|
SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU
SGK açıkları kapatmanın yolunu buldu!
İbrahim Işıklı - 13 Ekim 2010 Çarşamba - Dünya
Sakın yanlış anlaşılmasın, daha çok kişiyi
sosyal güvenlik şemsiyesi altına aldığı ve sosyal güvenlikteki fuzuli
harcamaları önleyerek SGK açıklarının kapatılacağını sanmayın.
Son 17 yılda bütçeden aktarılan tutarın güncellenmiş değerinin, Ağustos 2010
sonunda 305.5 milyar dolar olan devletin brüt iç ve dış borç stokunu aşarak
352.2 milyar dolara ulaştığı göz önünde bulundurulduğunda konunun ciddiyeti daha
açık bir anlaşılacaktır.
Bu açıklar yama tutmaz düşüncesindeyseniz size katılmamak mümkün değil elbette.
Daha önce de çeşitli tarihlerde eleştirmiştik. Şu SGK'nın öyle bazı uygulamaları
var ki, anlamak mümkün değil. Haksız, hukuksuz, mesnetsiz, vicdansız ve adeta iş
adamını, sigortalıyı, mali müşaviri canından bezdiren, bu kadar da olmaz ki
dedirten o kadar çok yanlış var ki, hangi birini yazalım.
Bundan 10 ay kadar önce, 20 Ocak 2010 tarihli köşe yazımda, "Eksik günde
kantarın topuzu kaçtı" başlıklı bir yazı yazmıştım. O kadar çok mail aldım ki
anlatamam. Yüzlerce mali müşavirden, uygulamacıdan, iş adamından edindiğim
izlenime göre, bu uygulama sosyal güvenlik getirmekten öte, SGK açıklarını
kapatma amacı taşıyor.
Gerçekten de, 30 gün çalışıp 5-10 gün sigortalı gösterilen gariban işçinin
hakkını korumaktan öte, yapılan hataları veya kurumun kendi hatalarını adeta bir
gelir kapısı olarak görme anlayışı var.
Mevzuata göre, aylık prim ve hizmet belgesi ile birlikte ay içinde otuz günden
az çalışan veya eksik ücret ödenen sigortalılara ilişkin;
a) Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri
hekimlerinden alınmış istirahatlı olduğunu gösteren raporu,
b) Ücretsiz veya aylıksız izinli olduğunu kanıtlayan izin belgesi,
c) Disiplin cezası uygulaması, gözaltına alınma ile tutukluluk hâline ilişkin
belgeleri,
ç) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi,
d) İşverenin veya sigortalının imzasını da taşıyan puantaj kayıtları,
e) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler nedeniyle
işyerinde faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini gösteren ilgili
resmî makamlardan alınan yazı örneği,
sigortalıların eksik gün bildirimine ilişkin bilgi formu (Ek-10) ekinde SGK'ya
verilmesi veya Acele Posta Servisi, iadeli taahhütlü ya da taahhütlü olarak
gönderilmesi gerekiyor. Ancak eksik gün bildirimine ilişkin bilgi formu (Ek-10)
ekinde SGK'ya verilmesi yetmiyor. Bir de her gün SGK'nın bu belgeleri
kaybetmemesi için dua etmeniz gerekiyor. Verdiğiniz formu veya eki belgeleri SGK
çalışanları kaybetti ise ya da bulamadıysa sizi yüklü para cezaları ve
çalıştırmadığınız dönemlerin primlerini yatırmak bekliyor.
Örneğin bir inşaat yaptırdınız ve eksik gün bilgi formu ile eki belgeleri yasal
süresinde SGK müdürlüğüne verdiniz, aradan 10 yıl geçtikten sonra SGK müdürlüğü
sizin verdiğiniz eksik günleri kaybetti ise yandınız.
Yukarıda sayılan hâllere ilişkin belgelerin geriye yönelik olarak her zaman
düzenlenebilir nitelikte olanları, aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi
gereken süreden sonra verilmesi hâlinde işleme konulmuyor. Bu durumların
dışındaki otuz günden az çalışılan sürelere ait geçerli belgeleri belirlemeye
görünürde SGK Yönetim Kurulu yetkili.
Ancak, SGK müdürlükleri yetkiyi kendi üzerlerine almış, farklı bir konu çıkınca
görüş almaya gerek bile görmüyor. Nasıl olsa hesap soran, işlemi yapan memur
doğru mu yaptı, yanlış mı yaptı denetleyen yok. Evrak kayboldu deseniz inanan
olmaz.
Açıklar sadece eksik günle kapanmıyor. Bir de yan baktın, telefonumu açmadın
cezası var. Örneğin bir SGK personeli sizden zaman zaman hizmet aldığınız bir
şirketle sözleşmenizi istedi ve siz de sözleşmeniz olmadığını, ihtiyaç
duyduğunuzda fatura mukabili hizmet aldığınızı söylediğinizde, bu sizi
kurtarmıyor. Zira, sizi denetleyen kişi her yapılan işte sözleşme olması
zorunluluğu olduğuna inanıyorsa yandınız. Bu yüzden işletmenize ekmek alırken,
taksiye binerken, şirketinizdeki kapı kollarını değiştirirken sözleşmenizi ibraz
etmenizi isterse şaşırmayın.
Ya da hiçbir yerde yazmamasına rağmen ücreti, fazla mesaiyi, aile ve çocuk
yardımını kalem kalem bankaya yatırmadığınız için ek prim talep ederlerse onlara
da kızmayın.
Çünkü, SGK'da çalışmak için sosyal güvenlik bilmeye gerek yok. Önemli olan
sistemin kendini bir şekilde devam ettirmesi değil mi zaten.
Açıkları kapatmanın da en kolay yolu kümesteki kazlardan bir tüy fazla yolmak.
Ha bir tüy eksik, he bir tüy fazla, ne fark eder?
Hata yapan işverenlere ceza yazan SGK, kendi personeli hata yaptığında da aynı
sorumluluğu gösterse her şey daha düzgün yapılmaz mı?
Hiç hesap sorulmayınca etraf ali kıran, baş kesen doluyor. Var olan dosyalar
kayboluyor, verilmiş formlar bulunamıyor, belgeler eksik çıkıyor. Daha sonra
canları isterse aynı dosyalar beş dakika sonra raftan alınıp getiriliyor. Nasıl
olsa bu işin hesabını sorabilecek kimse yok.
Öte yandan öyle de olsa, böyle de olsa açıklar kapanıyor. SGK yönetimini
uyarmakta bize düşüyor. Vatandaşın optimum ceza düzeyi doldu, daha fazla
tahammül gücü kalmadı. Ya mevzuatınızı değiştirin, ya personelinizin mevzuata
uyup uymadığını denetleyin. SGK açıklarını bu şekilde kapatmaktan vazgeçin.
Vatandaşı "git mahkemeye, derdini hakime anlat" zorbalığından kurtarın.
İktisadi Dayanışma
Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti
- Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına
Hoş Geldiniz
|