüzde 10 oranında(bugünkü verilere göre aylık yüzde 75.10 YTL) prim ödemeleri gerekiyor. Ancak, gerek etkin denetim olmaması, gerekse halen kamuoyunun destek primindeki bilgisizliği veya yetersiz bilgisi, bu kişilerin destek primi ödemeden çalışmasına yol açıyor.

Destek primi af kanundan yararlanıyor. Ancak bu şekilde Bağ-Kura kayıt olmadan çalışanların aftan yararlanmak için, öncelikle Bağ-Kura tescilini yaptırması lazım. Tescil işlemi de oldukça uzun işlem gerektiriyor. Sosyal güvenlik kurumu il müdürlüklerine giriş çıkış dahi mümkün olmadığından, destek primini af kanundan yararlanarak ödemek isteyenler maalesef bu haktan yararlanamadılar. Dolayısıyla devlet bu kadar paradan mahrum oldu. Destek primi de aynen fark işçilikte olduğu gibi kayıtlarda yer almıyor. Neden, yer almıyor. Çünkü, destek primi ödemek zorunda olan kaydını yaptırmadığından, prim tahakkuk ederek kayıtlara geçmemiş ondan yer almıyor. Süre uzatılır ve destek primi ödeme zorunluluğu olanlardan ödemeleri primler geçmişe yönelik tahsil edilirse, ciddi kaynak yaratılmış olur.

Süre uzatımında İsteğe Bağlı Sigortalının haksızlığı giderilmeli

İsteğe bağlı sigorta prim borcu Af kapsamında. Yani aftan yararlanıyor.ancak, yararlanma sigortası devam ettiği sürece olan prim borcu ile sınırlı. Bunu bilmeyen İsteğe bağlı sigortalılar koşarak, af kapsamında prim borçlarını ödemeye gittiğinde acı süprizle karşılaşıyorlar. Sigortalılıkları kapatıldığından aftan yararlanamayacakları gerçeği ile yüz yüze geliyorlar. Çünkü, üç ay art ardına prim ödemeyenin sigortası kapatılıyor. Bağ-Kurda da üç aydan fazla prim borcu olanın sigortası kapatılıyor. Bu durumun afla bir ilgisi yok. SSK ve Bağ-Kur yasalarından kaynaklanıyor.

Bu durum şu şekilde adil olmayan bir sonuç doğuruyor. Bağ-Kura kayıt olup, tek kuruş prim ödememiş. Hatta Bağ-Kurun önünden bile geçmemiş biri, tahakkuk etmiş prim borçlarını af kapsamında ödeyerek emekli olabilirken, İsteğe bağlı sigortalı 1,2 senelik borcunu dahi

Ödeyemiyor. Bu nasıl adalet. Biri 20 yıllık prim borcunu topluca ödeyebilirken, isteğe bağlı sigortalı üç ay prim ödemedi diye dosyası kapatılıyor ve aftan yararlanamıyor. Hani Anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesi.Kişilerin kanun önünde eşitliği nerede kaldı. Bu nasıl kanun önünde eşitlik. Bağ-Kur sigortalısı 20, 25 yıllık prim borcunu af kapsamında öderken isteğe bağlı sigortalı 4 aylık bile prim borcu ödeyemiyor.

Süre uzatımı sırasında, isteğe bağlı sigortalı için bir geçici madde düzenlemesiyle dosyalarının kapatıldığı tarihten itibaren prim tahakkukuna ve aftan yararlanılması olanak sağlanması halinde, hem eşit ve adil bir uygulama getirilmiş olur. Hem de ciddi tutarda kaynak yaratılmış olur. Fark işçilikler ve destek primi gibi kayıtlarda olmayan kaynak. Yani kurum alacaklarına ilave bir kaynak. Ne güzel. Hem sigortalı memnuniyeti hem bol para. Süreyi uzat kaynak ihtiyacını gider….

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz.

 

Ekrem Sarısu

 

Okunma: 1274

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Afta süre uzatılır eksiklikler giderilirse Kaynak sorunu biter