|
İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK
İşe iade davası açan işçinin dava sürerken vefat etmesi
Resul Kurt - info@resulkurt.com - 06
Ağustos 2010 Cuma - Dünya
İş güvencesi, kapsamda olan işçinin geçerli bir neden olmadan işveren tarafından
işten çıkartılamayacağı anlamına gelmektedir. Bir başka ifade ile, işçinin keyfi
nedenlerle işten çıkartılması iş güvencesi ile önlenmek istenmiştir.
Ancak bugün geldiğimiz noktada iş güvencesinin bu amacının aşıldığı ve boşta
geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatının adeta işçiye ikinci, üçüncü
bir parasal hak gibi düşünüldüğü görülmektedir.
Bunun en güzel örneğini işe iade davası açan işçinin dava devam ederken vefat
etmesi halinde Yargıtay'ın verdiği kararlarda görmekteyiz.
Yargıtay önceleri (Yargıtay 9.D. 06.11.2006 gün 2006/20109 E. 2006/29326 K.) söz
konusu kararda aynen; "4857 sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesine göre
mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işçi kesinleşen kararın
tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvurmak
zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan
fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçlan ile
sorumlu olur. Buna göre işçinin işe başlatmama tazminatı ile çalıştırılmadığı en
çok dört aylık ücret ve diğer haklara hak kazanması için kesinleşen işe iade
kararının tebliğinden itibaren on iş gün içinde işe başlamak için işverene
başvurmak zorundadır. Aksi halde, işverence yapılmış olan fesih geçerli hale
gelir. Somut olayda davacı işçi yargılama sırasında ölmüş olduğuna göre işe
başlamak için işverene başvurması imkansız hale gelmiştir. Bu nedenle, ölen
işçinin mirasçıları yönünden boşta geçen en çok dört aylık ücret ve diğer
hakların hüküm altına alınması hatalıdır." denilmek ölen işçinin mirasçıları
yönünden boşa geçen en çok dört aylık ücret ve diğer hakların verilmesine gerek
olmadığını hükme bağlamıştı.
Ancak Yargıtay daha sonra verdiği kararlarda (Yargıtay 9.D. 15.9.2009 gün, E.
2009/21710, K. 2009/22886) bu görüşünden dönmek suretiyle farklı bir görüş
sergilemiştir. Söz konusu Yargıtay kararında; "Öncelikle belirtmek gerekir ki,
somut olay yönünde uyulan bozma ilamına uygun yapılan araştırmaya göre davacı
işçi yönünden fesih için geçerli bir nedenin bulunmadığı belirlenmiş olup, somut
olayın özelliği dikkate alındığında mahkemenin bu yöndeki kararı dosya içeriğine
de uygundur.
Öte yandan, iş sözleşmesinin işçinin ölümü ile sona (Bk. m.347/1) erdiği
konusunda bir kuşku bulunmamaktadır.
İşçinin ölümü halinde kıdem tazminatının mirasçılara geçtiği (İş. Kan. 14)' de
bir gerçektir. O halde dava konusu haklar irdelenmelidir.
Türk Medeni Kanunu'nun 599'uncu maddesine göre kanunda öngörülen ayrık durumlar
saklı kalmak üzere mirasçılar miras bırakanın alacaklarını doğrudan doğruya
kazanırlar.
Davacı işçinin iş sözleşmesi 01.12.2006 tarihinde iş yerinde yeniden yapılanma
ve alt işveren uygulamasına gidilmesi nedeniyle feshedilmiştir. Dava 13.12.2006
tarihinde açılmıştır. Davacı yargılama sırasında ölmüştür.
Davacı davayı açmayla işe iade iradesini belirtmiştir. Amaç işe iade edilmek ve
edilmemesi halinde akçalı haklardan yararlanmaktır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında belirtilen dört
aya kadar ki boşta geçen süreye ilişkin ücret diğer haklar işverenin işe
başlatma veya başlatmamaya bağlı bir sonuç değildir.
Ölüm olgusu bir hukuki ilişkide aleyhe olarak yorumlanmamalıdır. İşçi ölmeseydi
ne tür davranışına üstünlük tanınacak idiyse, öngörülen bu davranışa hukuki
sonuç bağlanmalıdır. Öte yandan bir yasa yorumlanırken yasanın konuluş amacı
dikkate alınmalıdır. Yasadaki işe iade hükümleri işçinin işe iadesini
amaçlamıştır. Ölüm olaylarına nasıl bir sonuç bağlayacağı yasada belirtmediğine
göre bu boşluğu doldurmak yargıcın görevidir. ( TMK m.I/2 ) yargıç burada kanun
Koyucu olarak davranmalıdır.
Davacı işe iade davasını açarken feshin geçerli bir nedene dayanmadığını iddia
etmiştir. Geçersiz fesih var ise ölüm tarihine kadar ki boşta geçen süre
ücretine yasal 4 aylık sınırlama dikkate alınarak hükmetmelidir. Böyle bir sonuç
genel olarak yasanın amacına da uygundur. Aksi halde işverenin haksız davranışı
işçinin ölümü nedeniyle karşılıksız kalmaktadır. Bu durumda adalet duygusunu
incitir.
Geçerli nedene dayanmayan feshin tespiti ile yetinilmesi, ölen işçinin
mirasçıları yönünden hiçbir imkan sağlamayacaktır. Oysa konu, sosyal güvenlik
haklarını da ilgilendirmektedir. 4 aya kadar ücret ve diğer haklar yönünden
Sosyal Güvenlik Kurumu'na prim yatırılması ve ölen işçinin mirasçılarının buna
göre sosyal güvenlik haklarından yararlanması gerekir.
İşe iade yargılaması sırasında işçinin ölümü daha önce dairemiz önüne uyuşmazlık
olarak gelmiş ve işçinin ölümü sebebiyle işe başlama yönünde başvuruda
bulunulmasının imkansız olduğu gerekçesiyle boşta geçen süreye ait ücret
isteklerinin reddine karar veriliştir. (Yargıtay 9.D. 06.11.2006 gün 2006/20109
E. 2006/29326 K.) Konu, temyize konu olayda dairemizce bir kez daha etraflıca
değerlendirilmiş ve yukarıda belirtilen gerekçelerle işe iade yargılaması
sırasında ölen işçi yönünden 4 aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer
haklara dair isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Böyle olunca işçinin ölümü feshi izleyen 4 ay geçtikten sonra gerçekleşmiş
olmakla, ölen işçinin mirasçılarına 4 aylık süre için boşta geçen süreye ait
ücret ve diğer hakların ödenmesi gerekir."
Görüleceği üzere iş güvencesi uygulamasında iş sözleşmesinin geçerli bir neden
olmadan feshedilmesi halinde işe iade davası açan işçinin dava sürerken vefat
etmesi halinde 4 aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların
verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
İktisadi Dayanışma
Gazetecilik Matbaacılık ve Danışmanlık Ltd.Şti
- Türkiye' nin En Büyük Mevzuat Portalına
Hoş Geldiniz.
|