Afta süre uzatımı ne kadar ve nasıl olmalı

 

01.08.2008

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

Afta süre uzatımı ne kadar ve nasıl olmalı

Ekrem Sarısu - 01 Ağustos 2008 Cuma - Posta

SSK ve Bağ-Kur’a prim borcu olanlar için getirilen ödeme kolaylığı yasasında, kamuoyunda bilinen adıyla Af Kanunundan yaralanma süresi 28 Temmuz 2008 de sona erdi. Yasadan yaralanmak için belirlenen sürenin iki ayla sınırlı tutulması, kurumun uygulama genelgesini geç çıkartması ve kamuoyunun yeterince aydınlatılmaması gibi nedenlerden dolayı, süre yetersiz kalmış ve son günlerdeki yoğunluk ve izdihamdan dolayı çok borçlu daireye dahi giremediğinden, yasadan yararlanamamıştı. Kamuoyunun çok büyük ilgi ve alaka gösterdiği yasanın büyük hedeflere ulaşması süre nedeniyle engellendi. Başta esnaf ve sanatkârların temsilcisi olan TESK olmak üzere, adeta toplumun tüm kesimlerinde süre uzatma talebi geldi. Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Faruk Çelik bu taleplere duyarsız kalmadı ve sürenin uzatılması için çalışma başlattı.

AF Kanunun başarısı süre uzatmayı zorunlu kılıyor

Sosyal güvenlik kurumlarının 45 milyar YTL prim alacağı var(eski para birimimiz ile 45 Katrilyon lira) Kurumun bu kadar alacağı var. Kurum bu alacakları, tüm çabalarına rağmen bir türlü toplayamıyor. Tam olarak bir ay gibi kısa süre uygulanan Af Kanunu ile bu alacakların çok büyük bir bölümünün toplanabileceği anlaşıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yapmış olduğu açıklamaya göre; Af kapsamında, 1 milyon 168 bin 341 kişi, toplam 18.4 milyar YTL(eski para birimimize göre18.4 Katrilyon lira) prim borcu yapılandırıldı. 1.9 milyar YTL(1.9 milyar lira) kasaya girdi. Önümüzdeki bir ay içinde 5.4 milyar YTL(5.4 katrilyon lira) daha kasaya girecek.

Aftan yararlananlardan toplam olarak 11.2 milyar YTL(11.2 katrilyon lira) tahsil edilecek. Borçlana maliyetinin yüzde 20 lere ulaştığı bir ortamda, bu kadar büyük tutarda alacağınızı tahsil etmekten daha güzel ne olabilir. O zaman yapılacak şey, toplumun isteklerini dikkate alarak bir af kanunundan yararlanma süresini uzatmak ve aftan yararlanamayanlara yeni bir şans vermek. Tabiî ki prim alacaklarını toplamak içinde kamuya yeni bir imkân yaratmak.

Süre uzatımı ne kadar olmalı

Aftan yararlanmada sürenin belirlenmesi basit bir tarik saptama değildir. Sürenin belirlenmesi ülkedeki ekonomik, sosyolojik gerçeklerinin yakından bilinmesiyle de ilgisi olan hassan bir konudur. Ve yasanın başarısıyla bire bir doğru orantılı olan bir konudur. Çok güzel düzenlemeler içeren bazı yasaların, yanlış süre belirlenmesinden dolayı başarılı olmadığı, buna karşın çok da iyi düzenlemeler içermeyen yasaların doğru süre belirlenmesinden dolayı başarılı olduğu bilinen ve görülen bir durumdur. Bu açıdan Af Kanununda süre uzatılırken

