|
Tahsilat Genel Tebliğine
Göre Anonim Şirket Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
Cevdet Akçakoca Yeminli Mali Müşavir - 02
Eylül 2007 Pazar - Bursa
30.Haziran.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Seri A No. 1
sayılı Tahsilat Genel Tebliğinin bütün tüccar, sanayici, muhasebeci ve şirket
ortaklarını ilgilendiren, birçok yasadaki hükümleri birarada inceleyen çok güzel
bir düzenleme yaptığından bahsetmiştik. Sözkonusu tebliğle ilgili bu ikinci
yazımızda kanuni temsilcilerin sorumluluğu ile ilgili kısmı yine çok az bir
yorumla aşağıda sunmaktayız.
1. 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde kanuni temsilcilerin
sorumlulukları düzenlenmiştir. Madde başlığında yer alan “kanuni temsilciler”
ifadesi; tüzel kişilerin, küçüklerin ve kısıtlıların kanuni temsilcilerini,
tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenleri, yabancı şahıs veya kurumların
Türkiye’deki mümessillerini kapsamaktadır.
6183 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde, Kanunun 1 ve 2 nci maddeleri kapsamına
giren alacaklar amme alacağı olarak tanımlanmış, amme borçlusu veya borçlu
teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişileri ve
bunların kanuni temsilcilerini veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi
sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği
hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanunun amme borçlusu saydığı kanuni temsilcilerin kimler olduğu ve
sorumluluklarının şekli Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu
ve ilgili diğer mevzuatta belirlenmiştir.
Buna göre, ilgili mevzuatta belirlenen tüzel kişiliği haiz kuruluşlar için
ayrıca ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen
ana sözleşmelerinde ve bu sözleşmelerde aynı usulle yapılan değişikliklerde
tayin edilen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi
ile amme alacağının ödenmesinden de sorumlu tutulmuşlardır.
Diğer taraftan, kanuni temsilcilerin sorumluluğuna ilişkin olarak 213 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesinde de aynı içerikte hükümler yer almaktadır.
Tebliğin bu hükmü kanuni temsilcileri tam bir açıklıkla belirtmiştir.
Görüldüğü üzere kanuni temsilcilerin ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret
Sicili gazetesinde ilan edilmiş olması büyük önem taşımaktadır.
2. 6762 sayılı Kanunun 317 nci maddesinde; “Anonim şirket idare meclisi
tarafından idare ve temsil olunur.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, anonim
şirketin kanuni temsilcisi idare meclisi, bir diğer ifade ile yönetim kuruludur.
Kanunun 317 nci maddesi hükmü genel kuralı belirtmekte, ancak vazifelerin azalar
arasında ne şekilde taksim olunacağı 319 uncu maddede düzenlenmektedir.
Anılan maddede, “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları
arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı
tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti
verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya
bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri
bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine
salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317 nci madde hükmü
tatbik olunur.” hükmü yer almaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 319 uncu madde hükmü, yönetim kuruluna ait olan şirketi
temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az
biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim
kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas
üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile sorumlu müdürlere
devredilebileceğine ilişkindir.
Buna göre, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uygulamasında kanuni
temsilci, şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını
esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi
verilmiş kişi veya kişiler olacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da idare ve temsil yetkisi
verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden
birisi olmasıdır.
3. Türk Ticaret Kanununun 323 üncü maddesinde, idare meclisinin şirketi temsile
salahiyetli kimseleri tescil edilmek üzere ticaret siciline bildireceği, temsil
salahiyetine müteallik kararın noterlikçe tasdik edilmiş suretinin de sicil
memuruna verilmesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre;
- Temsil salahiyetine ilişkin noter tasdikli yetkili organ (yönetim kurulu veya
genel kurul) kararı,
- Şirketi temsil salahiyeti verilen kişilerin kimler olduğu,
hususlarının ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması gerekmektedir. Aynı
Kanunun 38 inci maddesi gereğince de bu tescilin ilan tarihinden itibaren hüküm
ifade edeceği tabiidir.
Türk Ticaret Kanununun 321 inci maddesinde, “Temsile salahiyetli olanlar
şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri
şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler.
Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm
ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin
işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan
edilen tahditler muteberdir...” hükmü yer almaktadır.
Bu madde ile temsil salahiyetinin kapsamına işaret edilerek, temsile salahiyetli
olanların şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm işleri ve tüm hukuki
işlemleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu salahiyetin kapsam olarak
sınırlandırılamayacağı ifade edilmektedir.
Bu durumda, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinin uygulamasında, 319
uncu madde hükmüne göre temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni
temsilci kabul edilebilmesi için, şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm
işlemlerde tam yetkili olmaları zorunludur.
4. Türk Ticaret Kanununa ilişkin yukarıda yer verilen açıklamalar dikkate
alınarak, bir anonim şirketin kanuni temsilcileri;
a) Öncelikle şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerinden birinin veya
birden fazlasının şirketi temsile yetkili kılınıp kılınmadığı,
b) Şirketi temsile yetkili üye esas sözleşmede belirlenmemiş ise sözleşmede
yönetim kurulu veya genel kurula, yönetim kurulu üyesi olması şartıyla murahhas
üyeleri veya şirkette pay sahibi olmayan sorumlu müdürleri temsilci olarak
belirleme konusunda yetki verilip verilmediği,
c) Esas sözleşmede temsilci belirleme konusunda yetkisi bulunan organ tarafından
bu yetki çerçevesinde temsil salahiyetinin; yönetim kurulu üyelerinden biri veya
birkaçına ya da yönetim kurulu üyelerinden en az biri ile birlikte şirketin
sorumlu müdürü veya müdürlerine devredilip devredilmediği,
hususlarına göre belirlenecektir.
