|
SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU
İş güvenliği uzmanlığı sertifikası şartı 20
Ocak 2006 tarihine kadar aranmayacak
İbrahim Işıklı - e-mail:
ibrahimis@hotmail.com - 09 Şubat 2005 Çarşamba - Dünya
İki hafta önceki yazımda, 4857 sayılı İş Kanunu
ile sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan
fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş güvenliği ile görevli mühendis
veya teknik elemanların çalıştırılması zorunluluğu getirildiğini, "İş Güvenliği
ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'in" 20.01.2004 tarih ve 25352
sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı, bu yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren
bir yıl süre ile iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlar için iş
güvenliği uzmanlığı sertifikası şartı aranmayacağının hükme bağlandığını,
belirlenen bir yıllık süre 20.01.2005 tarihinde dolduğunu, dolayısıyla
20.01.2005 tarihinden itibaren sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi
çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde
üniversitelerin kimya, makine, maden, jeoloji, metalürji, endüstri, elektrik,
elektronik, inşaat, fizik, jeofizik, bilgisayar, tekstil, petrol, uçak, gemi,
çevre, gıda mühendisliği ve mimarlık bölümleri ile ziraat fakültelerinin tarım
makineleri bölümünden mezun iş güvenliği uzmanı çalıştırılması gerektiğini
yazmıştım.
Ancak, 04.02.2005 tarih ve 25717 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle
yapılan değişiklikle İş Güvenliği ile Görevli Mühendis veya Teknik Elemanların
Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
kapsamındaki işyerlerinden 20/1/2006 tarihine kadar iş güvenliği ile görevli
mühendis veya teknik elemanlar için iş güvenliği uzmanlığı sertifikası şartı
aranmayacağı hükme bağlanmıştır. Yani, 20/1/2006 tarihine kadar iş güvenliği ile
görevli mühendis veya teknik elemanlar için iş güvenliği uzmanlığı sertifikası
şartı aranmayacaktır.
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Yasası'nda bazı öneriler
5084 sayılı yasanın uygulanmasında karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik
olarak bazı düzenlemeler yapılması düşünülmektedir. Bu bağlamda, uygulamada
görülen ve mutlaka giderilmesi gereken yanlışlıklarla ilgili bazı önerilerimiz
aşağıda açıklanmıştır.
5084 sayılı yasanın en önemli eksiklerinden birisi, kademeli bir düzenleme
getirmemesiydi. 5084 sayılı yasa kapsamına giren 36 ilden Anadolu'nun batısında
yer alan illere çok sayıda yatırım başvurusu yapılmasına rağmen, özellikle Doğu
ve Güneydoğu illerinde yasadan yararlanmak için ya hiç başvuru olmaması ya da az
sayıda yatırım başvurusu olduğu görülmektedir. Aslında Doğu ve Güneydoğu
illerinde istihdamı artırmak ve göçü önlemek için çıkarılan yasada, kademeli bir
sistemin getirilmemiş olması yatırımları batıdaki, teşvikten yararlanan illere
kaydırarak yeni göçlere neden olmaktadır. Yani, kapsamdaki illerden Düzce'de de
Hakkari'de de aynı şartlarla teşvik sistemi işletiliyor, mükelleflere destek
sağlanması yatırımların doğal olarak Düzce'ye kaydırılmasına yol açmaktadır.
Bunun önlenmesi için bir kademeli teşvik sistemi getirilmelidir. Yani, fert
başına gayrisafi yurt içi hâsıla tutarının 1500 USD'nin altında olduğu iller
yararlandırılacaksa, bu illerden fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla tutarı
1300-1500 USD olanlar için daha düşük teşvik oranları (örneğin yüzde 40),
1100-1299 USD olanlar iller için biraz daha fazla teşvik (örneğin yüzde 60) ve
1099 USD altındaki iller için ise en fazla teşviğin (örneğin yüzde 80)
sağlanması halinde yasa amacına uygun olarak işleyecektir. Aynı şekilde, 1500
USD'nin üzerindeki iller de kapsama alınacaksa yukarıda sayılan her üç grup
yeniden değerlendirilmelidir.
5084 sayılı kanunda, Sosyal Sigortalar Kurumu'na 01.10.2003 tarihinden önce en
son verilen bordronun esas alınacağı öngörülmüş olup, bu yasa çıkarılmadan önce
o bölgelerde yatırım yapan işletmeler için cazip bir durum söz konusu
olmamıştır. Bu nedenle, daha önceden bu bölgeye yatırım yaparak bir anlamda
elini taşın altına koyan işletmeler de en azından belirli oranlarda kapsama
alınarak teşvikten yararlandırılmalıdır.
Söz konusu yasanın sadece mükelleflerin kendileri tarafından ilgili kurumlara
bildirilen personeli kapsaması, bunun dışında 506 sayılı yasanın 79. maddesi
uyarınca hizmet tespit ilamları veya yapılan teftiş ya da kontroller sonucunda
işyerlerinde çalıştıkları tespit edilenlerin bu yasadan yararlandırılmaması
etkili olacaktır. Ayrıca, primlerin de, ödenmesi gereken ayın sonuna kadar
ödenmesi halinde teşvikten yararlandırılması tahsilat sorununu da çözecek,
primlerin zamanında ödenmesini teşvik edecektir.
5084 sayılı yasanın diğer bir eksik yanı da, aynı il içindeki aşırı gelişmiş bir
ilçenin, o ilin 1500 doların üzerine çıkarması nedeniyle yasa kapsamı dışında
kalmasıdır. Örneğin, Kırklareli gerçekte ekonomik olarak son derece yetersiz ve
fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla tutarının 1500 USD'nin çok altında
olmasına rağmen, Lüleburgaz ilçesi nedeniyle 5084 sayılı yasadan
yararlanamamaktadır. Bu da haksızlıklara neden olmaktadır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik
Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|