Ülkemizde esnafın, tüccarın, sanatkârın, çiftçinin eline para geçtiği dönem dikkate alınmalı ve uzatma süresi ona göre belirlenmelidir. Türkiye’de para kazanma döneminin ne zaman olduğunu herkes bilir. Okullar kapandıktan sonra hasat dönemi başlar. Köylü, üretici, ziraatçı ürününü hasat eder. Eline geçen ürünü satar. Ürünü alan tüccarda belli süre içinde ürünü ya işleterek ya da aynı şekilde iç veya dış piyasaya satar. Bu dönemde yurtdışında çalışan işçilerimiz tatillerini geçirmek için gelirler ve para harcarlar. Turizm sezonu da okulların kapanması ve açılması arasında faaliyetini yoğunlaştırır. Turizmcilerinde yıl sonuna doğru eline para geçer. Bu dönem aynı zamanda düğün mevsimidir. Düğünlerin çoğu bu zamanlarda yapıldığından, düğünlere iş yapan esnafta paralanır. Yurtdışında çalışan işçilerinizde yine bu dönemde Türkiye’ye ve ekonomiye ciddi katkı sağlarlar. Bu döneme denk gelen iki dini bayramı da unutmamak gerekir. Başta ulaştırma sektörü olmak üzere gıda, giyim vd. sektörler bayramlarda para kazanır. Bu döngü okullar açılana kadar devam eder. Sonuçta çoğu prim borçlusu olan esnaf, tüccar, çiftçi, turizmci, ihracatçı vb.leri Eylül, Ekim ayına doğru paralanır.

Dolayısıyla Afta süreyi yıl sonuna kadar uzatmakta yarar var. Nitekim, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu başkanı Bendevi Pandöken’de günlerden üyelerinin çoğunun prim borcu olduğunu, ancak; sürenin hem yetersiz olmasından hem de esnafın paralandığı tarihten önce belirlenmesinden dolayı, aftan yararlanamadığı belirtiyor. Ve afta sürenin yıl sonuna kadar uzatılmasını istiyor. İstemeden öte uzatılması için geçe gündüz çalışıyor. Nitekim, Dün TBMM sinde grubu olan tüm Partilerin yetkilileriyle bire bir görüşmeler yaptı ve sürenin uzatılması için söz aldı. Üyesi esnafın sorunlarını kendisine dert eden dostum Palandökenin tek endişesi, uzatma süresinin 20 gün, 40 gün gibi kıssa tutulma ihtimali. Palandöken’de üyeleri olan esnaf ve sanatkarın eline yaptıkları işlere göre Eylül ayından başlayarak yıl sonuna kadar iş mevsimi olduğunu ve prim borçlarını bu aylarda ödeyebileceklerini belirterek, sürenin yıl sonuna kadar uzatılması halinde üyelerinin borçlarını sıfırlayacağını belirtiyor. Ülkemizin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olan TESK başkanının gçrüşlerini ve taleplerini dikkate alarak süreyi yıl sonuna kadar uzatmakta yarar var.

Kademeli avantaj sağlanarak süre uzatılabilir

Millet olarak işimizi son güne bırakma adetimiz , süre uzatmada tedirginliğe yol açıyor. Yasayı çıkartanlar; süreyi uzun uzatırsak uzatalım, vatandaş yine işini son güne bırakır. Dolayısıyla son günlerde yine yığılma olur. Onun için süre fazlada uzatılmamalı düşüncesine kapılabilir. Bu düşüncede bir miktar haklılık payı olduğuna hiç kuşku yok. Ancak, küçük bir düzenleme ile, bu konudaki endişeler giderilebilir. Şöyle’ ki süre uzatımı sırasında küçük bir düzenleme ile, prim borçlusuna başvuru tarihine göre, farklı avantajlar sağlanır. Ve sağlanacak avantajlarla erken müracaat teşvik edilir.

Örneğin; mevcut halinde yasadaki iki aylık başvuru süresi içinde peşin ödeme usulünü tercih edenlerin, gecikme zammı ve gecikme zammının yüzde 85 silindi. Süre yıl sonuna kadar uzatılır;

-Ağustos ayında başvuran ve Eylül ayı sonuna kadar prim aslı ile Ağustos sonuna kadar hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 18 ini ödeyenlerin, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 82 si,

- Eylül 2008 ayında başvuran ve Ekim ayı sonuna kadar prim aslı ile, Eylül ayı sonuna kadar hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının zammı cezasının yüzde 20 sini ödeyenlerin, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 80 si,

