|
Atina' ya Sefer 2 (2007)
Cevdet Akçakoca - Yeminli Mali Müşavir - 23 Şubat 2007 Cuma - Bursa
2006 yılında yine THY’nin bir promosyonu ile Atina’ya gitmiş ve bu konuda bir
yazı yazmıştım. 2007 yılında da THY’nin sevgililer gününde Avrupa’ya eşler (1)
Euro kampanyasından yararlanalım dedik. Yine Atina’da karar kıldık ve 12-17
Şubat 2007 de bir Atina seyahati yaptık.
Atina’nın şehir olarak karşılaştırması:
Kesinlikle sokak düzeni, temizlik gibi konularda Bursamız daha üstün. Bir çok
Avrupa şehirlerinde olduğu gibi duvarlar acayip yazı ve çizimlerle kirlenmiş
durumda. Bazı Atinalılar özellikle askeri dönemde böyle bir şey yoktu. Sizin
ülkenizde de yoksa askerler mi hakim diyorlar. Hayır diye cevap veriyoruz.
Bu sene binalar biraz daha fazla yenilenmeye ve boyanmaya başlamış. Çinli
işportacılar daha fazla dükkan sahibi olmuş ve Çinli işportacılar azalmış,
Afrikalı zenci işportacılar çoğalmış. Fiyatlar artmış. Aşağı yukarı %10 artmış
diyorum. Otel, gıda ve ulaşımda.
Gelelim bazı maceralara.
Bu seyahate çıkmadan önce de çizgi romanlarımı sattım ve seyahat masrafları
buradan çıktı. Yanımda bilgisayarımı da götürdüm. Fakat kablosuz internet çok
pahalı idi. Ancak Syntagma Meydanında ücretsizdi.
Yine bir akşam Kolonou caddesi civarında kablosuz internet ararken bir dükkana
girdim. Çocuklar, galiba Türksün Türkçe konuşabilirsin dediler. Nereli
olduklarını sordum. Iraklıyız dediler. Öyle ise Türkmensiniz dedim. Hayır Kürdüz
dediler. Biraz şakalaştık güldük. Dükkandan çıktım. Yanda bir kalabalık. Yandaki
dükkanın üzerinde kırmızı, sarı, yeşil renkler, malum posterler ve Kürdistani
yazıyor. İyi yere düşmüşüm ha. Yalnız sıradan Yunanlılar bu olaylardan rahatsız.
Neyse o akşam geçti. Ertesi gün 15.Şubat Apo’nun yakalanma yıldönümü. Eşimle
Athinas caddesinde yürüyoruz. Bir kalabalıkla karşılaştık. 250-300 kişi
ellerinde malum bayrak ve posterler. Yürüyor ve bağırıyorlar. Ben biliyorsunuz
çizgi roman da okuyan bir kişiyim. Türk anadan, Türk babadan Bulgaristan da
doğan, anneannesi Çerkez olan bir Türkoğlu Türküm. Bu grubun yanında yürürken
homurtularım yükselmeye başladı. Bir Türk cihana bedeldir biliyorsunuz. Tam
hazırlandım, şu 300 kişiyi önüme katayım ve Yunanlıları da bu dertten kurtarayım
dedim. Ancak eşim, kolumdan tuttuğu gibi beni bir marketin taa bodrumuna kadar
indirdi. Böylece yürüyen grup mu kurtuldu ben mi anlayamadım. Takdiri size
bırakıyorum.
Türk – Rumlar
Bir sabah bir dükkana girdim. Dükkan sahibi az sonra Türkçe konuşmaya başladı.
1972 de gelmiş. Çok baskı yapıldığı için İstanbul kapalı çarşıdaki dükkanını
kapatmış gelmiş. 35 yıldır Türkiye’ye gelmemiş. Kınalı adalı imiş. Müşterek bir
dostumuzdan bahsettik. O dostumuz çok büyük adam olmuş, çok zengin olmuş, eski
arkadaşları ona ulaşamıyormuş. Ben görüştüğümüzü söyledim. Size bravo dedi ve bu
arada sen müslümansın aman burada et yeme dedi. Arada kaçanı Allah affeder
dedik. Sonra o gün akşama doğru Manastraki meydanında bir şeyler yiyelim dedik
ve makarna söyledik. Özellikle et veya domuz eti istemediğimizi belirttik. Adam
inadına domuz etli sosu üzerine dökmüş getirdi. Ben kızgınlığımı sert bir
şekilde dışa vurmak üzere idim ki tatlı bir ses Türkçe olarak
- Size yardım edebilirim dedi.
Böylece çok güzel bir aile ile tanıştık. Dedeleri Bursa Susurluk (Gürsu) dan
gitmişler. Büyükanneleri 95 yaşında ölünceye kadar tek bir kelime Yunanca –
Rumca konuşmamış. Bursa’da İpekböceği besliyorlarmış. Şimdi aile Kavalada
oturuyor. Kızları Türk dili ve edebiyatı konusunda üniversitede öğretim üyesi.
Kendilerini Türkiye’ye davet ettik.
Maalesef, Türkiye’den gidenlere Türk diyor ve sevmiyorlarmış. Türkiyenin AB’ye
girmesi ile dünyanın merkezi olacağı ve İstanbulun dünyanın merkez şehri
olacağını düşünüyorlardı.
Gelelim fatura ve vergi meselesine
Bu yazımızı vergi haftası içinde yazıyorum. Yunanistandaki ve bütün AB
uygulamalarını düşünüyorum. Bir çay bile içerken önce fiş geliyor, bir bardak
içinde, bir kutu içinde zarif bir şekilde. Herkes faturasını fişini veriyor –
alıyor.
Bizde de ücretlilere vergi iadesi kalktı. Bir çok kişi fiş fatura almamaya
başladı. Bunu yapmayalım ne olur, fatura ve fişimizi alalım. Medeniyetin ve
güçlü devletin esası bu. Vergimizi verelim. Bu Atina seferinde de bunu gördüm.
Vatandaşlık görevimiz, vergimizi doğru olarak vermek ve herkesin vermesini
sağlamaktır.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|