Fesih hakkının kötüye kullanılması ve kötü niyet tazminatı ödenmesi zorunluluğu

 

20.07.2005

 

Arşiv Arama

 

Önceki Sayfa

 

SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU

Fesih hakkının kötüye kullanılması ve kötü niyet tazminatı ödenmesi zorunluluğu

İbrahim Işıklı - e-mail: ibrahimis@hotmail.com - 20 Temmuz 2005 Çarşamba - Dünya

4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesinde, 4857 sayılı kanunun 18. maddesinin birinci fıkrası uyarınca aynı kanunun 18, 19, 20 ve 21'inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödeneceği, fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektireceği hükme bağlanmıştır.

Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32'nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

Uygulamada bu tazminat, "kötüniyet tazminatı" olarak adlandırılmaktadır. Yargıtay'a göre, kötüniyetli feshin kabulü için işçinin şikayet yoluna başvurusunun haklı veya haksız olmasının, kural olarak bir etkisi yoktur. Kötüniyet tazminatı ödenen hallerde işveren, 4857 sayılı kanunun 18, 19, 20 ve 21'inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesini fesih bildirimi yoluyla kanunda gösterilen usul ve sürelere uygun olarak sona erdirmekle birlikte fesih hakkını kötüye kullanmaktadır. Dolayısıyla, ortada ihbar tazminatı ödenmesini gerektiren bir durum olmamakla birlikte, kötüniyet tazminatı ödenmesini gerektiren bir durum bulunabilir. İşveren, hem bildirim sürelerine uymamış hem de akdi kötüniyetli olarak feshetmişse ihbar ve kötüniyet tazminatlarının ayrı ayrı hesaplanıp ödenmesi gerekir.

2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31. maddesinin 3. fıkrasında, işverenin, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, işin sevk ve dağıtımında, işçinin mesleki ilerlemesinde, işçinin ücret, ikramiye ve primlerinde, sosyal yardım ve disiplin hükümlerinde ve diğer hususlara ilişkin hükümlerin uygulanması veya çalıştırmaya son vermesi bakımından herhangi bir ayrım yapamıyacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin 5'inci fıkrasında ise işçilerin, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin rızasıyla iş saatleri içinde, işçi sendika ve konfederasyonlarının faaliyetlerine katılmalarından dolayı işten çıkarılamayacakları veya herhangi bir nedenle farklı muameleye tabi tutulamayacakları belirtilmiştir.

Belirtilen bu yükümlülüklere işverence uyulmayarak, iş sözleşmesinin feshi dışında, yukarıda beliritlen üçüncü ve beşinci fıkra hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde, işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilecektir. Sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı iş sözleşmesinin feshi halinde ise 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18, 19, 20 ve 21. madde hükümleri uygulanır. Ancak tazminat tutarı bir yıllık ücret tutarından az olamaz.

Kötüniyet tazminatı, işçi açısından elde edilen bir gelirdir. Ancak elde edilen bu gelirin vergilendirilecek bir gelir olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde ücretin tanımı yapılırken, elde edilen gelirin "hizmet karşılığı" olması gerektiği açıkça ortaya konulmuştur. Aksine bir düzenleme olmadığı sürece, elde edilen gelirin ücret kapsamında değerlendirilmesi ancak hizmet karşılığı elde edilmesi halinde mümkün olacaktır. Kötüniyet tazminatında ise elde edilen gelirin (tazminatın) hizmet karşılığı olmadığı, işverence fesih hakkının kötüye kullanıldığı durumlarda ödendiği açıktır. Bu nedenle, işçiye "kötüniyet tazminatı" olarak yapılacak ödemelerin gelir vergisi kapsamında değerlendirilmesi ve stopaja tabi tutulması söz konusu değildir.

Aynı anda hem ihbar tazminatı, hem de kötüniyet tazminatı ödenmesi gerekebilir. Yani, işveren hem bildirim sürelerine uymamış hem de akdi kötüniyetli feshetmişse ihbar ve kötüniyet tazminatlarının ayrı ayrı hesaplanıp ödenmesi gerekecektir. Buna göre, işveren bildirim sürelerine ilişkin ücret kadar bir tutarı "ihbar tazminatı" olarak işçiye ödeyecek ve bu tutar üzerinden stopaj yapacak; bildirim sürelerine ilişkin ücretin üç katı tutarında bir miktarı da "kötüniyet tazminatı" olarak ödeyecek, ancak ödenen bu tutar üzerinden herhangi bir stopaj yapmayacaktır.

İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30

 

İbrahim Işıklı

 

Okunma: 5145

Diğer Yazıları

 


Yazarın En Çok Okunan 5 Yazısı

 

Fesih hakkının kötüye kullanılması ve kötü niyet tazminatı ödenmesi zorunluluğu