- Ekim 2008 ayında başvuran ve Kasım ayı sonuna kadar prim aslı ile, Ekim ayı sonuna kadar hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının zammı cezasının yüzde 23 ünü ödeyenlerin, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 77 si,

- Kasım 2008 ayında başvuran ve Aralık 2008 ayı sonuna kadar prim aslı ile, Kasım ayı sonuna kadar hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının zammı cezasının yüzde 25 sini ödeyenlerin, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 75’i,

- Aralık 2008 ayında başvuran ve Ocak 2009 ayı sonuna kadar prim aslı ile, Aralık ayı sonuna kadar hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının zammı cezasının yüzde 30 unu ödeyenlerin, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 70 i,

Terkin edilir. Yani silinir. Bu şekilde hem başvuru ve ödeme tarihine göre farklı avantajlarla erken ödeme teşvik edilir. Hem de ödeme tarihine göre kendi içinde adalet sağlanmış olur.

Süre ne kadar uzun tutulursa Hazine o kadar karlı çıkar. Sonuçta borçlanarak elde edeceği kaynağı alacağını tahsil ederek sağlıyor. Bundan daha güzel ne olabilir. Başbakanın sık sık dile getirdiği gibi “Kazan Kazan” formülü de işletilmiş olur. Hem Devlet kazanır. Hem vatandaş.

Süre uzatılırken yasadaki eksiklikler giderilirse kaynak patlaması olur

Son yıllardaki en güzel düzenlemesi olan Af Yasasında birkaç küçük düzeltme tahsilatı patlatır. Ve sosyal güvenlik kurumlarının kaynak ihtiyacını dahi bitirebilir. Bu düzeltmeleri şu şekilde sıralayabiliriz.

Asıl para kaynağı olan fark işçilikte süre yıl sonuna kadar uzatılmalı

İnşaat işlerinde ve ihale kanuna tabi işlerdeki fark işçilik tutarı için, aftan yararlanmada süre 30 Haziran 2008 tarihi ile sınırlı tutuldu. Genelgenin de geç çıktığı düşünülürse, inşaat işlerinde ve fark işçilik için işten yararlanma 15, 20 gün bile kalmadı. Oysa, asıl para kaynağı burası. Fark işçilikten alınacak prim devletin kayıtlarında da yok. Çünkü, ortada tahakkuk etmiş bir prim alacağı olmadığından, buradan gelecek para Devletin kayıtlarında yer almıyor.

Özel inşaat işlerinde, inşaat maliyetinin belli bir kısmının işçilik tutarı olarak kuruma bildirilmesi ve hesaplanan primin ödenmesi lazım. Aksi takdirde, SSK müteahhide(veya inşaatı yapan kişi veya kuruma) ilişiksiz belgesi vermez. Sigortayla ilişiği kesilmeyen binalara da, belediye inşaat ruhsatı vermez. Bu nedenle büyük kent merkezlerindeki binaların çok büyük bir kısmının iskân ruhsatı yoktur. Af yasasının, özel inşaat işlerinde ve 5734 sayılı ihale kanuna tabi işlerde fark işçilikler için aftan yararlanma süresini Haziran 2008 ayı ile sınırlı tutması, çok büyük tutarda para toplanmasına, hem de kayıtlarda alacak görünmeyen para toplanmasına mani olmuştur. Süre yıl sonuna kadar uzatılırsa ve kamuoyu yeterince aydınlatılırsa, ruhsatsız binalar aftan yararlanıp, sigorta ilişiğini kesmek için kuyruğu girer. Sosyal güvenlik kurumları da kayıtlarında dahi görünmeyen büyük miktarda bir kaynak elde etmiş olur.

İsteğe Bağlı Sigortalının haksızlığı giderilmeli

İsteğe bağlı sigorta prim borcu Af kapsamında. Yani aftan yararlanıyor. Ancak, yararlanma sigortası devam ettiği sürece olan prim borcu ile sınırlı. Çünkü, üç ay art ardına prim ödemeyenin sigortası kapatılıyor. Bağ-Kurda da üç aydan fazla prim borcu olanın sigortası kapatılıyor. Bu durumun afla bir ilgisi yok. SSK ve Bağ-Kur yasalarından kaynaklanıyor.