Bu hususların varlığı, ticaret sicili kayıtlarına ve ilanın yapıldığı Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesine bakılarak tayin olunacaktır.
5. Türk Ticaret Kanununun 319 ve müteakip maddelerine göre temsil salahiyeti
murahhas azalara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere
bırakılmamış ise yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşımaktadır.
Buna göre, amme alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin
mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil
edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi
konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili
cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin tetkik olunması, temsil
salahiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç
üyeye veya şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmış olup olmadığının
tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya
üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakıldığının anlaşılması
halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer
yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması icap etmektedir.
Şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye ilişkin herhangi bir
kayıt bulunmaması halinde, Türk Ticaret Kanununun 317 nci maddesi hükmü göz
önüne alınacak, yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil
sorumlulukları dikkate alınarak haklarında 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci
maddesi uyarınca işlem yapılacaktır.
6. Takip konusu amme alacağının ait olduğu dönemde ve ödeme zamanında farklı
kişilerin kanuni temsilci olması halinde, bu kişiler hakkında müşterek ve
müteselsil sorumluluk esasına göre takip yapılacaktır.
7. 6183 sayılı Kanunun 54 ve müteakip maddelerine göre yapılan takip sonucunda
amme borçlusunun mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya
tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, yukarıda belirtildiği şekilde
tayin olunan kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsil edilmesi gerekmektedir.
8. 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinde yer alan “... mal varlığından
tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen amme alacakları ...” hükmü, amme borçlusu
hakkında 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takip muameleleri sonucunda; amme
borçlusunun haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal
varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını
karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını ifade
etmektedir.
Anılan maddede yer alan amme borçlusunun mal varlığından “… tahsil edilemeyeceği
anlaşılan amme alacakları....” ifadesi ise, amme borçlusunun yapılan tüm
araştırmalara rağmen bulunamaması, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerleme sonucu tespit edilen
değerlerin amme alacağını karşılamaması, borçlunun iflas etmiş olması halinde
iflas idaresi ile kurulan irtibat sonucu amme alacağının iflas masasından tahsil
edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip
muamelelerine rağmen amme alacağının amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği
kanaatinin oluştuğu halleri kapsamaktadır.
Buna göre, amme borçlusu nezdinde sürdürülen takip işlemleri sonucunda yukarıda
belirtilen hallerden herhangi birinin varlığı halinde kanuni temsilciler
hakkında takip yapılabilmesi için yeterli şartların oluştuğu kabul edilecek ve
takip işlemlerine kanuni temsilciler adına 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine
göre düzenlenecek ödeme emri tebliği suretiyle başlanılacaktır. Amme borçlusunun
birden fazla kanuni temsilcisi bulunduğu takdirde, ilgili kanunlara göre kanuni
temsilcilerin sorumluluk şekline bakılacak ve müşterek ve müteselsil sorumlu
olanlar hakkında tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının
tamamı için her birine ayrı ayrı ödeme emri düzenlenmek suretiyle takibe
geçilecektir.
9. Yeterli şartlar oluştuğu takdirde 6183 sayılı Kanunun “Amme alacaklarının
korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz,
ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümlerinin amme borçlusunun yanı sıra amme
borçlusu sayılan kanuni temsilciler hakkında da uygulanması cihetine
gidilecektir. Kanuni temsilciler hakkında sürdürülecek takip işlemlerinde
yukarıda açıklanan hususların yanı sıra, kanuni temsilci sıfatı olmayan şahıslar
hakkında mükerrer 35 inci madde gereğince takip yapılmamasına özellikle dikkat
edilecektir.
10. 6183 sayılı Kanunun 35 ve mükerrer 35 inci maddelerinde yer verilen
sorumluluklar ile 213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde düzenlenen sorumluluk
nedeniyle yapılacak takiplerde ortak ve kanuni temsilcilerin takibinde bir
öncelik sıralaması söz konusu olmadığından, ortaklar ve kanuni temsilciler
hakkında yapılacak takiplere aynı zamanda başlanılması gerekmektedir.
Düzenlemede görüldüğü üzere, tebliğ, ortaklar ve kanuni temsilciler arasında bir
fark olmadığı kanaatini içermektedir. Dolayısıyla , anonim şirketlerde temsil ve
ilzama yetkili kanuni temsilciler de aynen ortaklar, yönetim kurulu üyeleri gibi
sorumlu olup amme alacağının takibi açısından bir öncelik yoktur.
Gerek ortaklar, gerek yönetim kurulu üyeleri veya gerekse kanuni temsilcilere
aynı anda takip yapılıp tahsilat yapılabilecektir.
Anonim şirketlerde görev yapan ortak, yönetim kurulu üyesi veya müdürlerin bu
konuda bundan böyle daha da dikkatli olması gerekmektedir.
İktisadi Dayanışma Gazetecilik Matbaacılık ve
Danışmanlık Ltd. Şti -(0212) 325 71 21-281 85 26 -281 85 30
|