|
Atina’ ya Sefer Var
Cevdet Akçakoca - Yeminli Mali Müşavir
23 Şubat 2006 - Perşembe - Bursa
akcakoca@superonline.com - Tel.0224 233 28
20 - Fax 0224 23328 20
09-12 Şubat 2006 tarihleri arasında
Yunanistan’da Atina' daydım. Bu seyahati özellikle bölümler halinde anlatmak
isterim. İyi bazı dersler çıkacağı düşüncesindeyim.
1- Başlangıç
Gazetelerde bir ilan gördüm. THY ile bütün Avrupa 199 Euro. İlan ilgimi çekti.
Bu sırada oğlum işleri için Atina’ya gidecekti. Hazır Schengen vizem de var. Ben
de yeni bir ülkenin arka sokaklarını dolaşayım dedim. Biletim alındı. Ertesi gün
yeni bir promosyon ilanı: 09-14 Şubat arası sevgililer günü promosyonu. Avrupa
veya dünyanın her yerine bir kişi eşini (1) Bir Euro’ya götürebilecek. İlgili
seyahat firmasıyla görüştüm, doğru mu diye? Doğruymuş.
Hemen eşimi aradım. Onun da Schengen vizesi hazırdı. (1) Euro verdik ve biletini
aldık. İnternette bir de otel bulduk. Ver elini İstanbul, sonra Atina.
2-Atina:
Havaalanından otobüsle Syntagma meydanına geliş. Karşıda en büyük bina,
zannedersem Parlemento. Sonra otele gitmek için (1.) taksiye biniş. Şoför,
elindeki Atina detaylı harita kitabına rağmen yolu bilmiyor. (Aynı İstanbul
gibi). İniyoruz. İkinci bir taksi ve 5 Euro’ya oteldeyiz. O gün biraz dinlenme
ve iş görüşmeleri.
Gece Psiri’de bir Yunan Tavernası. Bu arada tavernalar arasında gezerken çiçek
satan Çingeneler (hadi Roman diyelim de kibarlık etmiş olalım.) Türkçe
konuşuyoruz. Anında “Abey, abey, alsana karıcına çiçekçaaz” diye peşimize
takılıyorlar.
Gece eğlence, Türkçe parçalarla bitiyor. Musakkalar, cacıklar, köfteler, Yunan
salatası, Grek (Türk) kahvesi ile devam edip bitiyor.
3- Boş saat, gezi, alışveriş, keşif:
Eşimle haritaları elimize alıyoruz. Önce yön tayinleri, sonra bir taksi
çağırıyoruz. Atina’nın Nişantaşına. Yani Kolanaki’ye gideceğiz. Bir kırmızı
ışıkta durduk. Şoför, isterseniz burada inin dedi. Arkadan da ambulans geliyor.
Taksimetre 4.53 Euro yazmış. 20 Euro veriyorum. 10 Euro kağıt para ve bir büyük
bir küçük para alıyorum. İniyoruz. Avucuma bakıyorum 5.5 Euro değil 2+1=3 Euro
vermiş. 2.5 Euro kazıklandık. Ama, akşama durakta hesabını sorarım diyorum.
Yürümeye ve gezmeye başlıyoruz. Atina’nın meşhur bir büyük mağazasına giriyoruz.
Eşimle Türkçe konuşurken bir hanım, gözleri gülerek bize bakıyor. Lafa
karışıyor. İstanbul’da doğmuş, Atina’da yaşıyor. Ve bizleri çok seviyormuş.
Fırsat buldukça İstanbul’a geliyor. İstanbul dünyanın en güzel şehri diyor.
Ermou Caddesi, Monastraki, Psiri, Hint ve Pakistanlılar mahallesi ve yürüyerek
otelimiz. Gece yine aynı Yunan tavernasına gidiyoruz. Taksi, sabah bize kazık
atan taksi durağından geliyor. Şoföre, durağınız benden fazla para aldı diyorum
ve şoför para almadan bizi istediğimiz yere götürerek durağının şanını koruyor.
4- Geri dönüşten bir gün önce
Cumartesi günü 11.Şubat artık şehri iyice öğrendik. Otelden yaya çıkıyoruz. Taa
Ermou Caddesi’ne yürüyoruz. Gezerek Monastiraki’ye geliyoruz. Manastıra ve
karşıdaki Cami’ye bakıyoruz. Çevredeki küçük dükkanları, meşhur bit pazarını
şöyle bir dolaşıyoruz.
Metro’ya biniyoruz. The Mall adında şehir dışında büyük bir alışveriş merkezi
açılmış. Burayı göreceğiz. Metro, hafif raylı sistem, bazen açıkta gidiyor.
Bütün Avrupa şehirlerindeki gibi duvarlara eciş, bücüş çizimler yapılmış,
yazılar yazılmış. Alışveriş merkezini geziyoruz. İpekyol, İnci gibi Türk
mağazaları da var ve tıklım tıklım dolu. Ev eşyası satan home-store mağazasının
önünde oturmak istiyorum. Eşime sen git bak diyorum ki.... orada oturan bir
hanım; “gel, gel diyor. Konuşmanızı duydum, gelinimi, kızlarımı ve komşularımı
gönderdim. Siz gidin, ben hemşehrilerimi gördüm, onlarla konuşacağım” dedim
diyor. Gelin sizinle konuşalım diyor. Yine Türkiyeli, İstanbullu bir rum hanım.
Bir şeyler atıştırmak için üst kata çıkıyoruz. Bizdeki büyük alışveriş
merkezleri daha iyi. Çünkü burada tuvaletlerin yarısı bozuk. Ancak, insanların
bize yaklaşımı çok iyi.
Daha sonra geri dönüyoruz.
5- Atina’nın arka sokakları
Benim ve eşimin yıllardır süren bir alışkanlığı var. Hangi ülkeye giderseniz
gidin o ülkeyi veya herhangi bir şehri öğrenmek için parlak caddelerin dışındaki
sokak ve caddeleri de gezmelisiniz.
a) Bu ülkede de Çinli, Senegalli, Pakistan ve Hindistanlı işportacılar var ve
polis veya zabıtayı gözleyip kaçıyorlar.
b) Bu ülkede de Pakistanlılar, Hintliler mahallesi ve dükkanları var.
c) Yunanlılar dükkanlarını erkenden kapatıyor.
d) Burada Pireos Caddesinde ve ara sokaklarda yüzlerce Çinli dükkanı var.
Çinliler:
- Satışta mümkünse fiş vermiyorlar.
- Hava kararınca, kara naylon torbalarla işportaya çıkıyorlar veya işportacılara
mal satıyorlar.
- Akşam (9) dan sonra dükkanını kapatan Çinliler belirli dükkanlarda
toplanıyorlar.
Benim komplo teorime göre amirleri vasıtasıyla, hükümetlerine rapor sunuyorlar.
6-Dönüş:
Pazar günü raylı sistemle havaalanına geliyor ve rahat bir yolculukla Türkiye’ye
dönüyoruz. Bu arada raylı sistemlerinin Kore’den alınmış olduğunu ve çok güzel
olduğunu da görüyoruz.
İşte size bir anı.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|