|
SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU
İş kazasında üçüncü kişinin işvereninin
sorumluluğu
İbrahim Işıklı - e-mail:
ibrahimis@hotmail.com - 30 Kasım 2005 Çarşamba - Dünya
Üçüncü kişinin işvereni, (bu kimse aynı zamanda iş kazası veya meslek
hastalığına tutulan sigortalının işvereni de olsa) üçüncü kişinin neden olduğu
zarardan ancak kendisinin de kusurlu bulunması durumunda sorumlu olması söz
konusu olacaktır. Aksi halde, üçüncü kişinin işvereninin kusursuz sorumluluğu
söz konusu olmamakta, diğer bir ifadeyle, işverenin, çalıştırdığı kişiden dolayı
sorumlu tutulabilmesi için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana
gelmesinde çalıştırdığı kişinin kusurlu bulunması yeterli olmayıp; onun kusuru
ile birlikte işverenin kendisinin de kusurlu bulunması gerekmektedir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı, ya da suç
sayılan bir eylemi bulunmayan işveren, çalıştırdığı kişinin kusuruna karşın
kendi kusuru yoksa sorumlu tutulması mümkün olmayacaktır.
Ayrıca, Borçlar Kanunu'nun 55. maddesinde; "Başkalarını istihdam eden kimse,
maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri
esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki, böyle bir zararın vuku
bulmaması için hal ve maslahatın icab ettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu
yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını
ispat ederse mesul olmaz. İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararı
ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır" denilerek istihdam edenlerin sorumluluğu
çerçevesinde üçüncü kişilerin işverenlerine rücu edilmesine imkan tanındığından,
SSK üçüncü kişilerin işverenlerine rücu ederek masraflarını tahsil etmektedir.
Bağ-Kur'da isteğe bağlı sigortalıların borçlanması
Bağ-Kur Kanunu, 19.04.1979 tarih ve 2229 sayılı kanunun 34. maddesiyle eklenen
ek geçici 4. madde ile isteğe bağlı sigortalılardan 04.05.1979 tarihinde kadın
iseler 40, erkek iseler 45 yaşını geçenlere borçlanma olanağı tanınmıştır.
İsteğe bağlı sigortalı olanlardan 4.5.1979 tarihinde kadın iseler 40, erkek
iseler 45 yaşını geçenler, sigortalı oldukları tarihten geriye doğru 10 yıllık
sürenin tamamını sigortalılığın tescilinden itibaren bir yıl içinde talepte
bulunmak kaydıyla borçlanabilmektedirler.
Bağ-Kur ile diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmeti bulunanlar ancak 10
yıla tamamlayacak süreyi borçlanabileceklerdir. Borçlanılan süreler, yaşlılık
aylığı bağlanmasında, ancak borcun bittiği tarihten itibaren bir yıl geçtikten
sonra prim ödeme süresi olarak değerlendirilecektir.
Borçlanma primleri talep tarihindeki basamak ve prim tutarları üzerinden
hesaplanır ve sigortalılığın başlangıç tarihinden itibaren 2 yıl içerinde
ödenir. Borçlanma tutarını ödemeden vefat edenlerin hak sahipleri ödeme süresi
içinde borçlanma tutarını ödeyebilir. Belirtilen süre içerisinde borçlarının
tamamen ödenmemesi halinde, borçlanma talepleri geçersiz sayılmaktadır.
22.3.1985 tarihinden önce borçlanılmış ve 3165 sayılı kanuna göre borçlanılacak
süreler, diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi bir işe girerek o kanuna tabi
kurum ve kuruluşlardan aylığa hak kazananların 24.5.1983 tarih ve 2829 sayılı
kanun hükümlerine göre, birleştirilecek hizmetlerine dahil edilemez. Bu suretle
dikkate alınmayan sürelere ait borçlanma primleri, talep halinde sigortalıya
veya mirasçılarına geri verilmektedir.
Yurtdışından isteğe bağlı sigortalı olanların borçlanmaları da yukarıdaki
esaslara göre yapılmakta ancak, borçlandıkları süreye ait primlerin, Maliye
Bakanlığı tebliğlerine göre döviz olarak ödenmesi gerekmektedir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd.Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|