Bu durum şu şekilde adil olmayan bir sonuç doğuruyor. Bağ-Kura kayıt olup, tek kuruş prim ödememiş. Hatta Bağ-Kurun önünden bile geçmemiş biri, tahakkuk etmiş prim borçlarını af kapsamında ödeyerek emekli olabilirken, İsteğe bağlı sigortalı 1,2 senelik borcunu dahi

Ödeyemiyor. Bağ-Kur’lu 20 yıllık prim borcunu topluca ödeyebilirken, isteğe bağlı sigortalı üç ay prim ödemedi diye dosyası kapatılıyor ve aftan yararlanamıyor. Bu durum Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı. Bağ-Kur sigortalısı 20, 25 yıllık prim borcunu af kapsamında öderken isteğe bağlı sigortalı 4 aylık bile prim borcu ödeyemiyor.

Süre uzatımı sırasında, isteğe bağlı sigortalı için bir geçici madde düzenlemesiyle dosyalarının kapatıldığı tarihten itibaren prim tahakkukuna ve aftan yararlanılması olanak sağlanması halinde, hem eşit ve adil bir uygulama getirilmiş olur. Hem de ciddi tutarda kaynak yaratılmış olur. Fark işçilikler ve destek primi gibi kayıtlarda olmayan kaynak. Yani kurum alacaklarına ilave bir kaynak. Ne güzel. Hem sigortalı memnuniyeti, hem bol para. Süreyi uzat kaynak ihtiyacını gider…

Süre uzatımı ve kamuoyu aydınlatmasıyla destek primini de patlar

Türkiye’de hemen hemen her emekli çalışmak zorunda. Yani emeklilik döneminde de aktif çalışmasını devam ettirmektedir. 8 Eylül 1999 dan itibaren Bağ-Kur emeklilerine, 2 Ağustos 2003 den itibaren de diğer sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanlara, sosyal güvenlik destek primi ödeme zorunluluğu getirildi. Destek primi, Bağ-Kur’dan emekli olup, faaliyetine devam edenlerin emekli aylığından kesildiğinden burada fazla sorun yok. Asıl sorun, SSK, Emekli Sandığı ve özel vakıf emekli sandıklarından emekli olup, Bağ-Kur’lu olmayı gerektiren faaliyette bulunanlarda. Bunlar Bağ-Kura tescilini yaptırarak, her ay Bağ-Kur 12 nci gelir diliminin yüzde 10 oranında(bugünkü verilere göre aylık yüzde 75.10 YTL) prim ödemeleri gerekiyor. Ancak, gerek etkin denetim olmaması, gerekse halen kamuoyunun destek primindeki bilgisizliği veya yetersiz bilgisi, bu kişilerin destek primi ödemeden çalışmasına yol açıyor.

Destek primi af kanundan yararlanıyor. Ancak bu şekilde Bağ-Kura kayıt olmadan çalışanların aftan yararlanmak için, öncelikle Bağ-Kura tescilini yaptırması lazım. Tescil işlemi de oldukça uzun işlem gerektiriyor. Aftan yararlanma süresinde sosyal güvenlik kurumu il müdürlüklerine giriş çıkış dahi mümkün olmadığından, destek primini af kanundan yararlanarak ödemek isteyenler maalesef bu haktan yararlanamadılar. Dolayısıyla devlet bu kadar paradan mahrum oldu. Destek primi de aynen fark işçilikte olduğu gibi kayıtlarda yer almıyor. Çünkü, destek primi ödemek zorunda olan kaydını yaptırmadığından, prim tahakkuk ederek kayıtlara geçmemiş. Süre yıl sonuna kadar uzatılır ve kamuoyu yeterince aydınlatılırsa, geçmişe yönelik kayıt ve prim tahsilatı olacağından kayıtlarda yer almayan ciddi oranda kaynak yaratılmış olur...

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd. Şti - Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına Hoş Geldiniz.

 

Ekrem Sarısu

 

Okunma: 1317

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Afta süre uzatımı ne kadar ve nasıl olmalı