|
İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK
( Soru ve Cevap)
Toplu işçi çıkarma hükümlerine uymamanın
yaptırımı
Resul Kurt - info@resulkurt.com - 22
Eylül 2006 Cuma - Dünya
Daha önce, 1475 sayılı İş Kanunu'na göre, topluca veya bir ay içinde toplam en
az on işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi toplu işçi çıkarma olarak
değerlendirildiği halde, 4857 sayılı yeni İş Yasası'nda, işyerinde çalışan işçi
sayısı;
a) 20 ile 100 işçi arasında ise en az 10 işçinin,
b) 101 ile 300 işçi arasında ise en az yüzde on oranında işçinin,
c) 301 ve daha fazla ise en az 30 işçinin,
işine 17'nci madde uyarınca ve bir aylık süre içinde aynı tarihte veya farklı
tarihlerde son verilmesi toplu işçi çıkarma sayılmıştır. Herhangi bir neden ile
toplu işçi çıkarmak durumunda kalan işverenlerin bu durumu en az otuz gün
önceden bir yazı ile işyeri sendika temsilcilerine, ilgili bölge müdürlüğüne ve
Türkiye iş Kurumuna bildirmek zorundadır. Yapılacak bildirimde, işçi çıkarmanın
sebepleri, bundan etkilenecek işçi sayısı ve grupları ile işe son verme
işlemlerinin hangi zaman diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin bulunması
zorunludur.
Kanunun toplu işçi çıkarma hükümlerini düzenleyen 29. maddesine göre, işveren
toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde aynı nitelikteki
iş için yeniden işçi almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları tercihen
işe çağırmak durumundadır.
İşyerinin bütünüyle kapatılarak kesin ve devamlı suretle faaliyete son verilmesi
halinde, işveren sadece durumu en az otuz gün önceden ilgili bölge müdürlüğüne
ve Türkiye İş Kurumu'na bildirmek ve işyerinde ilan etmekle yükümlüdür. İşveren
toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde aynı nitelikteki
iş için yeniden işçi almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları tercihen
işe çağırır.
Mevsim ve kampanya işlerinde çalışan işçilerin işten çıkarılmaları hakkında,
işten çıkarma bu işlerin niteliğine bağlı olarak yapılıyorsa, toplu işçi
çıkarmaya ilişkin hükümler uygulanmaz.
İş Kanunu'nun 100. maddesine göre, 29'uncu maddedeki hükümlere aykırı olarak
toplu işçi çıkaran işveren veya işveren vekiline 2006 yılında işten çıkardığı
her işçi için 312.-YTL para cezası verileceğinden, toplu işçi çıkarmaya ilişkin
işlemlerde dikkat edilmesi gerekecektir.
Çalışmayan işçinin sigorta primi yatabilir mi?
Halen şirket ortaklığımdan dolayı Bağ-Kur kapsamında sigortalıyım. Bağ-Kur'dan
önce 3101013841720 sigorta sicil numarası ile 21.10.1981 tarihinde başlayan ve
1984 yılında biten sigortalılığım mevcuttur.
2004 yılında Bağ-Kur İl Müdürlüğü'ne başvurarak SSK'da geçen hizmetlerimin
birleştirilmesini istedim. Gerekli yazışmalar yapıldıktan sonra hizmetlerim
birleştirildi ama bu arada ilginç bir durum ortaya çıktı "Ben sigortalı olarak
çalıştığım işyerimden 1984 yılı sonunda ayrıldıktan sonra bu işyerinde 1987/03
döneminde 60 gün, 1988/02 döneminde 60 gün sigortalı gösterilmişim. Bu konuda
benim hiçbir bilgim bulunmamaktadır. SSK İl Müdürlüğü Bağ-Kur'a yazmış olduğu
cevap yazısında benim hizmetlerimin 1988 yılına kadar aralıksız (prim günüm
olmamasına rağmen) devam ettiğini bildirmiş. Bağ-Kur İl Müdürlüğü de bu yazıya
istinaden benim 1985 yılında vergi dairesi kaydı ile başlayan sigortalılığımı
iptal ederek 01.07.1988 tarihinden itibaren başlatmıştır. Burada benim yaklaşık
olarak 3,5 yıl kaybım olmaktadır. Acaba kurumların yaptığı uygulama doğru mudur?
çakışan hizmetten dolayı silinen hizmetlerimin ihyası mümkün müdür? Sizin
değerlendirmenize göre ne zaman emekli olabilirim?
Cemil Aydınlar
Değerli okurumuz, Türkiye'de sigortalıların hangi sosyal güvenlik kuruluşunun
kapsamında bulunacağı statülerine göre belirlenmiştir. Bağımsız çalışanlar,
esnaf ve sanatkarlar Bağ-Kur, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak
çalışanlar TC Emekli Sandığı ve bir hizmet sözleşmesine dayanarak sigortalı
olarak çalışanlar ise SSK tarafından sosyal güvenceye kavuşturulmaktadırlar.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 2. maddesinde; "Bir hizmet akdine
dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre
sigortalı sayılırlar" denilmek suretiyle sigortalılık kavramına açıklık
getirilmiş ve kimlerin SSK'ya tabi sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.
506 sayılı kanuna tabi sigortalı sayılmak için gereken ana koşul,
çalıştırılanların yapmakta oldukları işi bir iş sözleşmesine dayalı olarak
yapmalarıdır. Diğer iki koşul ise işin işverene ait işyerinde veya işverenin
talimatları doğrultusunda başka bir yerde yapılması ile çalışanın 506 sayılı
kanunun 3. maddesinde sayılanlar arasında bulunmamasıdır. 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu'nun 6. maddesinde, çalıştırılanların, işe alınmalarıyla
kendiliğinden sigortalı olacağı, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında
sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı tarihten itibaren
başlayacağı, dolayısıyla sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve
vazgeçilemeyeceği belirtilmiş bulunmaktadır. Bu hükümler karşısında, bir
kimsenin sigortalı sayılması için işverenle arasında hizmet akdi bağının
bulunması yeterli olmaktadır. Bu şartların bulunmadığı durumlarda
sigortalılıktan söz edilemeyecektir.
İşverenler, işe aldıkları işçileri bildirmek zorunda oldukları gibi, işten
ayrılan işçileri de bildirmek zorundadır. Ancak, sizin 1984 yılında ayrıldığınız
işyerinizden henüz çıkışınız yapılmamıştır. SSK Müdürlüğü, sizin dosyanıza
baktığında halen işyerinizden çıkışınızın yapılmadığını, dolayısıyla iş
sözleşmenizin devam ettiğini kabul ettiğinden 1984 yılından sonraki çalışmaları
da dikkate almış. Çünkü kamu kurumları yasal belgelere göre işlem yapmak
zorundadır. Bu durumda sizin yapmanız gereken hem işveren hem de SSK aleyhine iş
mahkemesinde dava açarak, işten çıkış tarihinizi tespit ettirip iş sözleşmesine
bağlı çalışmadığınız 1987-1988 yıllarındaki hizmetlerinizi iptal ettirmektir.
Bağ-Kur'dan emekli olabilmeniz için 25 tam yıl prim ödemeniz gerekmektedir.
Oysa, son 3,5 yıl SSK'na prim ödemeniz halinde (21.10.2006 tarihinden sonra)
SSK'dan emekli olabilirsiniz.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|